Hesabım
    Ventajas de viajar en tren
    Ortalama puan
    3,1
    1 Puanlama
    Ventajas de viajar en tren hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Antonio Orejudo Utrilla’nın aynı isimli romanından (2014) uyarlanarak Javier Gullón tarafından yazılan “Ventajas de viajar en tren / Avantages de Voyager en Train / Advantages of Travelling by Train”, Aritz Moreno’nun yönetmen koltuğunda oturduğu (debut) ilk uzun metrajlı sinema filmi…

    Prömiyeri, 5 Ekim 2019’da Sitges Film Festivalinde yapılan ve 8 Kasım 2019 tarihinde İspanya’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

    O yüzden bizde, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, izlerken neredeyse her saniyesinde, şoktan şoka girerken, “Uzunca bir süredir, böylesine acayip bir film görmemiştim” diyeceğiniz çarpıcılıktaki bir “başyapıt” olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Birbirlerini tamamlayan üç farklı bölümden oluşan film, “matruşka bebeği” ile “sürpriz yumurta” kıvamında bir hikâyeye sahip…

    Zira biraz sonra ne olacağını veya kimin elinin kimin cebine gireceğini tahmin etmeniz asla mümkün olamıyor…

    Öyle ki, İspanyol sinemasının prestijli (festival ve) ödüllerinden “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Senaryo” kategorilerindeki Feroz’ları Pedro Almodóvar ile onun “Dolor y gloria / Pain and Glory” sine (2019) kaptıran film, tam anlamıyla hız kesmeden bir “sürpriz sağanağı” biçiminde devam ediyor 106 dakika boyunca…

    Elbette senaryosunun, böylesine karmaşık ve mizahın göze sokulmadan bir “şakacı akıl oyunları” yapısında kurgulanmış olduğu bu film, sinemayı “başı – sonu belli / tahmin edilebilir” aksiyon odaklı pahalı Hollywood prodüksiyonlarından ibaret sanan bünyelerin kaldırabileceği cinsten değil…

    Aynen, “kültürel kodları” böylesine farklı bir “sanatsal başkaldırıyı” kaldırabilecek nitelikte olmayanlar gibi…

    O yüzden biz, bu türden izleyicilere sonradan, “Bu ne ya?” diye boşuna atarlanmasınlar diye uyarımızı da yapmış olalım…

    Şimdi diyebilirsiniz ki, “Öve, öve bitiremediğin bu film, hangi nedenle yeterli miktarda izleyici ile sinema salonlarında buluşamadığı gibi birkaç İspanyol dışında profesyonel sinema eleştirmenlerinin yorumlarına da muhatap olamamış durumda?”

    Çok basit…

    Tabii ki de “Covid – 19” salgını…

    Filmin gösterim programında, 16 – 25 Nisan 2020 tarihleri arasında Amsterdam’da yapılacak olan “Imagine Film Festivali” vardı…

    Ancak ne yazık ki, doğal olarak iptal edildi…

    Ki, zaten tersi de tam anlamıyla ciddi bir çılgınlık olur diye düşünüyoruz…

    Gördüğümüz kadarıyla filmin, Luis Tosar, Pilar Castro, Ernesto Alterio, Quim Gutiérrez, Belén Cuesta ve Macarena García gibi isimlerden oluşan oyuncu kadrosu da oldukça iyi…

    Fakat görüntü yönetmeni Javier Agirre’nin, “insanı sersemleten” sıra dışı kamera çekimleri için kullanılacak tek kelime, sadece “mükemmel” olabilir, o kadar…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; “A Serial Killer's Guide to Life” (2019) filmi için yazdıklarımızın bir kısmını tekrarlamış olmak pahasına, “gelecek vadeden” sinemacıların “ilk uzun metrajlı filmlerini” arşivleme hobisine sahip olan sinemasever dostlara (bizim böyle birkaç sinefil abla ve ağabeyimiz olduğu için bu tarz bir tanımlamayı özellikle uygun bulduk), “Bu filmi arşivlerinize, Aritz Moreno’yu da takip listelerinize eklemeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak da 4 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz yorum ve puanları dikkate almadan, “izleyerek kendinize bir iyilik yapın” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top