Hesabım
    İlgi Alanı
    Ortalama puan
    3,3
    9 Puanlama
    İlgi Alanı hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Ağustos 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Martin Amis'in aynı isimli romanından (2014) uyarlayarak kaleme alan Jonathan Glazer'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu " The Zone of Interest"; tarihi bir savaş draması olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, ("En İyi Ses"i kazanacağından kesinlikle emin olduğumuz) 5 kategoride birden Academy Ödülü'ne aday gösterilmiş olmasının yanı sıra kazandığı 3 BAFTA Ödülü'nden birinin adıyla nitelendirmek de tereddüt göstermeyeceğimiz; bu "Sıra Dışı İngiliz Filmi"ne biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Yıl 1943...

    Rudolf Franz Ferdinand Höss (Höß) (Christian Friedel), karısı Hedwig Höss (Sandra Hüller) ve çocukları Claus (Johann Karthaus), Hans (Luis Noah Witte), Inge-Brigitt (Nele Ahrensmeier), Heideraud (Lilli Falk) ve Annagret (Anastazja Drobniak, Cecylia Pekala, Kalman Wilson) ile birlikte...

    Komutanı olduğu Aushwitz toplama kampındaki, kendilerini mevcut insanlık dışı dehşetten büsbütün tecrit ederek bir malikanede yaşamakta...

    Ve onları sıklıkla...

    Yakınlardaki, yemyeşil ormanın içinde akmakta olan nehirde yüzmeye ve balık tutmaya götürürken...

    ***

    Vakti gelip de...

    Yataklarına girip uykuya dalmaya uğraştıklarında...

    Asla kesilmeyen insan ve köpek bağırışlarının yanı sıra durmadan yanmakta olan fırının alevlerinin gürültüsü de...

    Gecenin sessizliğini...

    Yirmi dört saat boyunca, mütemadiyen çalışan bir demir çelik işletmesi edasıyla kesmektedir...

    ***

    Ki...

    Sabah olup da Rudolf...

    Mesaisine başlamak üzere evden ayrılıp atına binmek...

    Hedwig'de kucağındaki Annagret bebek ile itinayla büyüttüğü bitkilerin bulunduğu bahçede onu uğurlamak üzereyken dahi...

    Fırınlardan gelen alev seslerinin temposunda...

    Herhangi bir değişme olmamaktadır...

    ***

    Tabii...

    Aynı fırınların bacalarından çıkan...

    Simsiyah duman ile silahlardan atılan mermilerin patlama ve vızıldamalarını hiç saymıyoruz bile...

    ***

    Bu arada...

    Varlıklı Yahudi kamp sakinlerinden toplanılıp...

    Onların istemleri dışında malikaneye gönderilen, kürk manto gibi pahalı eşyaları Hedwig'in bizzat kendine ayırıp...

    Anında üstünde prova ederken...

    Ucuz kıyafet parçacıklarını da...

    Çevresinde koşuşturan yardımcı kadınlar...

    Marta (Martyna Poznanski), Sophie (Stephanie Petrowitz) ve Aniela'ya (Zuzanna Kobiela) dağıtırken...

    ***

    Günlük iş bitimi...

    Malikaneye dönen Rudolf'un kapıda, ayaklarından çıkardığı çizmelerin de...

    Çeşmede yıkanarak fırçalandıklarını görüyoruz...

    ***

    Bir diğer dikkat çekici husus ise...

    Uyku zamanı gelip de...

    Herkes odalarına çekildiğinde...

    Büyük oğlu Claus ile at binen Rudolf'un malikanedeki, dışarıya açılan bütün kapıları...

    Üşenmeden teker teker kilitleyip...

    Işıkları söndürmesine ilaveten...

    Kızları Inge-Brigitt ile Heideraud'a, uyumaları için hikaye okuması ve karısı ile de gülüşüp şakalaşmasıdır...

    ***

    Yani karşımızdaki...

    Birbirleriyle ciddi birer tezat oluşturacak bir biçimde...

    Son derece şefkatli bir aile babası ve 1940 yılından bu yana da Auschwitz'i acımasızca yöneten eli kanlı bir faşisttir...

    ***

    Yalnız...

    Artık Berlin'de...

    Gün geçtikçe büyüyen Auschwitz'in yönetilmesinin...

    Rudolf'un yeteneklerini aşacağı...

    O yüzden de başka bir yere tayin edilmesi gerekliliği görüşü hakim olmaya başlamış...

    Ve Austhwitz için de Arthur Liebehenschel'in (Sascha Maaz) adı gündeme gelmiştir...

    ***

    Bunun üzerine...

    Nazi Partisi Yukarı Silezya Bölgesi yöneticisi Fritz Bracht (seslendiren Shenja Lacher)...

    Parti sözcüsü ve Adolf Hitler'in özel sekreteri Martin Bormann'a hitaben yazdığı...

    Bu değişikliği durdurması talebini içeren bir mektup göndermiş...

    ***

    Ve...

    Zaten...

    Ziyaretlerine gelen Hedwig'in annesi Linna Hensel'de (Imogen Kogge), kızının dört yıl içinde tamamen değiştirdiği malikane ile...

    Bahçıvanların da yardımıyla adeta cennete çevirdiği...

    İçinde farklı meyve, sebze ve çiçeklerin yetiştiği bahçesine bayılmıştır...

    Dakika 45...

    ***

    Filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı...

    Savaşın bitiminde, asılarak idam edilecek olan Rudolf Höss ile Austhwitz'de kendi elleriyle yarattığı mekandan ayrılmak istemeyen ve savaştan sonra da aynı yerde çiftçilik yapmayı düşünen sevgili karısı Hedwig Höss'ün...

    Berlin'i ikna edip edemeyecekleri bilgisine de ulaşacağımız, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.340 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    12 Ağustos 2024 tarihinde eklendi
    Kitaptan uyarlanan filmlerden biri. Normal koşullar altında bu tarz sembolik mesajlarla çok şey anlatmaya çalışan filmleri sevmem. Fakat bu filmde farklı bir nokta var. Genel kitleye hitap etmemesine rağmen -romanın da tamamını içermemesine rağmen- bir şekilde merak uyandırabiliyor. Teması ve konusu çok açık olsa da bu temayı filmde direkt olarak asla göremiyoruz. Derslerde öğrendiğimiz "yorumun izleyenlere bırakılması" teriminin tam karşılığı olarak görülüyor. Filmde hayatı anlatılan kişinin 1. Dünya Savaşı'nda henüz 15 yaşındayken Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte (aynı safta) savaştığı bilgisini de buraya bırakayım. Tempolu bir film arayışındaysanız izlemeyin.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top