Senaryosunu da Park Joo-Suk ile birlikte yazan Yeon Sang-ho’nun yönetmen koltuğunda oturduğu “Train to Busan 2 / Peninsula”, sonuna kadar ilgiyle izlenilen bir “apokaliptik zombi” filmi…
Eğer kategori, beğeniniz içindeyse “aşk meşk” içermeyen, tersine kurgusunda sağlam duygusal sahneler de barındıran ve (Covid – 19 pandemisi engellemeseydi) Cannes Film Festivalin de gösterimi planlanan bu filmi, hiç düşünmeden ailecek de izleyebilirsiniz…
Her ne kadar bu film için “Train to Busan” ın (2016) devamı olduğu söylenilse de senarist Park Joo-Suk, yönetmen Yeon Sang-ho ve zombilerin varlığından başka hiçbir şey benzer değil…
Zira “I Am Legend” (2007) tarzı bir başlangıca sahip olan filmin hikayesinin merkezinde, “The Walking Dead” (2010 – 2021) dizisindeki Philip “The Governor / Vali” Blake (David Morrissey) ve Negan (Jeffrey Dean Morgan) benzeri karanlık tiplerin yönettiği “Birim 631” isimli korunaklı bir sığınak yer almaktadır…
İsterseniz gelin, biraz daha yakından bakalım filme…
Resmi kıyafetli Yüzbaşı Jung Seok (Gang Dong-won), kız kardeşi (Jang So-yeon), yeğeni Dong-Hwan (Moon Woo-Jin) ve eniştesi Chul-min (Kim Do-yoon) ile beraber Güney Kore’den ayrılarak Japonya’ya gidecek olan vapura doğru yol almaktadırlar…
Yolda küçük kızları olan bir baba (Kim Tae-joon) ile anne (Lee Jung-hyun) kendilerinden yardım ister ama Jung Seok, durup onları da araçlarına almak yerine yoluna devam eder…
TV kanallarındaki haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla, insanları zombiye çeviren bu virüs salgını Güney Kore’deki bir biyokimya fabrikasında başlamıştır…
Neyse bu arada bizimkiler kendilerini vapura atıverirler…
Fakat o da ne?
Bilinmeyen bir sebeple vapur, Japonya yerine ani bir kararla Hong Kong’a yönlendirildiği gibi Jung Seok’un kız kardeşi ile yeğenin de bulunduğu alt kamarada, enfekte birinin başlattığı bir salgın jet hızıyla yayılmaktadır…
Bu felaketten aileden, bir tek Jung Seok ile eniştesi Chul-min kurtulabilirler…
Artık Hong Kong’dayız…
Jung Seok, kaldığı mekanı basan bir grup mafya üyesince Avrupalı bir patronun (Geoffrey Giuliano) yanına götürülür…
Bu patron, aralarında kendisi, eniştesi, bir kadın şoför (Yeon-hee Hwang) ve bir başka Korelinin bulunduğu dört kişiye, ülkelerine geri dönüp içinde 20 milyon Amerikan doları nakit para bulunan bir kamyonu kendilerine teslim etmelerini teklif eder…
Karşılığında her birine 2,5 milyon dolar para verilecektir…
Yani para yarı yarıya kırışılacak ve herkes mutlu olacaktır…
Başlangıçta Jung Seok, bu fikre pek sıcak bakmasa da Çin’de dışlandıklarını fark ettiği bir sahne sonrasında kabul ederek ekibin diğer üyeleriyle birlikte perişan olmuş olan vatanı Kore’ye yeniden adımını atar…
Terk edilmiş bir otomobile binen dört kafadar, 6431 plaka no.lu kasası para yüklü beyaz kamyonu aramaya koyulurlar…
Nihayetinde, bulurlar da…
Ancak yapılan ufak bir hata, zombiler ile burun buruna gelmelerine yol açar…
Bu ilk badireyi ucuz atlatırlar…
Yalnız kimce yapıldığı bilinmeyen silahlı bir saldırının ardından gelen kaza ve ikinci zombi istilasının sonuçları fazlasıyla sert olur…
Zombilerden saklanmak amacıyla Chul-min, kendini kamyonun içi para dolu kasasına atarken Jung Seok’u da araçlarına davet eden Jooni (Lee Re) ile kardeşi Yu Jin (Lee Ye-won) kurtarırlar…
Jooni’nin, arka koltukta oturan Jung Seok bayılmasına neden olan öylesine sert bir araç kullanışı vardır ki, benzerini sadece bilgisayar oyunlarında görebilirsiniz…
O arada Çavuş Hwang (Kim Min-jae) komutasındaki Birim 613’ün bir kolu olan üçüncü müfreze, eniştenin de içinde olduğu kamyona el koyarak sığınağa götürmektedir…
Kendine geldiğinde Jung Seok, önce çocukların büyükbabası Kim (Kwon Hae-hyo) arkasından da (gözü bir yerlerden ısıran) anneleri Min-jung (Lee Jung-hyun) ile karşılaşır ve milyoner olma meselesi dahil başından geçenlerin tamamını onlarla da paylaşır…
Elbette Er Kim sayesinde, sığınağın komutanı Yüzbaşı Seo’da bu 20 milyon Amerikan doları işine uyanmış hatta kamyonu bekleyenlerle uydu telefonu aracılı ile konuşarak 10 milyon dolar hayali kurmaya başlamıştır bile…
Yani filmin, kamyonun götürüleceği Incheon limanı güzergahındaki aksiyon dolu gerçek hikayesinin zamanı gelmiş de çatmıştır…
Ortada içinde para bulunan bir kamyon ile onu götürerek hem 10 milyon dolar ödüle konacak hem de salgından uzak bir biçimde Hong Kong’da yaşamayı kafasına koymuş olan iki ayrı grup bulunmakta olup ikisinin işi de bir diğerininkinden çok daha zordur…
Bitirmeden yorumumuza ilave edeceğimiz son husus, (başta küçük Lee Ye-won olmak üzere) oyuncularının fazlasıyla iyi performans sergiledikleri filmde, görsel efekt ve yeşil perde teknolojisinin ustalıkla kullanıldığı şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,