Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Ari Aster, ilk filminde olduğu gibi ters dönen kamera, fiziksel görünümü ‘normal’ olmayan bir çocuk, kağıtlara çizilen resimler gibi temaları burada da bolca kullanmaktan imtina etmiyor. “Ritüel”, söz konusu komündeki temsillerden (erkeklerin öldürmesi, kadınların doğurması), yönetmenin bu temsiller karşında tam olarak nerede durduğuna, doğayı anlama ve yorumlama biçimlerine kadar birçok açıdan tartışmaya açık. Bu kadar çok tartışmaya açık alan inşa etmek yönetmenin mi başarısıdır, yoksa zaten bu temaları kapsayan hemen her film kaçınılmaz olarak tartışmaya açık hale mi gelir? Bu soru da tartışmaya açık tabii!
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Tarikat karşısında bu kadar zayıf kalan, ordan oraya kolayca sürüklenen karakterlerle "Rütül"in anaakım sinemada çok şansı olabileceğini söylemek zor. Çünkü, anaakım sinema kolay teslim olan ana karakterleri sevmez. Ama filmin derdi tam da bu galiba... Ari Aster, zayıf, sorunlu insanların dinsel fanatizm karşısında hiçbir şansı olmayacağını vurguluyor. Hatta "Kurban olmayı bazen kendimiz seçeriz" demeye getiriyor. Gerçekten de daha ilk anlardan itibaren kendilerine sunulan her şeyi sorgulamadan yapıyor, oradaki düzenin bir parçası olmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Filmin bir fanatizm eleştirisi olduğunu söylemek de mümkün. Birçok sahnede gerilip ürperiyoruz ama özellikle finle doğru fanatizmin saçmalığına, aptallığına güldüğümüz sahneler de var. Mesela, Christian'ın katıldığı seks ritüeli sahnesi...
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Birgün
Yazar: Cüneyt Cebenoyan
Ritüel, Aster’in bir önceki filmi Hereditary’ye göre de, kendi başına değerlendirildiğinde de başarısız bir film. Fazlasıyla uzun ve yavaş olmanın yanı sıra, akmayan bir şeyler var filmde. Sinematografi güzel, başarılı sahneler de var ama olmamış sonuçta. Ayrıca, modern kapitalist, bireyci ve rekabetçi toplumun ilişkilerinin karşısına, çoktan tarihe karışmış, komünal bir cemaati çıkararak tartışmanın de bir manası yok. Eğer bu cemaat komünist toplumu temsil ediyorsa, bu yanlış bir temsil.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Teknik açıdan da film beni doyurmadı. Çekimler öylesine çok ışık almış ki... Doğayı illa da ön plana çıkarmak için mi bu? Özellikle ışığa boğulmuş bir bölüm var, bunu anladım. Ama olay film boyunca sürüyor. Fazlasıyla çiğ bir ışık hep orada, hakim duruyor. Ritm eksikliğiyle birleşen bu olay filme sempati kazandırmıyor. Ayrıca oyunculuklar da tartışmalı. Gerçi çok ilginç bölümler yok değil. Örneğin ilk ABD bölümünün tümü. İsveç’teki ilk tören sahnesi (ki tam bir şok yaratan cinsten). Kimi başka tören bölümleri.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Gazete Duvar
Ari Aster, ilk filminde olduğu gibi ters dönen kamera, fiziksel görünümü ‘normal’ olmayan bir çocuk, kağıtlara çizilen resimler gibi temaları burada da bolca kullanmaktan imtina etmiyor. “Ritüel”, söz konusu komündeki temsillerden (erkeklerin öldürmesi, kadınların doğurması), yönetmenin bu temsiller karşında tam olarak nerede durduğuna, doğayı anlama ve yorumlama biçimlerine kadar birçok açıdan tartışmaya açık. Bu kadar çok tartışmaya açık alan inşa etmek yönetmenin mi başarısıdır, yoksa zaten bu temaları kapsayan hemen her film kaçınılmaz olarak tartışmaya açık hale mi gelir? Bu soru da tartışmaya açık tabii!
Habertürk
Tarikat karşısında bu kadar zayıf kalan, ordan oraya kolayca sürüklenen karakterlerle "Rütül"in anaakım sinemada çok şansı olabileceğini söylemek zor. Çünkü, anaakım sinema kolay teslim olan ana karakterleri sevmez. Ama filmin derdi tam da bu galiba... Ari Aster, zayıf, sorunlu insanların dinsel fanatizm karşısında hiçbir şansı olmayacağını vurguluyor. Hatta "Kurban olmayı bazen kendimiz seçeriz" demeye getiriyor. Gerçekten de daha ilk anlardan itibaren kendilerine sunulan her şeyi sorgulamadan yapıyor, oradaki düzenin bir parçası olmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Filmin bir fanatizm eleştirisi olduğunu söylemek de mümkün. Birçok sahnede gerilip ürperiyoruz ama özellikle finle doğru fanatizmin saçmalığına, aptallığına güldüğümüz sahneler de var. Mesela, Christian'ın katıldığı seks ritüeli sahnesi...
Birgün
Ritüel, Aster’in bir önceki filmi Hereditary’ye göre de, kendi başına değerlendirildiğinde de başarısız bir film. Fazlasıyla uzun ve yavaş olmanın yanı sıra, akmayan bir şeyler var filmde. Sinematografi güzel, başarılı sahneler de var ama olmamış sonuçta. Ayrıca, modern kapitalist, bireyci ve rekabetçi toplumun ilişkilerinin karşısına, çoktan tarihe karışmış, komünal bir cemaati çıkararak tartışmanın de bir manası yok. Eğer bu cemaat komünist toplumu temsil ediyorsa, bu yanlış bir temsil.
T24
Teknik açıdan da film beni doyurmadı. Çekimler öylesine çok ışık almış ki... Doğayı illa da ön plana çıkarmak için mi bu? Özellikle ışığa boğulmuş bir bölüm var, bunu anladım. Ama olay film boyunca sürüyor. Fazlasıyla çiğ bir ışık hep orada, hakim duruyor. Ritm eksikliğiyle birleşen bu olay filme sempati kazandırmıyor. Ayrıca oyunculuklar da tartışmalı. Gerçi çok ilginç bölümler yok değil. Örneğin ilk ABD bölümünün tümü. İsveç’teki ilk tören sahnesi (ki tam bir şok yaratan cinsten). Kimi başka tören bölümleri.