Hesabım
    Kar Kardeşliği
    Ortalama puan
    3,7
    41 Puanlama
    Kar Kardeşliği hakkında görüşlerin ?

    14 Kullanıcı yorumları

    5
    6 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    2 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Semra
    Semra

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    6 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
    Uçak kazası ve sonrasında hayatta kalma mücadelesi cok güzel işlenmiş. Oyunculuklar süper. Senaryo büyük ihtimalle gerçekte yaşananlara bağlı kalınarak yazıldı. Cok üzücü,düşündürücü izlerken empati yapmanızı sağlıyor. İzleyin lütfen. Tebrikler tum ekibe
    Amtshn
    Amtshn

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    16 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    Neden kıyafet yakmadılar diyenler 70 gün boyunca ıslak kıyafetlemi yaşayacaklar orada eksi 40 derece gece nasıl olacak? Hadi yaktılar diyelim 30 dakikada başka yanacak kıyafet kalmaz ortada çok bilmişler sizi adamlar bir bavul sigara buldu uçakta hala sigara nereden buluyorlar diyorsunuz siz ne izlediniz Allah aşkına yok neden yürümemişler çünkü hava şartlarının düzelmesini beklediler hece fırtına oluyordu hava geceleri kesince gitmeye karar verdiler oldumu
    GECE
    GECE

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    3 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    Çok etkileyici bir filmdi. O yaşananlar o kadar gercekciydi ki... Tek kelimeyle mükemmel. Izlemenizi tavsiye ederim.
    Aktamanan
    Aktamanan

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    24 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Filmin başları çok iyi görüntüler, uçağın düşüşü ve sonra bir dal sigara yaksana kısmı olayı bitiriyor. Kim olsa orada bir elbise parçası birkaç bavul gibi bişeyler yakmayı aklına getirirdi.O yüzden filme devam edemedim malesef
    Ali K.
    Ali K.

    Takipçi 12 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    23 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Film harikaydı. Özellikle düşme sahnesi... Ama sigara içilebilen bir yerde neden ateş yakılmaz, aklıma gelen ilk soru. Bir de neden yürümeyi değil de beklemeyi tercih ettiler? Yaralıları bir kısmı bekler, diğerleri yürüyebilirdi. Her şeye rağmen çok güzel bir filmdi. İnsan psikolojisini çok iyi işlemişler. Açlık insana neler yaptırıyor gördük. Allah kimseyi açlıkla sınamasın.
    Alternative Arts
    Alternative Arts

    35 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    29 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Yaşamak İçin / Alive (1993) çekilen filmin yeni versiyonu. Film 1972 yılında Uruguay uçağının dusmesini ve sonrasında hayatta kalma mücadelesini anlatan gerçek bir hikaye. Benim eleştirim filme değil gerçek hikayenin kahramanlarina olacak. Uçak düşmüş, yaklaşık 27 kişi neredeyse hiç yaralanmamis, bunların çoğu da sporcu, niye açlıktan ölenleri yiyecek kadar bekliyorsunuz? Baktınız 3 gün oldu, yardım gelmedi, içinizden birkaç kişiyi güzelce giydirin, Ant dağlarından aşağıya doğru yollayın. Bunu yapmak icin 60 gün beklemişler."Beklemek en büyük caresizliktir."... Filme eleştirim, yiyecek yok ama uçakta Tekel Bayisi varmış gibi fosur fosur sigara içiyorlar, yiyecek bitiyor, ama sigara bitmiyor, biraz insan eti yedikten sonra hep birlikte bir sigara daha yakıyorlar....3 puanım filme, gerçek hikayedeki kurtulanlara ise puanım 0.
    Murat Yildiz
    Murat Yildiz

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    13 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    öncelikle film gereksiz uzundu ve uzunluğun içinde ateş yakmayı düşünemeyip çakmakla elini ısıtan avaller 70 kırsala indikten sonra nasıl ateş yakmayı akıllarına getiriyor anlamış değilim. Yakacak ne vardı diyen hanımefendiye sesleniyorum ulan dingil bavullar kıyafetler ne güne duruyor bi teneke yapsan içinde yaksan en azından akşamları rahat uyursun kıyafetler yerlerde süründü ve soğuktan kimse ölmezdi ama bunlar soğuktan ölsünlerde et yiyelim diye düşündüklerine yemin edebilirim ama kanıtlayamam bu avaller bu kafayla 70 gün kaldıysa ben don atletle 100 gün kalırım nokta
    Ersoy Sevinç
    Ersoy Sevinç

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    11 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Zamanınızı boşa harcamayın🤔70 günde 1 defa ateş yakmayan birsürü dangalağın salakça öldükleri filmi yapmışlar. Sakın izlemeyin🤢
    su-sisesi
    su-sisesi

    Takipçi 270 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    UCAK KAZA SAHNESİ GERÇEKTEN MUAZZAM CEKİLMİŞ...O SOGUK DAG ORTAMİ VS CEKİMLER GERCEK GİBİYDİ...İZLENMEYE DEGER KALİTELİ BİR HAYATTA KALMA FİLMİ GERCEK HİKAYE OLMASİ CARESİZLİK...ATES YAKMA OLAYİNA TAKİLAN ARKADASA GELİNCE ORDA NE YAKMALARİNİ BEKLİYORSUN HADİ HER SEYİ TAKİP BİR KAC SAAT İSİNDİLAR YA SİNRA HERBYER SADECE DAG TAŞ KAR
    Gulsah A.
    Gulsah A.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    7 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Son zamanlarda izlediğim en muhteşem hayatta kalma filmi ... Gerçek bir hikaye olduğunu film bittikten sonra öğrendim. Vaktiniz varsa izleyin derim.
    Fatma Aksoylu
    Fatma Aksoylu

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    6 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Gerçekten son zamanlarda izlediğim ve etkilendiğim heyecanla üzülerek empati yaparak izledim gerçek bir filmdi çekimler çok etkileyici oyuncular çok güçlü daha ne olsun mutlu ve buruk bir son ile final olmuş izlemeden anlaşılmaz ben çok beğendim izleyip sizde fikirlerinizi paylaşın derim …
    Aydan
    Aydan

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Gerçeğine yakın şekilde çekilmesi. Oyuncuların gerçek kişilere benzemesi muhteşemdi. Karakterler ve yaşanılan olay bize net olarak aksetti. Film süresi uzun olduğu için vaktiniz olduğu bir zamanda izlemenizi tavsiye ederim. Yaşanmış olayların filmlerini izlerken içinde kendimizi hissettiğimiz nadir filmler arasına girdi.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    6 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Uruguaylı gazeteci Pablo Vierci'nin aynı isimli kitabından (2009) uyarlayıp, hayatta kalabilmiş kazazedeler ile de görüşerek Bernat Vilaplana, Jaime Marques ve Nicolás Casariego ile birlikte kaleme alan...

    "El orfanato / The Orphanage" (2007), "Lo imposible / The Impossible" (2012) ve "A Monster Calls" (2016) gibi filmlerden de tanıdığımız J.A. Bayona'nın oturmakta olduğu "La sociedad de la nieve / Society of the Snow"; gerçek bir trajedinin anlatıldığı, biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz...

    Oyuncu kadrosunda...

    Tamamına, ciddi kiloların verdirildiği açıkça belli olan genç Latin Amerikalı oyunculara; makyajlarda da, David Martí ve Montse Ribé gibi Academy Ödüllü özel efekt sanatçılarına yer verilir...

    Yine Academy Ödüllü Michael Giacchino'nun müziğinin, gücünden de yararlanılırken...

    Ön elemeyi geçerek...

    96. Academy Ödülleri'nde "En İyi Uluslararası Film" kategorisinde, İspanya adına yarışabilmek adına; Aralık kısa listesindeki 15 film arasına girme başarısı da göstermiş olan, bu Netflix platformu filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Film...

    Filmin anlatıcılığını da üstlenmiş olan 24 yaşındaki Numa Turcatti'nin (Enzo Vogrincic)...


    "13 Ekim 1972'de Uruguay'dan kalkan bir uçak, And Dağları'na çakıldı... Uçakta kırk yolcuyduk, beş de mürettebat vardı... Kimilerine göre bu, trajediydi... Kimilerine göreyse mucize...

    Gerçekte ne oldu?

    Dünya bize sırt çevirdiğinde ne olur?

    Üstümüz başımız olmadığı için donduğumuzda, açlıktan ölmeye başladığımızda ne olur?

    Cevap, o dağlarda...


    Geçmişe dönmeliyiz... En çok değişen şeyin, geçmiş olduğunu bile bile..."


    Şeklindeki açılış sözleriyle ile başlar...

    ***

    - Montevideo, Uruguay / Ekim 1972 -

    Şampiyonluğu kazanan, Old Christians rugby kulübünün oyuncularından Fernando "Nando" Parrado (Agustín Pardella); pas vermediği için arkadaşlarının, yarı şaka yarı ciddi...

    Tıp öğrencisi Roberto Canessa'ya (Matías Recalt) yüklenmekte olduğu soyunma odasında...

    Halen yarısı boş kalmış olduğunu söylediği Şili'ye gidecek uçak için, bilet parası toplamaya çalışmakta...

    ***

    Ardından...

    Hep birlikte katılınan, kilisedeki ayinde de...

    Bu kez Gastón Costemalle (Jaime James Louta)...

    Elden ele gezdirerek gönderdiği, "Hadi dostum, Şili'ye gelsene!" yazılı bir not ile; Numa'yı da gezilerine davet etmektedir...

    ***

    Ama...

    Aynı tarihlerdeki ticaret hukuku finalini, mazeret olarak ileriye süren hukuk öğrencisi Numa...

    Bu teklife, pek sıcak bakmamakta...

    ***

    Ancak...

    Gerek 45 dolarlık uygun bilet fiyatı, gerek Santiago'da kız tavlama fikri ve gerekse de diğer ekip üyelerinin ısrarına dayanamayarak...

    Uruguay Hava Kuvvetleri'nin 571 sefer sayılı uçuşunun, yolcuları arasına...

    O da katılır...

    ***

    Ve...

    Uçak yolcularının diğerlerini de...

    "Yanımdakilerden çoğunu tanımıyorum...

    Ama her şey tanıdık geliyor...

    Çoğu benim gibi genç... Deniz kenarındaki evlerde, sevgiyle yetiştirilmişler...

    Bazıları, ilk defa evden ayrılıp yolculuğa çıkıyor..."

    Diyerek tanımlar...

    ***

    Uçuş sırasında da...

    Grubun belgeselcisi Antonio "Tintín / Tenten" Vizintín (Agustín Della Corte) koridorda; bol bol fotoğraf çekmek suretiyle, gülüşerek sohbet edip kart oynayan gençleri yakalarken...

    ***

    Yaşanan küçük bir türbülans sonrasında...

    Aralarındaki gençlerden birisi...

    Üstünden geçmekte oldukları, sıradağları kastetmek suretiyle...

    Yaşadıkları sarsıntıyı...

    "Köpek balığı ısırık aldı..." diyerek yorumlar...

    ***

    Zira aynı gence göre...

    Arjantin'den gelen sıcak rüzgarlar, dağlardaki soğuk havayla çakışıp vakum etkisi yaratmakta...

    Ve...

    Bu da, türbülansa yol açmaktadır...

    ***

    Numa, bütün bu duyduklarını...

    "Şaka yapıyorsun..." biçiminde karşılayınca da...

    Kağıdı kalemi eline alan delikanlı...

    Olayı bir de, çizerek özetlemeyi denerken...

    ***

    Aniden...

    Uçuş kabininden yapılan anons ile...

    "Sayın yolcular, kemerlerinizi bağlayın... Az sonra Santiago'ya ineceğiz..." duyurusu yapılır...

    ***

    Fakat...

    Sarsıntılar hız kesmeden devam ederken...

    Bir şeylerin ters gitmekte olduğu da, apaçık ortadadır artık...

    ***

    Çok geçmez...

    Curicó'yu aştığını zanneden yardımcı pilot Yarbay Dante Héctor Lagurara'nın (Maximiliano de la Cruz) sebep olduğu...

    Ciddi bir pilotaj hatası neticesinde de...

    Alçalmaya başlayan Fairchild FH-227D tipi uçak...

    Pudahuel Havalimanı'na inmek yerine, doğrudan bir dağın sırtına çarpacak...

    ***

    Ve...

    İki kanadıyla kuyruk kısmı, anında parçalanarak uçaktan ayrılırken...

    Gövdenin geri kalan kısmı; kar tümseğine çarparak duracağı, bir buzuldan aşağıya kayacaktır...

    ***

    - Birinci gün, 13 Ekim 1972 -

    Bu can pazarından...

    Ufak tefek sıyrıklarla kurtulmuş olanlardan bir kısmı...

    Telsiz dahil, pilot kabinindeki hiçbir cihazın; çalışmadığını tespit ederler...

    ***

    Sıra, genel duruma gelince...

    Yine Numa'ya kulak verdiğimizde...

    Onun da...


    "Gece, pusuya düşürür gibi birden çöküyor... Dakikalar içinde sıcaklık, 30 derece birden düşüyor... Dağa çakılmaktan ölmediysek, soğuktan öleceğiz...

    Mümkün olduğunca, birbirimize sokuluyoruz... Hayatta kalanlar ve ölenler bir arada..."


    Biçiminde olduğunu öğreniyoruz...

    ***

    Sağ kalanların, yapmamaları gereken şeylerin başında da...

    Uyumamaları gelmektedir...

    ***

    Zira...

    Uyumaları halinde...

    Donarak ölmeleri, neredeyse kaçınılmaz olacaktır...

    ***

    Neyse...

    Sabah olup da gün ağarır ağarmaz...

    Eli ayağı tutmaya devam edenler...

    İlk iş olarak, cesetleri dışarıya taşır...

    ***

    Arkasından da...

    Uçağın içindeki koltukları söküp, yaralılara yatacak yer ayarlarlarken...

    Bagajları da, teker teker arayıp...

    İçlerindeki yiyecekleri, bir noktada toplarlar...

    ***

    Çünkü...

    Kendileri açısından...

    71 gün daha sürecek olan, ölüm kalım savaşı...

    Henüz yeni başlamıştır...

    Dakika 24...

    ***

    Peşi peşine gelen ölümler, donmuş uzuvlar, yetersiz beslenme ile kazazedeler arasında, ahlaki ve dini sorgulamaya da tabi tutulacak olan yamyamlığın da devreye gireceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; usta sinemacı Bayona'nın...

    O yıllarda, söz konusu kazanın önüne geçmiş olan yamyamlığı tartışmaya açmak yerine...

    Göstermekle yetinir ve yorumu, izleyiciye bırakırken...

    Hikayeyi...

    Kurtuluşun, nasıl gerçekleştirildiğine yoğunlaştırdığı...

    120 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    T Bariscakmak
    T Bariscakmak

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    4 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Film iyi güzel de anlayamadığım tek bir nokta oldu film boyunca sigara içilmesine rağmen ilk insanların bile aklına gelecek ilk şey olan ateş yakmaya çalışmak olurdu. Radyo tamir etmeyi başarabilen insanların bir ateş yakmayı denememesi akıl karı değil.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top