Hesabım
    Blinded By The Light
    Ortalama puan
    3,1
    4 Puanlama
    Blinded By The Light hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Şubat 2022 tarihinde eklendi
    ingilterede yaşayann pakistanlı Bruce Springsteen’in hayranı bir gencin hikayesi.. Ama film çok dağılmış… konu içinde konu var filmde.. İyi gibi başlıyor ama sonra tempo düşüyor.. Maksadı amacı olmayan bir yağpım gibi.. Genede fena değil tempo sürükleyicik seyir keyfi falan iyi..
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.050 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    “Blinded By The Light”, senaryosunu da Pakistan asıllı İngiliz gazeteci Sarfraz Manzoor’un “Greetings from Bury Park: Race, Religion and Rock N’ Roll” (2007) isimli anılarından kendisi ile birlikte uyarlayarak, Paul Mayeda Berges’in de içinde olduğu ekiple birlikte yazan Gurinder Chadha’nın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…

    Prömiyeri, 27 Ocak 2019’da Sundance Film Festivalinde yapılan ve 9 Ağustos 2019 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, 6.9 /10 (19.876 oy) ve 4.4/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.3/10 (257 yorum) ve 71/100 (44 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan sayıları yüksek olmasa da “izlenilebilir” bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Ama biz yine de içinde Reagan, Thatcher, yoğun işsizlik ve (dünyadaki en yüz kızartıcı “suçlardan” biri olan) ırkçılık gibi “acı”, pop müzik, walkman, kaset ve vinil plak gibi “tatlı” anıları barındıran 80’li yıllardan esintiler getiren bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun içinde, yaklaşık 15 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen ve 18,02 milyon dolarlık “kesin zararına” bir hasılat rakamını yakalamış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, hikâyesi ile izleyeni kavrayarak anında içine alan sımsıcak filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Elbette insanın bu sıcaklığı derinden hissedebilmesi için “sine qua non” (yani olmazsa olmaz) iki ön koşul var:

    1. Filmdeki İngiliz neo – Naziler gibi yabancı düşmanı olmamak,

    2. (Öyle aman aman bayılın masa da) Pet Shop Boys, A – ha ve filmin kahramanı Javed Khan’ın (Viveik Kalra) hayatını değiştiren, nam-ı diğer “The Boss /Patron” Bruce Springsteen’in şarkılarının tadını çıkartmasını bilmek.

    Unutmadan, tanımayanlar için bu (İngiliz) “Pet Shop Boys” ile (Norveçli) “A – ha” gruplarının 80’li yıllara damgasını vuran pop müzik akımının, şarkılarıyla ABD Billboard 100 listelerinin üst sıralarında yer alma başarısını göstermiş iki önemli Avrupalı temsilcisi olduklarını da belirtmiş olalım…

    Bruce Springsteen ise herkesin malumu zaten…

    Her ne kadar hikâyesi, 1987 yılında Luton isimli irice sayılabilecek bir İngiliz kasabasında geçen filmde, liseli gençler onun “babalarının dinlediği eski bir şarkıcı” olduğunu söyleseler de “The Boss” un, 30 milyon adetlik plak satışı rakamına ulaşan ve böylelikle (müzikalitesinin yanı sıra) ticari anlamda da en başarılılardan olan albümlerinden biri haline gelen “Born in the U.S.A.” in üzerinde yapım tarihi olarak 1984 yazmaktadır…

    Yani Bruce Springsteen için o, “eski şarkıcı” söyleminin aslı astarı olmadığı gibi, “Born in the U.S.A.” i, Ankara Kocabeyoğlu Pasajındaki Tansel Plakçılıktan temin edip piyasaya çıktığı gün satın alarak diskoteğimize dâhil ettiğimiz 33’lük vinil plak hali de halen arşivimizdeki müstesna yerini korumayı sürdürmektedir…

    “Blinded by the Light”, Viveik Kalra’nın oynadığı ilk sinema filmi olmasına karşın, canlandırdığı Javed (Cavit) karakterinde oldukça iyi bir performans sergilemiş… Ha keza, Erol Taş’ı anımsatan babayı oynayan Kulvinder Ghir başta olmak üzere castingdeki bütün oyuncuların özenle seçildikleri de açıkça görülüyor…

    Ancak bütün bunların arasında, İngiliz sinemasının yükselen değerlerinden Dean-Charles Chapman’ın (“Game of Thrones” 2013 – 2016, “The King” – 2019, “1917” – 2019), Matt karakterinde yer alması filme ayrı bir renk katmış…

    Filmin hikâyesinin ayrıntılarına bilinçli olarak girmedik…

    Zira olaylar, birbirleriyle öylesine zincirleme bir ilişki içinde ki, verilecek en ufak bir bilgi dahi “spoiler” olarak henüz filmi izlememiş olanların ağzının tadını kaçırmaya yetecek düzeyde…

    Elbette bu durum, filme yönelik küçük “bir eleştiri” ve “bir de övgümüzü” paylaşmayacağımız anlamına da gelmiyor…

    Örneğin, o yıllarda İngiltere’de giderek artan yabancı karşıtlığı ve işsizliğin derinleştiği ekonomik krizin karşısında Amerika’nın yahut da Amerikan yaşam tarzının, Springsteen’in şarkıları çıkış noktası alınarak (en azından Trump’un Meksika sınırına kurdurmaya çalıştığı duvara rağmen) alternatif bir “Amerikan rüyası” biçiminde yüceltilmesi… (Ki, bu eleştirimiz…)

    Tabii, anavatanlarından göçerek gittikleri batılı ülkelerde, yaşamlarını sürdürmeye devam ettikleri bu ülkelerin sosyo - kültürel değerlerini tümden reddederek oluşturdukları mahallelerde “içlerine kapanan” yabancıların (kendiliklerinden başlattıkları) dışlanmışlıkları da çok güzel anlatılmış… (Bu da övgümüz olsun…)

    Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Aralık 2019 tarihinde eklendi
    “Hayal etmeyi bırak, gerçekleştirmeye bak.” Bruce Springsteen
    Avrupa'da Göçmen ailelerin yaşadıklarını anlatan başarılı bir film.

    İngiltere’de yaşıyordu. İngiliz olduğunu düşünüyordu ancak İngilizlerin bazıları onları istemiyordu. Özellikle de Asyalı ve Afrikalı olanlar. Pakistan’dan gelen babası, kendi gelenek ve göreneklerine göre hayatlarını sürdürmeye gayret ediyordu. Annesi evde terzilik yapıyor, kız kardeşi ve kuzeni annesine yardım ediyordu. En iyi arkadaşı olan Matt İngiliz’dir ve ergenlik döneminde hayat tarzları farklılaşmaya başlıyordu.
    spoiler: Javed artık 16 yaşındaydı, oysa babasının ona 6 yaşında gibi davrandığını düşünüyordu. Ona talimatlar veriyordu. “Yahudileri takip et, kızlardan uzak dur, çok çalış.” Evde babası dışında kimsenin bir fikir söyleme hakkı yoktu. Kültürlerine göre baba çocuklar için tüm kararları verir. Javed doğum günü pastasını üflediğinde isyan içinde şunları diliyordu: “Çok para kazan, bir kızı öp ve bu çöplükten kurtul...” Hayalleri vardı. Yazılar ve şiirler yazıyor, günce tutuyor, şarkı sözlerini politik temalarla derliyordu. Yazar olmak istiyordu. Edebiyat öğretmeni onu bu konuda desteklemeye, cesaretlendirmeye başladı. Okulda tanıştığı diğer Asyalı bir çocuk, onun hayatına ilham olacak bir hediye verir: Bruce Springsteen albümleri...


    spoiler: Babasının baskılarının yanı sıra dışarıda da ırkçılar tarafından sıkıştırılmaktadır. Yazarlık Javed’in kendini ifade etmesi için en büyük silahtır. Tüm bu sıkıntıların bir hediyesidir belki de yazarlık yeteneği... Ancak tüm bunlar onun rahatlamasına yetmiyordu. Babası da işten çıkartılınca okuması tehlikeye giren Javed, yanlış zamanda ve yanlış ailede doğduğuna artık emindi. İşte o anda ona verilen kasetleri dinlemeye başladı. Şarkıların sözleri içine işliyordu. Hayallerinin peşinden gitmek için riskler almaya başladı. Tüm bunların bedeli ise baba ile tamamen kopmuş olmalarıydı.


    Yazının tamamı Blogta: TuvaletKağıdınaNotlar...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top