Hesabım
    Blood Quantum
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Blood Quantum hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    26 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    “Blood Quantum”, senaryosunu yazmanın yanı sıra, editörlüğünü de üstlenen Jeff Barnaby’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…

    Yorumumuza, “Eğer ‘The Walking Dead’ (2010 – 2020) ve ‘Fear the Walking Dead’ (2015 – 2020) gibi apokaliptik AMC dizilerini severek izliyorsanız, (kesinlikle ‘Kızılderili’ değil) ‘Amerikan yerlilerinin’ sosyopolitik durumlarına dair ciddi dokundurmaların da yapıldığı bu filmi de beğeneceksiniz” diyerek başlamak isteriz…

    Zira ortalığın kan gölüne döndüğü filmde, görsel efekt ve makyaj ekipleri, sözünü ettiğimiz o dizlierdeki kadar ustalık içeren bir işe imza atmışlar…

    Bize göre, bu film ile o diziler arasındaki en önemli farklılıklardan biri, bünyesinde “baskın kişilikleri” barındırmaması olmuş…

    Örneğin bu filmde zombilerden kaçan gruba liderlik yapma görevini üstlenen Traylor’da (Michael Greyeyes) şerif olmasına karşın şerif yardımcısı olan Rick Grimes (Andrew Lincoln) kadar karizmatik bir karaktere büründürülmemiş…

    Ki, bu durum, filmdeki diğer karakterler içinde geçerli…

    Neredeyse herkes, aynı derecede önemli (ve belki de önemsiz)…

    Çünkü asıl olay, kendisi de, Quebec Listuguj’daki Mi'gmaq rezervinde bir Amerikan yerlisi olarak dünyaya gelmiş olan Jeff Barnaby’nin anlattığı hikâyenin kendisinde…

    Haydi, biraz hızlanalım o zaman…

    Ve bakalım, daha neler söylemiş Barnaby bize…

    Hikâye, Amerikan yerlilerinin yaşadığı Red Crow rezervinde, yaklaşık 60 yıldır balık avlayan Gisigu’nun (Stonehorse Lone Goeman) tuttuğu somonları ayıklayıp temizlediği sırada, balıkların yeniden canlanarak, hoplayıp zıplamaları ile başlar ve bu yaşlı adamın torunları, şerif Traylor’ın da çocukları olan Joseph (Forrest Goodluck) ile Lysol’un (Kiowa Gordon) gözaltında tutuldukları karakol hücresindeki “ilk ısırık” ile de tırmanışa geçer…

    Yani “gore” festivali başlamıştır artık…

    Filmin bundan sonrasının, diğer zombi film ve dizilerinde olduğu gibi enfeksiyona yakalanmamak için kendini tecrit ederek saklanan yahut da kaçanların hikâyesine dönüşüp dönüşmeyeceğini, tabii ki de izleyerek öğreneceksiniz…

    Fakat “spoiler” olmadığı için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, dayanışma ve dostluğun yanı sıra içinde ihanetinde yer aldığı kanlı bir aksiyon sizi bekliyor olacak…

    Elbette burada “aksiyon” derken de, sinemayı “Marvel” ve büyük bütçeli diğer “vur patlasın, çal oynasınlı” Hollywood prodüksiyonlarından ibaret zanneden “ergen” ve “ergen irisi” kitleyi tatmin edeceğini belirtmek istemedik…

    Zaten bu türden, Shudder platformundaki “bağımsız (indie)” filmlerin, onların beklentilerini karşılaması asla mümkün değildir de…

    Bitirmeden ilave edeceğimiz son husus ise (ki bizce, Barnaby’nin gözümüze sokarak vermeye çalıştığı esas mesajıdır da bu), FWD’deki Morgan Jones (Lennie James) tiplemesini de anımsatan Gisigu’nun, kıtayı işgale gelen Avrupalı beyaz adama direnemeyen dedeleri gibi yurdunu bir kez daha terk ederek bu kez de zombilere teslim etmek niyetinde değildir…

    O, kaçmayacak ve savaşacaktır…

    Bunun nasıl olacağını öğrenmek için de, yine filmi sonuna kadar izlemeniz gerekecek…

    Aslında böylelikle Barnaby, “yeni sömürgecilik” olarak da tanımlanabilecek olan yerel halk ve topluluklar ile onların otantik inanç ve yaşam biçimlerini de asimile ederek yeryüzünden tamamen silme politikalarına karşı bir meydan okuyuş da sergilemektedir…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 18 Temmuz 2020 günü saat 00.39’da yazılarak paylaşılmıştır...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top