“Tür sinemasında liberal fanteziler…”
Yazar: Murat Tolga ŞenTür sineması ucuza çıkan ve seyircide karşılık bulan fikirleri kemiğinden sıyırana dek sömürür. Testere (Saw) serisini hatırlayın. İlk film müthiş bir tek mekân gerilimi izletiyordu. Film boyundan (bütçesinden) büyük hasılat yaptı ve hızlıca üretilen bir devam filmleri dalgasına yol açtı. Arınma Gecesi de (The Purge) aynı kaderi paylaşan işlerden. Sağcı, muhafazakâr, kimi zaman da oldukça yobaz fikirlerin cirit attığı korku-gerilim türüne liberal bir bakış açısı getiren, ortalama seyircinin rahatça tüketebileceği ancak sosyolojik okumalar yaptırmaya da müsait bir seri.
Arınma Gecesi: Sonsuza Dek (The Forever Purge) serinin 5. ve şimdilik son filmi, bu seriye eşlik eden bir de TV dizisi var. İlk filmden bu yana sadece 8 yıl geçtiğini ve bütçe/hasılat dengesini düşünürsek Hollywood’un yeni altın yumurtlayan tavuğunun bu seri olduğunu iddia edebiliriz. Filmin yönetmenliğini Everardo Gout üstleniyor. Bu yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı film. Parıltı içermeyen yönetmenlik kariyeri bazı dizi bölümlerini yönetmekten ibaret. Yönetmen ve oyuncu seçimleri, 18 milyon dolarlık mütevazı bütçe şişmesin kaygısıyla yapılmış gibi görünüyor.
AG: Sonsuza Dek açıkça Trump dönemine acımasız bir liberal eleştiri olarak yorumlanabilir. ABD’nin ezilen halkları, Meksikalı göçmenler ve Kızılderililer yanlarına Teksaslı bir aileyi de alarak kongre baskınına katılmış gibi duran WASP’lardan kaçıyor. Film önceki işlerin genel şablonunu takip ediyor, ancak fikri genişletmeyi de ihmal etmiyor. Arınma Gecesi bir günlük hadise ama ya bu ölümcül oyuna katılanlar oynamaya devam etseydi ve bu ülke çapında kaosa yol açsaydı nasıl olurdu sorusunun cevabını arayan bir macera bu… Meksika sınırında başlayan film yine oralarda final yapıyor ancak bu kez yeni bir hayat umuduyla kaçanlar sarışın mavi gözlü zengin Amerikalılar!
Bu serideki eleştirilerimin temel dayanağı şu; Arınma Gecesi filmleri sosyolojik ve politik alt metinlerden oluşan bir sosa bulanmış gerilim-aksiyon işleri ancak politik tema güçlendikçe filmlerin vaadi zayıflıyor. Aslında kimse ABD’nin ırkçı politikalarını sürekli artan bir dozda eleştiren mastürbasyon sineması izlemek istemiyor. Bu filmler, True Lies, Invasion USA, Red Dawn gibi 80’ler sağcı aksiyon filmlerinin tam karşısında bir yerde ve onlar kadar modası geçmiş duruyor. Yeni ve güçlü bir sinema diline sahip değiller ve oyunculuklar her devam filminde daha da düşüyor.
AG: Sonsuza Dek’in seyirciye ittirmeye çalıştığı, “Bu Meksika yarın birgün bize lazım olur, başımız sıkışırsa oraya kaçarız, o yüzden oradan gelen göçmenlere eziyet etmeyelim” fikri bir yere kadar çalışabilir ancak bu fikir filmin başından itibaren çiğnedikçe ağızda büyüyen bir sakız dönüşmüş durumda. Yapımcıların anlamadığı şey; Arınma Gecesi filmlerini seyredenlerin aslında bu geceyi içten içe arzulayan ve bunu sinemada izleyerek bir tür katarsis yaşamayı sevenler olduğu. Avın avcıya dönüştüğü filmleri severiz ancak son bölüm bunu hissettiremiyor. Kahramanlarımızın eli başından itibaren güçlü ve birkaç kayıpla Arınma Gecesi kabusundan kurtulmayı başarıyorlar. Kolay modda oynanan bir bilgisayar oyunu gibi, hiçbir anında gerilim ya da heyecan yaratamadan başlayıp biten bir film.
Filmde seriyi yenileyen bir şeyler aramak gerekirse, Arınma Gecesi macerasını Western setine ve gün ışığına taşımanın iyi bir fikir olduğunu söyleyebilirim. Serinin evrimi bir sonraki maceranın Mad Max dünyasında yaşanacağı hissini uyandırdı ki zaten o evren hiç bitmeyen bir Arınma Gecesi ritüeli gibi…
Filmdeki aksiyon sekansları zayıf ve ölümlerin çoğu kadraj dışında gerçekleşiyor. Aksiyon sahneleri kusurlu tasarlanmış bir iş, koca bir tır onu takip eden 5-6 motosikletliyi ezip geçmeyi başaramıyor ve film ölümcül bir hata yaparak bazı karakterlerini bir noktaya kadar getirip orada unutuyor. Örneğin; Sammi Rotibi’nin oynadığı Darius’un başına ne geldi, ailesini kurtarabildi mi? Bilmiyoruz çünkü bu karakter filmin ortasında zengin kalkışı yapıp gitti, bir daha da gören olmadı!
Arınma Gecesi: Sonsuza Dek, tam bir seyret-unut filmi. Filmin abartılı politik mesajlarını görmezden gelirseniz daha çok eğlenebilirsiniz ancak bu serinin TV dizisinin herhangi bir bölümünden daha özel bir iş değil. İyi seyirler…
Murat Tolga Şen