<b>Freddy</b> ve <b>Jason</b> Misafircilik Oynuyor
Yazar: Anıl Erginİlk gençlik dönemlerini seksenli yıllarda geçirmiş olanlar için Halloween, Elm Sokağı'nda Kabus ve 13. Cuma isimleri iyi veya kötü mutlaka bir anlam ifade eder. Teen slasher olarak adlandırılan bu korku filmi serileri sinemasal anlamda zaman zaman kötü nitelemesini hak edecek noktaya gelmiş olsalar da kült mertebesine ulaşmış bulunmaktalar. Her üç serinin de ana karakterleri tıpkı çizgi roman hayranlarında olduğu gibi kendi hayran kitlelerini yaratmış durumdalar artık.
Sonu gelmezmiş gibi gözüken bu filmlerden ikisinin yapımcıları son olarak farklı bir yol izlemeye karar verdiler ve karakterlerini aynı filmde buluşturdular. Aslında çizgi romanlarda örneklerini sık sık gördüğümüz bir durum bu. Yani Batman ve Superman'in aynı macerada yer aldığına mutlak tanık olmuşuzdur. Veya bir Örümcek Adam serüveninde Hulk karşımıza pek çok kez çıkmıştır. Fakat söz konusu karakterler aynı kaynaktan çıktığı için bu durum çok yadırganmaz.
Dizi filmlerde de görürüz bu durumu bazen. Örneğin Friends'deki Phoebe karakterinin ikiz kardeşi Mad About You'da garson rolündedir. Ender de olsa her iki dizinin oyuncuları öbürüne konuk olur. Ülkemizde bir ara çok popüler olan Yalan Rüzgarı ve Cesur ve Güzel dizileri arasında da böyle bir ilişkiye tanık olmuştuk.
Ronny Yu'nun yönettiği Freddy Jason'a Karşı ise bu durumun suyunu çıkartıyor tam anlamıyla. Bugüne kadar senaryoları ve öykülerinde hiç bir ortak nokta olmayan hatta irdelenirse bir çok çelişki ortaya çıkartılacak iki serinin ana karakterleri bir araya geliyor bu filmde. Öykü çok basit: Her bölümün sonunda öldürülen ama sonraki filmde tekrar ortaya çıkan Freddy, Elm Sokağı'nda kendisi ile ilgili bir korku pek kalmadığı için ortaya çıkamamaktardır. Dolayısıyla korkuyu yeniden getirmek için kendisi gibi başka bir kötünün yardımına ihtiyaç duyar. Tabii ki bu kötü Crystal Lake katili Jason'dan başkası değildir. Freddy Jason'ın rüyasına girer ve annesinin görüntüsüne bürünerek Elm Sokağı'na gitmesini söyler. Sonra. Sonrası kan, dehşet ve de cinayet tabii ki.
Bazı yerlerde söz konusu film hakkında komedi olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor ki bu yorumların pek yerinde olduğu söylenemez. Belki her iki serinin hayranlarının zevk alabileceği bazı espriler bulunabilir ama söz konusu film, türün bütün klişerini inatla kullanan katıksız bir korku filmi. Hatta ilginç olan, Wes Craven'ın Scream serisiyle açtığı, alt metinlerde kendi türüyle dalga geçme anlayışına ise hiç yer verilmemiş. Yani tam 80'lerin korku filmi atmosferinde bir film önümüzdeki. Son on yıldır sinemada görmeye alıştığımız zeka oyunları yok; sadece kovalamaca var. Hem gerçek hayatta hem de rüyalarda olan iki ayrı katilin varlığı belki bir yenilik olabilir ama başka hiç bir yeni espri yok.
Bu durum kötü mü? Hayır. Sinema önündeki afişlerde adını görüp de içeri girenlerin böyle bir beklenti içinde olduklarını zannetmiyorum. Çünkü her iki serinin de bugüne kadar yenilikçi olmak ya da en azından seyirciyi şaşırtmak gibi bir hedefi olmadı. Amerikan toplumunun paranoyalarından yola çıkan bu korku filmi serileri hep ahlaka aykırı davarananların yani alkol ve uyuşturucu kullananların, sex yapanların ölmesi ya da farklı bir açıdan bakarsak cezalandırılması üzerine kuruludur. Mekan küçük bir kasaba veya bir gençlik kampıdır. Başroldeki seri katil, Freddy, Jason ya da Michael Myers, herkesi öldürür. Bir kaç tane akıllı ve de ahlaklı olan genç ise rakiplerini alt etmenin yolunu bulur.
Freddy Jason'a Karşı bütün bu klişeleri aynen uyguluyor. Elm sokağına konuk olan Jason ise tahmin edilenin aksine öykü içinde hiç sırıtmıyor. Sonuç olarak türün hayranları beklediklerini hatta biraz daha fazlasını bularak keyifli salonu terk edecek gibi gözüküyor. Biz de bu sefer Crystal Lake'de geçecek yeni bir Freddy ve Jason hikayesi çıkar mı ileride diye merakla beklemeye başlıyoruz.