“Possessor”, özgün olan senaryosunu da yazan Brandon Cronenberg’in yönetmen koltuğunda oturduğu sıra dışı bir “bilim – kurgu” …
Henüz daha ikinci uzun metrajlı filmi olmasına karşın oğul Cronenberg’in, babası David’in sinemadaki ayak izlerinin, kesinlikle “taklitçisi değil” ama “mahir bir takipçisi” olduğunu gösterdiği nefes kesen bir film olmuş “Possessor” …
Yani aslında doğrusunu söylemek gerekirse, böylesine bir duruma çok sık rastlanmasa da bu kez, “armut tam da dibine düşüvermiş” …
Öyle ki:
1. Karşımızdakinin bambaşka bir “Invasion of the Body Snatchers” (1978) hikâyesi olduğunu anlamamızın yanı sıra…
2. Hem de henüz filmin ilk saniyelerinde, Blue Night Sky Longe’da hostes olarak çalışmakta olan 23 yaşındaki Holly Bergman’ın (Gabrielle Graham) Elio Mazza’yı (Matthew Garlick) büyük bir “soğukkanlılık” içinde defalarca bıçaklayarak öldürmesinin ardındaki gerçeği kavrayabilmemiz için yaklaşık 20 – 25 dakikalık bir sürenin geçmesi gerekmektedir…
O andan itibaren de tarihine dair herhangi bir ipucu verilmeyen bir “gelecekte”:
Kendini soyutlayarak, kocası Michael (Rossif Sutherland) ve oğlu Ira’dan (Gage Graham-Arbuthnot) ayrı yaşayan Tasya Vos’un (Andrea Riseborough), yakalanarak tecrit edildikten sonra kafalarına monte edilen “beyin implantları” aracılığı ile insanların vücutlarına nüfuz ederek belirlenen hedefleri ortadan kaldıran “teknolojik bir tetikçi” olduğunu öğreniyoruz…
Zaten ilk hedef olan Mazza, başarılı bir operasyonla ortadan kaldırılmıştır "şahane" olarak niteleyebileceğimiz bu "gerilimde"…
Devam etmeden, Mazza’yı ortadan kaldırma işini üstlenen Holly’i canlandıran Graham’in, sadece beş dakika boyunca sahne almış olmasının dahi kendisinin, filmdeki diğer pek çok oyuncunun önüne geçmesini engellemediğini de belirtmiş olalım…
Gerçekten de ergensi bir tavırla insana, “O, nasıl bir şeydi be abi?” dedirtecek kadar etkileyici olan bir performanstı bu…
Ancak bundan da asla, Riseborough ve Abbott’u beğenmediğimiz gibi bir anlam da çıkartılmasın lütfen…
Neyse…
Bir süre ciddi “ikilemler” yaşayan ve Michael ile Ira’yı ziyaret ederek görmesinin ardından “bu problemlerini” çok kısa sürede atlatmayı becerebilen Tasya’nın, patronu Girder’ın (Jennifer Jason Leigh) talimatları doğrultusunda aldığı sıradaki sipariş, teknoloji şirketi Zoothroo’nun CEO’su John Parse (Sean Bean) ile kızı Ava’dır (Tuppence Middleton) …
Elbette bunun içinde ilk hedef, eski bir uyuşturucu satıcısı olan ve müşterilerinden Ava ile nişanlanarak zengin harcı bir evde birlikte yaşamaya başlayan (ve aynı zamanda John Parse’nin müstakbel damadı da olan) Colin Tate’in (Christopher Abbott) önce yakalanması ardından da implantının takılması gerekmektedir…
Ki, bu iş doğrudan Girder’ın operasyon ekibine ait olan bir süreç olup Tasya’nın görevi daha sonra başlamaktadır…
İleride sık sık yaşanacak bir takım teknik arızalara rağmen işlem başarılı olur ve bir kadın olan Tasya, erkek olan Colin’in bedeninin kontrolünü tamamen ele geçirir…
Tabii ki, baba kız Parse’lerin akıbetlerine ilişkin gelişmelere hiç değinmeyecek ve filmin kalanını yine sizlere bırakacağız…
Yalnız gerçekte bir kadın olan Colin’in (organını da şöyle bir göz atmak suretiyle yoklayarak) yaşadığı cinsiyet karmaşası ve Ava ile seviştiği sahnelerdeki olağan dışı kurgunun bayağı bir dikkat çekici olduğunu da yorumumuza eklemek istiyoruz…
Keyifli seyirler,