Sıradaki Lütfen...
Yazar: Ali ErcivanHollywood, eline geçirdiği malzemeyi sömürüp tüketmeden bırakamıyor. Philip K. Dick'in roman ve öyküleri de aynı muameleden muzdarip. Altın Adam (The Golden Man) adlı öyküsünden uyarlanan Next adlı film, yazarın sunduğu malzemenin nasıl umursamazca aksiyon sineması uğruna çarçur edildiğinin bir başka kanıtı.
İki dakika ilerisine kadar geleceği görme yetisine sahip bir adamı canlandırıyor Nicolas Cage bu filmde. Bu yetisinin onu bir laboratuvar kobayına dönüştüreceğini bilen Cris Johnson adlı bu adam, sırrını kendine saklamayı ve dikkat çekecek ölçüde aşırıya kaçmadan kişisel çıkarı için kullanmayı tercih etmiş. Dolayısıyla Las Vegas kumarhanelerini mesken edinmiş.
Los Angeles'a nükleer saldırı hazırlığındaki bir terörist grubu durdurmaya çalışan hükümet ajanları, yetenekleri sebebiyle takip altındaki Cris'e yaklaşıp kendilerine yardım etmesini sağlamak isteyince bir koşuşturmadır başlıyor. Geleceğinde hayatına gireceğini gördüğü bir kadını bulmaya çalışan Cris, Jessica Biel tarafından canlandırılan bu genç kadını da istemeden olayların içine sokunca, artık Julianne Moore tarafından canlandırılan ajanın işbirliği talebine rıza göstermek zorunda kalıyor.
Gerisi, ufak ölçekli ve zayıf görsel efektlerle bezeli bir aksiyon. Ne öykünün ve Philip K. Dick referansının vaat ettiği zeka mevcut Next'te, ne de televizyon filmi düzeyini aşan bir heyecan. Hatırlarsınız, geçtiğimiz aylarda buna çok benzer bir Tony Scott filmi olan Deja Vu'yu izlemiştik. O film, tüm inandırıcılık problemine rağmen kendi içinde olabildiğince bütünlüklü idi ve bir aksiyon filmi olarak gerçek merak ve heyecan duyguları uyandırabiliyordu. Next, Deja Vu'nun daha az zeki, daha az hareketli, daha da az inandırıcı ve teknik açıdan daha zayıf bir versiyonu adeta.
1994 yılında Bir Zamanlar Savaşçıydılar (Once Were Warriors) adlı çok başarılı bir ilk filmle dikkatleri çektikten sonra, Hollywood'daki ilk vasat denemelerinin ardından bir aksiyon filmi yönetmenine dönüştürülmeye boyun eğen Yeni Zelandalı Lee Tamahori, her geçen filminde biraz daha kimliksiz bir sinema yapar gözüküyor. Kendisine çizilen bu yoldan bir noktada kopabilecek mi, bilinmez. Ama Next gibi filmler yapmaya devam ederek bunu başarması zor.
Yıllardır gişesi kalmayan Nicolas Cage'in, bu yılın başındaki beklenmedik Hayalet Sürücü (Ghost Rider) başarısı ardından ihtiyacı olan proje de Next değildi doğrusu. Cage'in yılda dört-beş tane iddiasız ya da başarısız piyasa filminde oynayarak kariyerini nasıl tükettiğini kendisi ve menajeri fark etmiyor mu acaba? Kimyaları hiç tutmamasına rağmen, kendisine Jessica Biel gibi genç bayanlarla romantik ilişkiler yazılıyor olması da, bu yaşından sonra pek eğreti duruyor. Cage'in daha az ve öz projelerde karşımıza çıkmasını umuyoruz. Artık eskisi gibi bir aksiyon yıldızı olabilecek potansiyele sahip değil. Leaving Las Vegas ya da Tersyüz (Adaptation) gibi oyunculuğunu döktürdüğü filmlerde görmeyi tercih ederiz kendisini.
Julianne Moore'a ise pek lafımız yok. Böyle filmlerle parasını kazanıyor ki, onu günümüzün en önemli kadın oyuncularından biri yapan projelerde yer alabilme lüksü olsun. Ufacık bir rolde gözüküp kaybolan Peter Falk (nam-ı diğer Komiser Columbo) içinse içimiz sızladı biraz.
Önümüzdeki haftalarda ardı ardına büyük filmler gelmeye başlayacak sinemalara. Ama o zamana kadar vizyonu böyle dolgu filmleri meşgul ediyor işte. Karşı konulmaz bir aksiyon filmi açlığınız varsa, Next çerez niyetine izlenebilir bir film. Ama daha fazlasını beklemeyin.