Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi: Basın eleştirileri
Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi
Ortalama puan
4,5
yayın
T24
Gazete Duvar
Hurriyet
Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Bence bu son derece kendine özgü bir film. Türünde bir zirve; dişil bir estetiğin görkemli zaferi. 2007'den itibaren çevirdiği Ahtapotların Doğuşu, Tomboy ve Kızlar Çetesi adlı bir avuç filmle dikkat çeken yazar-yönetmen Celine Sciamma gerçekten sinema sanatının zirvelerine çıkıyor. Görüntüleri çeken Claire Mathon'la birlikte bunun tam bir kadın filmi olmasını sağlıyorlar. Neredeyse 'erkekler dışarı' diyerek! Noemie Merlant, Adele Haenel, Luana Bajrami kusursuz oyunlar veriyorlar. Valeria Golino'yu yıllar sonra bulmaksa ayrı bir sinefil keyfi.
Eleştirinin tamamı için: T24
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Céline Sciamma, bir söyleşisinde bütün filmin aslında final sahnesi için çekildiğini söylüyor. Ama finalde Vivaldi’nin “Dört Mevsim” adlı eserinin “Yaz” bölümü eşliğinde Héloïse’in kusursuz portresini görebilmek için tıpkı Marianne gibi filmle geçirdiğimiz zamanın her anını hatırlamak ve geriye dönerek anlamlandırmak gerekiyor. Noémie Merlant ve Adèle Haenel’in oyunculuklarını, Jean-Baptiste de Laubier- Arthur Simonini ikilisinin müziklerini not düşmeden geçmeyelim. Bu filmle birlikte bu yıl Cannes’ın dikkat çeken bir başka yapımı “Atlantis”in de (şu sıralarda Netflix’te gösterimde) görüntü yönetmenliğini üstlenen Claire Mathon’un işçiliğine özel bir dikkat çekelim. “Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi”, iki kadın arasındaki imkânsız aşka dairmiş gibi görünse de asıl olarak resmin, doğanın, şiirin, müziğin ve dostluğun bir aşkın gözünden nasıl algılanabileceğine dair. Ve kuşkusuz yılın en iyilerinden birisi…
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’, ilk elde ‘Mavi En Sıcak Renktir’e (Yön: Abdellatif Kechiche) yakın bir hava yaysa da asıl olarak ‘The Age of Innocence’ (Yön: Martin Scorsese), ‘The Remains of the Day’ (Yön: James Ivory), ‘Moonlight’ (Yön: Barry Jenkins), ‘The End of the Affair’ (Yön: Neil Jordan) ya da ‘Kırık Bir Aşk Hikâyesi’ (Yön: Ömer Kavur) gibi filmlerin ait olduğu bir coğrafyanın temsilcisi... Kapıyı resim sanatıyla aralıyor, edebi bir metinin görselleştirilmesi türünden bir etki yapıyor ve yüreğimizi dağlayıp sona eriyor... Biz seyirci kimliğimizle, perde karşısında Marianne’le birlikte Heloise’nin duygularını bütün içtenliğiyle ifade etmesine tanık olurken ses bandından gelen Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’i (‘Yaz’ bölümü) hüzün eşiğimizi yükseltiyor (bu arada sahilde, civardaki kadınların söyledikleri ‘Fugere non possum’ adlı ‘acapella’ da muhteşemdi). Bu ‘feminist’ unsurlara göz kırpan film, anlatım biçimiyle belki kimilerine eski usul ya da demode gelebilir ama bence asıl erdemi de burada... Kısa bir yargıyla bitirelim: ‘Yılın en iyilerinden, kesinlikle kaçırmayın’...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
T24
Bence bu son derece kendine özgü bir film. Türünde bir zirve; dişil bir estetiğin görkemli zaferi. 2007'den itibaren çevirdiği Ahtapotların Doğuşu, Tomboy ve Kızlar Çetesi adlı bir avuç filmle dikkat çeken yazar-yönetmen Celine Sciamma gerçekten sinema sanatının zirvelerine çıkıyor. Görüntüleri çeken Claire Mathon'la birlikte bunun tam bir kadın filmi olmasını sağlıyorlar. Neredeyse 'erkekler dışarı' diyerek! Noemie Merlant, Adele Haenel, Luana Bajrami kusursuz oyunlar veriyorlar. Valeria Golino'yu yıllar sonra bulmaksa ayrı bir sinefil keyfi.
Gazete Duvar
Céline Sciamma, bir söyleşisinde bütün filmin aslında final sahnesi için çekildiğini söylüyor. Ama finalde Vivaldi’nin “Dört Mevsim” adlı eserinin “Yaz” bölümü eşliğinde Héloïse’in kusursuz portresini görebilmek için tıpkı Marianne gibi filmle geçirdiğimiz zamanın her anını hatırlamak ve geriye dönerek anlamlandırmak gerekiyor. Noémie Merlant ve Adèle Haenel’in oyunculuklarını, Jean-Baptiste de Laubier- Arthur Simonini ikilisinin müziklerini not düşmeden geçmeyelim. Bu filmle birlikte bu yıl Cannes’ın dikkat çeken bir başka yapımı “Atlantis”in de (şu sıralarda Netflix’te gösterimde) görüntü yönetmenliğini üstlenen Claire Mathon’un işçiliğine özel bir dikkat çekelim. “Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi”, iki kadın arasındaki imkânsız aşka dairmiş gibi görünse de asıl olarak resmin, doğanın, şiirin, müziğin ve dostluğun bir aşkın gözünden nasıl algılanabileceğine dair. Ve kuşkusuz yılın en iyilerinden birisi…
Hurriyet
‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’, ilk elde ‘Mavi En Sıcak Renktir’e (Yön: Abdellatif Kechiche) yakın bir hava yaysa da asıl olarak ‘The Age of Innocence’ (Yön: Martin Scorsese), ‘The Remains of the Day’ (Yön: James Ivory), ‘Moonlight’ (Yön: Barry Jenkins), ‘The End of the Affair’ (Yön: Neil Jordan) ya da ‘Kırık Bir Aşk Hikâyesi’ (Yön: Ömer Kavur) gibi filmlerin ait olduğu bir coğrafyanın temsilcisi... Kapıyı resim sanatıyla aralıyor, edebi bir metinin görselleştirilmesi türünden bir etki yapıyor ve yüreğimizi dağlayıp sona eriyor... Biz seyirci kimliğimizle, perde karşısında Marianne’le birlikte Heloise’nin duygularını bütün içtenliğiyle ifade etmesine tanık olurken ses bandından gelen Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’i (‘Yaz’ bölümü) hüzün eşiğimizi yükseltiyor (bu arada sahilde, civardaki kadınların söyledikleri ‘Fugere non possum’ adlı ‘acapella’ da muhteşemdi). Bu ‘feminist’ unsurlara göz kırpan film, anlatım biçimiyle belki kimilerine eski usul ya da demode gelebilir ama bence asıl erdemi de burada... Kısa bir yargıyla bitirelim: ‘Yılın en iyilerinden, kesinlikle kaçırmayın’...