Okan Ormanlı: Üç Kral Yeniden Gündemde
Yazar: Misafir Koltuğu2 YIL önce gösterime giren "Üç Kral" ABD'nin olası ırak Saldırısı üzerine yeniden önem kazanıyor.
Körfez Savaşını hemen ardından Irak'ta geçen filmde, bir grup askerin ele geçirdikleri bir haritayla Kuveyt altınına ulaşma çabaları anlatılıyor.
Hareketli bir kurguya sahip filmin güçlü oyuncu kadrosu dikkat çekiyor. George Clooney, Mark Wahlberg, Ice Cube ve Spike Jonze yanında, Iraklıları canlandıranlar da başarılı.
Filmde önceleri para canlısı olan karakterleri savaşın geçeklerini, Irak halkının sıkıntılarını gördükçe geçirdikleri değişim de göze çarpıyor. Film böylece diğer savaş filmlerini tek taraflı bir ırkçı olanlarından hemen ayrılıyor.
Filmde Iraklılar tek tip değil. Yani iyi olanları da var , kötü olanları da. Savaşa onların bakış açısından da yaklaşıyoruz. Körfez Savaşı'nın hemen sonrasında, ateşkes döneminde geçen film aynı zamanda anti-militarist bir tavra sahip. Mark Wahlberg'i esir alan Iraklı ve aralarındaki diyaloglar ve görüntüler bunu destekliyor. Savaşa değişik amaçlarla değişik konum ve statülerden gelen insanlar ortak bir amaç etrafında toplanıyor. Savaş sırasındaki ve sonrasındaki olaylar ve yaşananlar onları da değiştiriyor.Dönüşüme uğruyorlar.
Filmde iki kritik sahne var.İkisinde de George Clooney ön planda ve yönetmenin ve onun başarısı filmi diğer türdeşlerinden bir adım öne çıkarıyor.
İlk sahnede askerlerin altını buldukları köyde sivilleri canları pahasına kurtarma çabası var. Bu sahnede binbaşı rütbesindeki, George Clooney yaralanıyor. Sahnenin gelişiminde ise siviller ve kahramanlarımız ölümden dönüyor..
İkinci sahne finaldeki sınır sahnesi.Kahramanlarımız sivillerle yaptıkları anlaşma gereği onları sınırdan geçirmeye çalışırken ABD askerleri geliyor ve onları engelliyor. Amerikalı askerler kendi arasında Iraklılar için kavga ediyor! Bu sahnede yine George Clooney öne çıkıyor ve altınları kaybedip hapse girme pahasına Albaya altınları bulduklarını ve sivillerle onları sınırdan geçirme konusunda anlaşma yaptıklarını söylüyor. Böylece siviller kurtuluyor.Bu sahnede Iraklıların sınırı geçerken ki sevinci ve kahramanlarımızla vedalaşmaları oldukça dokunaklı.
İşte bu sahneler, olay kurmaca veya gerçek de olsa savaşın sadece ekonomik veya politik değil insanı tarafını da ortaya çıkarıyor. Ve hiçbir şeyin özgürlükten ve insan hayatından değerli olmadığını kanıtlıyor.
"Üç Kral"da esprili sahnelerle dramatik sahneler iççe geçiyor. Kahramanlarımız Iraklı askerlerle dolu bir karargahı ele geçirmek için; limuzin, Mercedesler ve Irak bayraklarıyla Saddam geliyor korkusuyla askerleri kaçırması oldukça esprili ve düşündürücü. 34 yıllık liderliğini veya diktatörlüğünü sürdüren Saddam halkını ikiye bölmüş durumda: Ona karşı olanlar ve ondan korkup onun hizmetinde olanlar. Filmde Saddam'ın çeşitli portreleri kullanılmış.En matrağı bir sığınaktaki kepli Saddam!
Filmde iki farkı kültüre ve dine sahip bu iki milletin çeşitli açılardan yakınlaşmaları da söz konusu. Bir Amerikalı askerin ölen bir Iraklını sarmalanıp bir türbeye konduğunda cennete daha kolay gideceğini öğreniyor. O da ölünce bir türbeye konmak istiyor.Filmde siyahlar da ön plana çıkarılmış.Filmdeki en rütbeli asker olan Albay bir siyah. Diğer siyah asker de Müslümanlarla birlikte dua ediyor. Aynı asker sivillere elinden geldiğince yardım ediyor. Yönetmen, kahramanlarımızın girdiği bir sığınaktaki televizyonda Rodney King'in polislerce dövülmesini göstererek ABD'deki ırkçılığa da dikkat çekiyor.
Filmin diyalogları iyi bir yazarın elinden çıkma. George Clooney ile bir erin arasındaki diyalog uzun süre akıllardan çıkmayacak. Erin, askeri operasyon hakkındaki tereddüt ve korkularına karşı şöyle yanıt veriyor: "Önce korktuğun işi yap sonra cesaretini topla".Filmdeki bazı sahneler ise başka filmleri çağrıştırıyor. Altınları aramaya çıkarken askeri araçta Bach dinleyen George Clooney'li sahne "Kıyamet -Apocalypse Now" u anımsatıyor. Filmdeki korkusuz ve zeki kadın muhabir ise yakın tarihli Oscarlı film "Tarafsız Bölge"deki kadın muhabir sanki.
Sonuçta "Üç Kral", oyunculukları kurgusu, görüntüleri ve müzikleri ile önemli bir film. Günümüz ortamında ise yine popüler ve gündemde. On yıl önce acı bir Körfez Savaşı deneyimi yaşadık. Amerika bir kez dünya jandarmalığına soyundu ve Kuveyt petrollerini kaybetmemek için Irak'a saldırdı ve Kuveyt'i geri aldı.Fakat Saddam'ı deviremedi. Yani tam anlamıyla başarılı olamadı.Yaklaşık 10 yıl sonra babasını oğlu geri döndü ve Saddam'ı devirmek için fırsat kolluyor. Geçen savaşta en çok zararı Irak halkı ve en büyük komşusu ve ticari ortağı Türkiye görmüştü. Olası bir saldırıda sonuç yine aynı, belki de daha korkunç olacak. Olayları bu açıdan, daha kapsamlı ve sağlıklı düşünmek gerekir. İşte "Üç Kral" bende bu izlenim ve düşünceleri uyandırdı. Bence bu filmi bulursanız izleyin.Siz de benzer şeyleri düşüneceksiniz.
Okan Ormanlı