“The Gentlemen”, senaryosunu, Ivan Atkinson ve Marn Davies ile birlikte kaleme aldığı hikâyeden uyarlayarak yazan Guy Ritchie’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ve 113 dakika boyunca da “eğlencenin dibine vurulduğu” bir aksiyon komedi filmi…
Ancak “tırnak” içinde kullandığımız bu “eğlencenin dibi…” diye başlayan ifademiz lütfen yanlış anlaşılmasın…
Karşımızdaki, kesinlikle gereksiz sululuklarla dolu “absürt” bir prodüksiyon değil…
Şöyle kısaca bir araştırdığımızda; 22 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilip, 115 milyon dolarlık bir gişe hasılatı rakamına da ulaşmış olan “zekice kurgulanmış” olan bu filme ilişkin, oldukça “uç” fikirler ihtiva eden yorumların da mevcut olduğunu gördük sinema dünyasında…
Nasıl mı?
Buyurun tek tek ele alarak bakalım…
Örneğin, Observer’dan Rex Reed, 100 üzerinden 0 (sıfır) verdiği 25 Ocak 2020 tarihli yorumunda filmi, “The Gentlemen, Ritchie'nin Zamanımızın En Kötü Yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlıyor” biçiminde tanımlamış…
Ki, bize göre bu hem Ritchie’ye hem de filmin kendisine dair yöneltilmiş, son derece “haksız” ve “insafsız” bir itham olmuş…
Diğer yandan, Chicago Sun*Times’dan Richard Roeper’da, yine 100 üzerinden 88 vermeyi tercih ettiği 23 Ocak 2020 tarihli yorumunda “The Gentlemen” için:
“(Matthew McConaughey, Henry Golding, Hugh Grant, Charlie Hunnam ve Colin Farrell gibi) Önde gelen beyler, biraz kanamalı bir durumdalar bu komik suç ve gerilim filminde” deyimini kullandıktan sonra, bu ifadeyi daha da detaylandırarak yorumuna devam etmiş…
Her ne kadar Roeper puanlamada, 100 üzerinden 88 ile “kantarın topuzunu biraz kaçırmış” olsa da yorumunda, daha da gerçekçi davrandığını söyleyebiliriz…
Zira adını saydığımız bu “beyler (gentlemen)”, (otomobil bagajında suçlu saklamak gibi) “Tarantino vari” sahneler de ihtiva eden bu filmde, şahane bir performans sergilemişler…
Ki, Ritchie bu benzetmeyi de tereddütsüz “göstere göstere” yapmış…
Yine filmde, Francis Ford Coppola’nın “The Conversation” (1974), John Mackenzie’nin “The Long Good Friday” (1980) ve bir poster aracılığı ile de Ritchie’nin kendi filmi “The Man from U.N.C.L.E.” a (2015), sinema tarih ve külliyatından “haberdar olmayanlar” için çaktırılmamaya çalışılan ciddi işaretler taşıyan zımni göndermeler de mevcut…
Yani “The Gentlemen”, kimilerinin iddia ettikleri kadar “sıradan” bir ergen filmi değil…
Ritchie ve teknik ekibinin, iyi bir hazırlık, prodüksiyon ve post-prodüksiyon dönemi geçirdikleri çok açık…
Yeter ki anlatılanlar doğru okunarak analiz edilebilsin…
O nedenle, (100 üzerinden yalnızca 25 puan vererek onu resmen bir “şamar oğlanına” çevirmeye çalışan San Francisco Chronicle’dan Mick LaSalle ve Slant’dan Ben Flanagan gibi) profesyonel eleştirmenler arasındaki, Ritchie’ye karşı duyulan bu “hasmane” tavrı, bugüne kadar pek anlamlandırabilmiş de değiliz…
Tamam filmdeki uzun diyaloglar, yeterince iyi İngilizce bilmeyenleri, (tadını çıkartarak bizzat filmin kendisini izlemek yerine altyazıyı okumak zorunda bırakacağı için) fazlasıyla yorabilir…
Hatta üzerek, şaşkına da çevirebilir…
Fakat yeryüzünde herkes, her filmi aynı ilgi ile izleyecek ve sevecek diye, “genel geçer” bir kural da yok zaten…
Bitirmeden ekleyeceğimiz son husus, filmin müzikleri arasında yer alan efsanevi Cream’in “Sunshine of Your Love” (1967) ve Roxy Music’in “In Every Dream Home a Heartache” (1973) isimli parçalarını yeniden duymanın bizi fazlasıyla mutlu ettiği olacak…
Keyifli seyirler,