Open 24 Hours eleştirileri

“Open 24 Hours”, hikâyesini de yazan Padraig Reynolds’un yönetmen koltuğunda oturduğu düşük bütçeli bir “indie (bağımsız)”…

Ağırlıklı olarak “tek bir mekân” da geçen filmin ana karakterlerinden Mary (Vanessa Grasse), geçmişte yaşadığı korkunç olaylar nedeniyle, sarsıcı belirtileri bulunan PTSD (Post-Traumatic Stress Disorder / Travma Sonrası Stres Bozukluğu) hastalığından mustarip bir kadın olup, “gerçekler” ile “hayalleri” birbirinden ayıramamaktadır…

Ki, şartlı tahliye ile çıkmış olan Mary’nin hapishaneye geri dönmemek için neredeyse herkesten gizlediği bu, “Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde?” diyebileceğimiz belirsizlik hali, tansiyonun bir an için dahi olsa hiç düşmediği bir 70 – 75 dakika kadar devam da etmektedir…

Tamam, “sıyırdığı” için Mary anlayamadı da…

Peki, izleyici çakabiliyor mu gerçek vaziyeti?

Elbette ki, “hayır”…

Örneğin biz de oturup o yağmurlu ve karanlık atmosferde, “İş nereye varacak acaba?” düşüncesi ile Reynolds’un, “slasher” temasına uygun bütün “hünerlerini”, diğer korku filmi hayranları gibi büyük bir ilgi ve merakla izledik…

Zaten her şey, 22.00 – 06.00 saatleri arasındaki sekiz saatlik “sıra dışı” bir gece vardiyasında yaşanıyor…

Bütün bu olan bitenlerin arasında, herkes gibi bizim aklımızdan da pek çok şey geçti, ancak hiçbiri bizi, 6 şişe bira ile 1 paket sigaranın 9,75 dolara alınabilmesi kadar etkilemedi…

Şimdi diyebilirsiniz ki:

“Ne var bunda?”

Çarp 9,75’i 8,67 ile çıksın ortaya 84,53 TL…

İyi de, Amerika da kazandığı doları, Amerika da harcayan hiçbir Amerikalı, gelirini ve satın aldığı ürünlerin fiyatlarını, harita da yerlerini dahi bilmediği ülkelerin para birimleri olan Türk lirası veya Ruanda frangına dönüştürerek hesaplamaz…

Ve yıllarca süren yurtdışı deneyimlerimizden de açıkça bildiğimiz gibi o kafa ile hayatını da asla sürdürmez…

Sonuçta onun için 1 ABD doları eşittir 1 ABD lirasıdır…

İşte o yüzden de, oldukça “fantastik” geldi bize, 6 şişe bira ile 1 paket sigaranın 9.75 dolara alınabilmesi hali…

Hele, bir içecek ve atıştırmalık bir cipsin yanı sıra kocaman bir TIR’ın yakıt deposu, 159.75 dolara motorin ile de doldurulunca…

İç geçirerek yalnızca, “pes” dedik, o kadar…

Yeniden filmimize dönecek olursak…

Filmin yaklaşık üçte ikilik bölümünde, her ne kadar hapishanede tutuklu olsa da, 35 kadının katili olan eski sevgilisi James Lincoln Fields’ın (Cole Vigue) bir türlü kurtulamadığı korkusu ile “asabı”, devamlı olarak “ayran gibi çalkalanan” Mary, filmin geriye kalan bölümünde de aradığı huzura ne yazık ki, bir türlü kavuşamıyor…

Zira finalinde bir devam filmine de göz kırpılan “Open 24 Hours”un son bölümünde onu, asla görmek istemeyeceği kadar büyük ve kanlı sürprizler beklemektedir…

Bitirmeden, çekimleri Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da gerçekleştirilen filmde, teknik ekip tarafından yaratılan Amerikan tarzı köhne ve küçük benzinlik marketi ile görsel efektlerin de yeterince başarılı, hatta “şahane” olduğunu söylemek isteriz…

Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu “korku” filmi için önerimiz de:

Eğer türün, bizim gibi iflah olmaz takipçilerindenseniz, olumsuz puan ve derinlikten yoksun yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 31 Temmuz 2020 günü saat 02.16’da yazılarak paylaşılmıştır...