Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
Loach- Laverty ikilisi tıpkı “Ben, Daniel Blake”te olduğu gibi burada da karakterleri derinleştirmek, onları bir üst paragrafta sıraladığım özellikleri dışında seyirciye aktarmak gibi özel bir çabanın içine girmiyor. Aksine hikayeyi mümkün olduğu kadar görünen, kimilerine göre ‘kaba’ ve can yakıcı haliyle anlatmaya çalışıyorlar. Hatta filmi birlikte izlediğimiz sinema yazarı arkadaşımın dediği gibi Ken Loach “ciğerimizi dağlıyor”. Böylesi bir hayat tarzının, bu tip bir çalışmaya zorlanmanın, bu kadar ağır bir sömürünün insanlarda ulaşılacak hiçbir derinlik bırakmamış olması belki de bu tercihin sebebi. Bu kadar kaba bir sömürünün, göstere göstere insanların hayatlarının paramparça edilmesinin daha ince, daha kibar ve daha ‘derinlikli’ bir anlatısının mümkün olmadığını düşündükleri için kim bilir?
Sinema estetiği olarak süslerden, fazlalıklardan arınmış iddiasız bir film dili var Loach’un… Bir süre sonra film seyrettiğimizi unutuyor, karakterlerin hayatına dahil oluyoruz. Duygulandırmaktan çekinmiyor ama istismar sinemasına da asla sapmıyor. Sinema sanatı onun ellerinde herkesin yapabileceği kadar basit görünüyor. Ama o basitliğin altında benzersiz bir ustalık var. Ken Loach sineması her zaman güçlü ve dolaysız olmayı başarıyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Evrensel
Loach- Laverty ikilisi tıpkı “Ben, Daniel Blake”te olduğu gibi burada da karakterleri derinleştirmek, onları bir üst paragrafta sıraladığım özellikleri dışında seyirciye aktarmak gibi özel bir çabanın içine girmiyor. Aksine hikayeyi mümkün olduğu kadar görünen, kimilerine göre ‘kaba’ ve can yakıcı haliyle anlatmaya çalışıyorlar. Hatta filmi birlikte izlediğimiz sinema yazarı arkadaşımın dediği gibi Ken Loach “ciğerimizi dağlıyor”. Böylesi bir hayat tarzının, bu tip bir çalışmaya zorlanmanın, bu kadar ağır bir sömürünün insanlarda ulaşılacak hiçbir derinlik bırakmamış olması belki de bu tercihin sebebi. Bu kadar kaba bir sömürünün, göstere göstere insanların hayatlarının paramparça edilmesinin daha ince, daha kibar ve daha ‘derinlikli’ bir anlatısının mümkün olmadığını düşündükleri için kim bilir?
Habertürk
Sinema estetiği olarak süslerden, fazlalıklardan arınmış iddiasız bir film dili var Loach’un… Bir süre sonra film seyrettiğimizi unutuyor, karakterlerin hayatına dahil oluyoruz. Duygulandırmaktan çekinmiyor ama istismar sinemasına da asla sapmıyor. Sinema sanatı onun ellerinde herkesin yapabileceği kadar basit görünüyor. Ama o basitliğin altında benzersiz bir ustalık var. Ken Loach sineması her zaman güçlü ve dolaysız olmayı başarıyor.