Senaryosu, Michael ve Shawn Rasmussen tarafından yazılan “Crawl”, Alexandre Aja’nın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Amerika’da (Türkiye ile birlikte) 12 Temmuz 2019 tarihinde vizyona giren filmin, 6.1/10 (70.216 oy) ve 3.9/5 (5.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.5 /10 (202 yorum) ve 60/100 (31 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de 13,5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 91,5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de yapımcılığını kült korku serisi “Evil Dead” ve “Spider-Man Trilogy / Üçlemesi” (2002 – 2004 – 2007) ile tanıdığımız Sam Raimi’nin (Robert Tapert ile birlikte) patronu olduğu Ghost House Pictures aracılığıyla üstlendiği filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, görsel efekt teknolojisinin sinemada ulaştığı son noktayı göstermesinin yanı sıra filmografisinde “Edge of Tomorrow” (2014), “Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance)” (2014), “Deadpool” (2016), “Arrival” (2016), “It” (2017), “Blade Runner 2049” (2017), “Star Wars: The Last Jedi” (2017), “Sicario: Day of the Soldado” (2018), “Dark Phoenix” (2018), "Godzilla: King of the Monsters" (2019), “ It – Chapter Two” (2019) ve “Anna” (2019) gibi filmler ile “Game of Thrones” (2014 – 2015), “Fear the Walking Dead” (2015), “Strange Things” (2019) ve “Watchmen” (2019) isimli TV dizilerini de bulunduran Rodeo FX isimli görsel efekt şirketine yeni müşteriler kazandıracak türde bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zira çekimleri Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da yapılan filmde başrolleri, daha önce “Maze Runner: The Scorch Trials” (2015) ve “Maze Runner: The Death Cure” (2018) isimli filmlerde de birlikte oynamış olan Kaya Scodelario ve Barry Pepper ile birlikte bu şirketin efekt ekibinin bilgisayar başında yaratarak sahaya sürdükleri timsahlar paylaşmışlar…
Ancak işin birde bütün bu “şamatayı” kamera ile filme kaydetme faslı var ki, Sam Raimi, o işi de şansa bırakmayarak filmografisinde, (yine bir Alexandre Aja filmi olan) “The Hills Have Eyes” (2006), “Annabelle: Creation” (2017), “The Nun” (2018) ve yönetmenliğini Mike Flanagan’ın yaptığı “The Haunting of Hill House” (2020) isimli Netflix dizisinin ikinci sezonunun ilk bölümü bulunan Belçikalı görüntü yönetmeni Maxime Alexandre’a vermiş…
Tabii hal böyle olunca da bunca yağmur, sel, fırtına ve timsahı kendi gerçek hayatlarında olduğu gibi bu felaket filminin setinde de bir arada asla görmemiş olan Kaya Scodelario ile Barry Pepper’a, “mış” gibi yaparak bu mizansene uygun rol kesmek kalmış…
Ki, bizce bunda “kısmen” başarılı olmuşlar da…
“Kısmen” dedik, çünkü bir bütün olarak bakıldığında, filmin ciddi bir “ikna zafiyeti” sorunu bulunduğunu da hemen söylememiz gerekiyor…
Zaten, aklı başındaki hiç kimsenin de kolunun dirseğine kadar olan kısmı bir timsahın ağzına giren birinin bu badireden sadece birkaç küçük sıyrıkla kurtulmasına yahut kolu kopan birinin de anında şoka girerek bayılmak ve tıbbi bir müdahalede bulunulmadığı için de bir süre sonra kan kaybından ölmek yerine hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine inanması da beklenilemezdi…
Aslında "spoiler" olmasın diye kimin başına nerede geldiğini söyleyemediğimiz bu iki örneğe benzer akıl almaz daha pek çok şey var bu filmde…
Ama özellikle de o, banyo küvetine takılı olan duş kabininin faydalarının gösterildiği sahne kesinlikle kaçmaz diyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama şu ana kadar tek bir “spoiler” dahi vermeden yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; iyi film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlara, “Demek ki, (aynen bu filmin ardındaki Sam Raimi gibi) bir film projesinin içinde marka olmuş bir sinemacının bulunması, her zaman için nitelikli film teminatı anlamına gelmiyormuş” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer korkunun “Nature and Animal / Doğa ve Hayvan” olarak tanımlanan alt kategorisinin fanatik meraklılarından değilseniz, bırakın korkutmayı insanı germeyi dahi beceremeyen bu filmi de, gidin yine aynı Sam Raimi’nin “Ash vs Evil Dead” (2015 – 2018) isimli TV dizisine takılın da, görün bakalım “gerçek şamata” nasıl oluyormuş şeklinde olacak…
Elbette, “Olsun, ben yine de izlerim” diyenlere de keyifli seyirler…
Son bir not:
Galiba bir anlamda, bu filmin yorumu aracılığı ile “Ash vs Evil Dead” (2015 – 2018) isimli TV dizisi içinde yorum (ve öneri) yapmış olduk…
Madem öyle, birde sonuç yazalım ve bu EK yoruma;
“Eğer kafa yormadan, korku – gerilim formatında gırgır ve şamatanın dibine de vurulan absürt bir şeyler izlemek istiyorsanız, üç sezonluk bu diziyi de kesinlikle ıskalamayın” diyerek noktalayalım…