“Wounds”, senaryosunu da, korku ve “dark fantasy” türünün önemli isimlerinden Amerikalı Nathan Ballingrud’un “The Visible Filth” (2015) isimli kısa öyküsünden uyarlayarak yazan İran asıllı İngiliz sinemacı Babak Anvari’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 26 Ocak 2019’da Sundance Film Festivalinde yapılan ve 18 Ekim 2019 tarihinde Amerika’da Hulu diğer ülkelerde de Netflix platformu üzerinden yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, iyi oyunculuk, ilginç bir hikâye ve (yerine göre seslerle de desteklenen) sağlam görsel efektler ile makyajlara da sahip olmanın yanı sıra 22 Mayıs 2019 tarihinde Cannes Film Festivalinin çok özel olan Directors Fortnight bölümünde gösterim şansı da bulabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de; izleyicisini, korkunun “paranormal” alt kategorisi kapsamında verdiği “occult” örneklerle meraklandırarak ürkütmeye çalışan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, korku denilince karanlıklardan sinsice çıkıp gelen eli bıçaklı bir psikopat tarafından hunharca katledilmiş genç kızlar ve gözü dönmüş bu katile karşı (saldırıyı birkaç küçük sıyrıkla ucuz atlatmış olan) o kurbanlardan biriyle birlikte amansızca bir ortak mücadeleye giren beyaz atlı bir prensin bulunduğu bir senaryo bekleyenlerin, kesinlikle uzak durmaları gereken bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zira Babak Anvari böyle bir film kurgulamamış…
O, kendi halindeki Will isimli sıradan bir barmeni, (hem de durduk yere) tesadüfen gelişen birtakım olaylar zincirinin sonucunda, uzunca bir süre boyunca ne olduğunu kendisinin de anlayamadığı bir gerilim girdabının içine sokarak, izleyeni de rahatsız edecek (hatta o iğrenç hamam böcekleri sayesinde mide de bulandıracak) bir biçimde oradan oraya savurmayı tercih etmiş…
Bunu yaparken de, filmografilerinde “The Day After Tomorrow” (2004), “Spider-Man 2” (2004), “Zombieland” (2009), “Predators” (2010), “Machete” (2010) “Deliver Us from Evil” (2014), “Sinister 2“(2015), “Anomalisa” (2015), “Slender Man” (2018), “Booksmart” (2019), “Where'd You Go, Bernadette” (2019) ve “The Grudge” (2020) gibi filmler bulunan Temprimental Films, Inc. görsel efekt firmasının teknik ekibinin hünerlerinden dibine kadar yararlanmış…
Elbette Anvari’nin film için teknik desteğine başvurduğu tek firma bu değil… Ama biz bu örnekle yetinelim dedik… Yoksa işin içinde daha Goodbye Kansas Studios, Nvizible ve Atomic Arts gibi konusunun uzmanı olan diğerleri de var…
Filmin baş rollerini paylaşan Armie Hammer (Will) ile Dakota Johnson’ın (Carrie) profilleri de oldukça dikkat çekici…
Çünkü bir tanesi, aynı zamanda Fortune 500’de de yer alan milyarlarca dolarlık Occidental Petroleum’un varislerinden biriyken bir diğeri de, Hollywood'un, "bir zamanlar kartaldı" denilen eski yıldızlarından Don Johnson ve Melanie Griffith çiftinin kızları…
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu isimlerin her ikisi de, anlatılan hikayedeki işlerde ihtisas sahibi olan makyaj ekibinin de desteği ile kadrodaki diğer oyuncularla beraber yeterince iyi bir iş çıkartmışlar …
Yani bir anlamda bu film, seyircinin ekranda gördüğü renkli simalardan çok ekranın gerisinde olan insanların ve ekipmanlarının bir ürünü olmuş…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; bizim gibi korku kategorisine özel bir tutku ile bağlı olan sinemasever dostlara, “Haklı olarak alışılmış kalıpları biraz fazla zorlayarak farklı arayışlara yönelen Babak Anvari tarzındaki genç sinemacıların filmlerine de izleme listelerinizde yer vermeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer alt kategori ayırmadan korkunun her türlüsünden hoşlanırım diyorsanız, olumsuz yorum ve puanları dikkate almadan ama çok da fazla beklentiye girmeden “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 30 Ekim 2019 günü saat 02.55’de yazılarak paylaşılmıştır...