“Arkansas”, Andrew Boonkrong ile birlikte senaryosunu da, John Brandon’ın “dark comedy – kara mizah” tarzındaki aynı isimli romanından (2009) uyarlayarak yazmanın yanı sıra baş rollerden biri olan Swin karakterini de canlandıran Clark Duke’un, yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Coen Biraderler ile Tarantino’dan ciddi esintiler de taşıyan “Arkansas”ı, (henüz izlememiş olanları yanıltacak garip fikirler icat etmemek adına) “yaratılan atmosfer”, “oyunculuk performansları” ve “kurgudan” ibaret olan üç ana başlık altında incelemenin çok daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyor ve başlıyoruz…
Klasik “noir” unsurlar ile 1980’li yılların ruhunu özenle harmanlanmak suretiyle, Steven Meizler’in kamerasından ekranlara yansıtılan bu film, karanlık ve biraz sert de olan “kanlı atmosferi” sayesinde 117 dakika boyunca sıkılmadan takipte kalmanızı sağlıyor…
Ki, bu arada Meizler’in, “Armageddon” (1998), “Minority Report” (2002), “Man on Fire” (2004) ve “Contagion” (2011) gibi önemli filmlerde de, imzasının bulunduğunu belirtmiş olalım…
Yani filmdeki bütün “görüntüler”, kesinlikle bir tesadüf sonucunda yakalanmış kareler toplamından oluşmuyor…
Kendisi de oyuncu kökenli olan Duke’un, Liam Hemsworth, Vince Vaughn, John Malkovich, Michael Kenneth Williams, Vivica A. Fox, Eden Brolin, Brad William Henke ve Jeff Chase’den oluşan ana oyuncu kadrosu, oldukça temiz ve “akılda kalıcı” bir iş çıkartmışlar…
Elbette bunda, (her ne kadar Kyle, Frog ve Swin, biraz daha öne çıksalar da) A dan Z’ye bütün karakterlere, kendilerini izleyiciye tanıtacak kadar yeterli bir sürenin verilmiş olmasının da ciddi anlamda bir etkisi mevcut…
Filmin editör koltuğunda, “Green Book” (2018) dan tanıdığımız bir isim olan Patrick J. Don Vito’nun oturduğunu görüyoruz…
Bu da aslında filmin kurgusunda, sarsıntısız vites geçişlerine benzer bir flashback geçişleri düzeninin sağlanmasına yol açmış…
Dikkat ederseniz şu ana kadar hikâyeye hiç değinmedik…
Zira “spoilersiz” bir şeyler aktarmak, pek de mümkün değil bu, “beyaz” dağıtım şebekesi hesaplaşmaları öyküsünden…
Bitirmeden ekleyeceğimiz son husus ise, (yeterli düzeyde İngilizce bilenler için hikâye ile senkronize adımlarla yürüdüğü hemen fark edilecek olan) muhteşem bir müzik ziyafetinin de, meraklılarını beklediği biçiminde olacak…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 16 Haziran 2020 günü saat 02.16’da yazılarak paylaşılmıştır...