Hesabım
    The Dead Don't Die
    Ortalama puan
    2,7
    10 Puanlama
    The Dead Don't Die hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    efe
    efe

    12 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    15 Mayıs 2022 tarihinde eklendi
    tek kelime ile berbat bir film sakın izlemeyin adamlar zombi görüyor tepki vermiyor oyunculuk berbat zombiler saçma sapan vakit kaybı
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    17 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    kadro çok çok iyi ama olmamış.. Zombi filmi.. Ama 2019 için çok vasat kalmış teknoloji.. Oyuncularda nedense vasat ı aşamamış bu filmde
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    “The Dead Don't Die”, hikâyesini de yazan Jim Jarmusch’un yönetmen koltuğunda oturduğu fantastik bir drama…

    Prömiyeri, 14 Mayıs 2019’da aday olduğu Altın Palmiye ödülü için yarıştığı Cannes Film Festivalinde açılış filmi olarak yapılan ve 14 Haziran 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 5.5/10 (59.635 oy) ve 2.6/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.8/10 (306 yorum) ve 53/100 (52 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, kendini kimselere beğendiremeyen bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Ama biz yine de Bill Murray, Adam Driver, Tom Waits, Tilda Swinton, Chloë Sevigny, Steve Buscemi, Danny Glover, Caleb Landry Jones, Iggy Pop, Selena Gomez ve Sturgill Simpson gibi sadece Tarantino ve Coen Biraderlerin filmlerinde rastlanabilecek zenginlikteki isimlerin oluşturduğu bir kadro ile çekilen filmi, her zamanki gibi önceliği bu kadroya vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun için de Jim Jarmusch’un “kara mizahın (dark comedy)" tüm enstrümanlarını kullanarak dünyanın ekseni kaymış halini resmettiği bu sıra dışı filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce küçük bir uyarı da içeren filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, ağır entelektüel mesajlarla dolu olmasının yanı sıra Jim Jarmusch’un satır aralarına sıkıştırdığı saygı ve ironi amaçlı göndermeleri anlayabilmek için ciddi sinema bilgisi de gerektiren bir film olması nedeniyle, her bünyeye uygun olmadığını söyleyerek başlayabiliriz…

    Özellikle de sinemadaki burcu Marvel, yükseleni de Avengers olanlar bu uyarımızı dikkate alarak bu filmden kesinlikle uzak durmalılar…

    Zira film bittiğinde, “Ne oldu şimdi be?” olmaları neredeyse kaçınılmaz bir durum…

    Yeniden filmimize dönecek olursak…

    David Patrick, Stearns’a verdiği ve 21 Mart 2018 tarihinde Inquirer’da yayınlanan mülakat da:

    “Jim Jarmusch, oldukça eğlenceli ve harika aktörlerden oluşan bir kadroya sahip olan bir zombi hikâyesi yazmış… Adı da, “The Dead Don't Die”… Ama hayır, ben bir zombiyi oynamayacağım…” diyen Bill Murray’in de aralarında bulunduğu kadrodaki oyuncuların tamamı oldukça profesyonel bir performans sergilemişler…

    Öyle ki, filmi izleyenler, canlandırdığı Gitarlı Zombi karakterinde birkaç saniyelik bir sahnesi olan (ve filmle aynı ismi taşıyan şarkıyı da besteleyerek seslendiren) Sturgill Simpson’ın dahi işini ne kadar önemsediğini hemen fark edeceklerdir…

    İsterseniz biraz da Jarmusch’un filmde, diğer filmlere yaptığı göndermelere değinelim ve onları tek tek sıralayalım:

    Bu işte de ağırlığı Jarmusch, Caleb Landry Jones’un canlandırdığı bir benzin istasyonunu işleten Bobby Wiggins karakterine vermiş…

    Nasıl mı?

    Çünkü sırtındaki tişört üzerinden “Nosferatu” (1922) filmine…

    İstasyonundaki markette bulunan posterler nedeniyle “House of Frankenstein” (1944), “The Texas Chain Saw Massacre” (1974), “Halloween” (1978) ve “Army of Darkness” (1992) isimli filmler ile “Shock Theater” (1963) isimli TV dizisine…

    Yine onun marketinde, kendisi ve üç genç arasındaki sohbet de bahsi geçen “Psycho” (1960) ile o üç gencin bindikleri klasik Pontiac Tempest otomobil üzerinden “Night of the Living Dead” (1968) filmine göndermeler yapılmış…

    Elbette hepsi bunlarla sınırlı değil…

    “Bedtime for Bonzo” (1951), (kurgusal "Centerville" kasabası adı nedeniyle) "200 Motels" (1971), “The Great Gatsby” (1974), “The Thing” (1982), “Videodrome” (1983) filmleri ve Ronnie’nin otomobil anahtarlığındaki maskot ile “Star Wars” serisine yaptığı göndermelerde var…

    Yani bir anlamda Jarmusch, favori filmlerinin hepsini sıralamış bize…

    Fakat bunlarla da yetinmeyen Jarmusch, bir zombinin mezar taşı üzerinde (doğru doğum ve ölüm tarihleri de) yazan ismi ile yönetmen ve senarist Samuel M. Fuller ve ormanda dolaşırken yerde “Moby Dick” isimli romanını bulan Bob (Tom Waits) aracılığı ile de Herman Melville’ye selam göndermeyi unutmamış…

    Ancak iş yine bitmiyor…

    Hızını alamayan Jarmusch bu kez, “Wi-Fi!”, “Xanax!”, “Chardonnay!”, “Kahve!” ve “Oyuncak!” diye söylenerek dolanan sosyal medya, alışveriş, uyuşturucu ve meta saplantılı büyüklü küçüklü zombiler aracılığı ile kapitalizme (ki benzer bir eleştiriyi George A. Romero,”Dawn of the Dead” – 1978 filmindeki AVM sahneleri aracılığı ile yapmıştı), bir uçan daire aracılığı ile de başına gelen her felaketin ardından aynaya bakarak kendiyle yüzleşmek yerine işi "dış güçler" palavrasına ihale edenlere çakmayı da ihmal etmemiş…

    Yani film, muhtemelen (tek bir spoiler dahi vermeden) buraya kadar sıralamış olduklarımızın çoğundan habersiz olan ve her şeyi sosyal medya ağırlıklı internet ile TV dizilerinden öğrenmeye çalışan zamane nesil için tam anlamıyla bir kültür şoku…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    Bu film vesilesiyle o hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlara, “Kim ne derse desin, istisnasız filmlerinin tamamı arşivlik olan Jim Jarmusch’un filmlerini izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3.5 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top