Hikâyesini, bir dönemin efsane popçusu George Michael’ın aynı isimli şarkısından esinlenerek kocası Greg Wise’ın, senaryosunu ise Bryony Kimmings ile birlikte Emma Thompson’ın yazdığı “Last Christmas”, Paul Feig’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir “rom – com / romantik komedi” …
8 Kasım 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.5 /10 (55.317 oy) ve 4.1/5 (5000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.4/10 (204 yorum) ve 50/100 (40 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, en azından sinema eleştirmenlerine göre vasat bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de Paul Feig’in izleyiciye, Piccadilly Circus, Strand, Regent Caddesi, Thames Seti ile Phoenix ve Covent Garden gibi (kentsel dönüşüm bahanesi ile AVM çöplüğüne dönüştürülmeyerek tarihi çehresini koruyan ve o nedenle) turistik de sayılabilecek önemli merkezlerde Londra turu yaptırdığı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 25 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve (böylesine sıradan bir prodüksiyon içinde son derece şaşırtıcı bir biçimde) 121.6 milyon dolarlık bir hasılat rakamını da ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe karşımızdakinin, “bas – izle ve sonrada unut” tarzı filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Her ne kadar (pek çok Tarkan şarkısının da esin kaynağı olmuş olan “Faith” – 1987 dışında) hiçbiri kesinlikle bir “Careless Whisper” (1984) olmasa da arka fondaki George Michael şarkıları ve Emma Thompson’ın varlığı ile kurtarılmaya çalışılan film, finale doğru ortaya çıkan sürprize kadar ağızlarda, tuzsuz diyet ekmeği tadı bırakıyor…
Hele bir de buna, Emilia Clarke’ın canlandırdığı Kate karakterindeki oldukça yapmacık görünen “şirinliği” de eklenince, iş tamamen şirazesinden çıkıyor…
Bu arada, mevzuya İngiltere’de son yılların en popüler gündemleri olan Brexit ve yabancı karşıtlığı üzerinden siyaset de bulaştırılırken, Kate’in kız kardeşi Marta’nın (Lydia Leonard) cinsel tercihi aracılığı ile eşcinsellik de dâhil edilivermiş…
Tabii böyle olunca da hani neredeyse ortaya, nihayetinde çoğu çöpe giderek ziyan olan “serpme kahvaltı” kıvamında bir film çıkartılmış…
Üstelik filme, “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” (1976) nın Hababam eğlencesi bölümünü andıran müzikli bir finalde eklenmiş ki, tam evlere şenlik…
Peki, bu filmde hiç mi iyi bir şey yoktu?
Olmaz mı?
Örneğin Tom Webster’ı canlandıran Henry Golding’in abartısız performansı ile filmin kendisinin ticari başarısı…
Zaten bu niteliğini çok daha önceden fark etmiş olan Paul Feig, bir Guy Ritchie filmi olan “The Gentlemen” (2019) in kadrosunda da yer alan Malezyalı oyuncuyu, yine bu mecrada yorumladığımız “A Simple Favor” (2018) da da oynatmıştı…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde (2’yi az 2,5’i de fazla bulmamıza rağmen) puan olarak da 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…
İzleyeceklere, keyifli seyirler…