“The Banker”, gerçek olaylardan esinlenilmiş olan senaryosunda da hikâyeye de katkı vermiş olan Brad Kane, Niceole R. Levy, David Lewis Smith ve Stan Younger ile birlikte imzası bulunan George Nolfi’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Amerika’daki 6 Mart 2020 tarihli sınırlı salon gösteriminin ardından 20 Mart 2020’de Apple TV+ platformunda yayın akışına dâhil edilen filmin, 7.3 (18.770 oy) ve 4.8/5 (90 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.8/10 (73 yorum) ve 59/100 (19 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar katılım sayıları yeterince yüksek olmasa da, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de 11 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Amerikan ırkçılık tarihine ait ilgi çekici bir “dönem” hikâyesinin, “iyi oyunculuk performansları” ile süslenerek anlatıldığı “eğlenceli” bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Evet, gördüğünüz gibi önemli olduğunu düşündüğümüz üç hususun altını çizdik bu tespitimizde…
Gelin isterseniz şimdi bunlara biraz daha yakından bakalım…
“Dönem”:
Burada kast ettiğimiz şey aslında, 1939 yılında kuzey Texas’ta başlayan ve uzunca bir süre Los Angeles’ta devam ettikten sonra yeniden Texas’ta start alan hikâyede, dekor, kostüm ve mekân tercihlerinin, dönemin ruhunu birebir yansıtıyor olmasıydı…
Yani teknik ekip dersini iyi çalışmış…
“İyi oyunculuk performansları”:
Samuel L. Jackson (Joe Morris), Anthony Mackie (Bernard Garrett) ve Nicholas Hoult’dan (Matt Steiner) oluşan üçlü, rollerini, birbirlerinin önüne geçmedikleri “kimyasal bir uyum” ve “partner” kalarak oynamışlar…
“Eğlenceli”:
Başlangıçta, hikâyesi değil fakat kurgusu ve gidişatı ile “The Sting” i (1973) anımsatan film, sonlara doğru bir trajediye dönüşmeye başladıysa da, bizi yeterince eğlendirdi…
Eminiz herkesi gülümseten sürpriz bir finale de sahip olan bu filmi, Covid – 19 günlerinde sizlerde sıkılmadan izleyeceksiniz…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,