“4 latas”; senaryosunu da, Maria Jesus Petrement ve Chema Rodríguez ile birlikte yazan Gerardo Olivares’in yönetmen koltuğunda oturduğu güldüren bir drama…
1 Mart 2019’da İspanya’da vizyona girmesinin ardından 12 Temmuz 2018 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilerek izleyici ile buluşturulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, yaklaşık 3,38 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, gırgır ve şamatanın iyi oyunculukla harmanlandığı hoş bir yol hikâyesi olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Eğer vakti zamanında Ali Atay’ın “Limonata” (2015) filmini severek izlediyseniz, eminiz buna da kayıtsız kalamayacaksınız…
Hatta öyle ki, “Limonata” da Serkan Keskin’in canlandırdığı Sakip tiplemesi ile bu filmde, Hovik Keuchkerian’ın canlandırdığı alkol ve sigaranın dibine vuran (ve o yüzden de sürekli “kafa kıyak” bir mod da dolanan) Tocho karakteri neredeyse bire bir aynı gibi…
Her ne kadar biri Makedonya diğeri de Mali gibi çok farklı coğrafya ve kültürlerdeki, ölüm döşeğindeki hastalara ulaşmak amacıyla yapılan bir yolculuğu anlatıyor olsa da izlememek hiç olmuyor…
Elbette birinin senarist ve yönetmenin Türk, diğerininkinin de İspanyol olması ve olaylar birinde Balkanlar’da diğerinde de Afrika’da gelişince, yaşananlar ve espriler de farklılıklar oluşması kaçınılmaz oluyor…
Ama ne olursa olsun nihayetinde biz bu filmi de, “Limonata” (2015) kadar eğlenceli bulduk…
Tekrardan yukarıda, Tocho karakteri nedeniyle kısaca değindiğimiz filmin oyuncu kadrosuna dönecek olursak, Jean Reno’nun bu kadroda, özellikle kebap restoranlarında sipariş edilen ana yemek öncesi “müesseseden” diye getirilen (ve aslında fiyatlara fazlasıyla giydirilen) ikramlıklar gibi durduğunu söyleyebiliriz…
Zira filmde asıl işi, kusursuza yakın bir performans sergileyen Hovik Keuchkerian ile Susana Abaitua üstlenmişler…
Ki bir ara, sağlam sarhoşu oynayan Keuchkerian için biri şu adama bir “Alka – Seltzer” verse de artık ayılıp kendine gelse demedik de değil…
Tabii filmde, hikâyenin orasına burasına serpiştirilmiş çok daha farklı absürt espri ve gönderme de yok değildi…
Örneğin filmde üç kafadarın kullandıkları Renault 4L aracın çölün tam da ortasında arızalanması üzerine, “Land Cruiser kullansalardı bunlar olmazdı” biçiminde söylenen ve nereden çıkıp geldiği hiç belli olmayan Toyota mühendisi bir Japon tarafından tamir edilmesi veya filmin finalinde nehirde duran köhnemiş bir vapur aracılığı ile Werner Herzog’un “Fitzcarraldo” (1982) filmine gönderme yapılması gibi…
Eğer tam da bu noktada, “Peki, bu ikisi dışında dikkat çeken başka şeyler de var mıydı bu filmde?” diye bir soru soracak olursanız…
Yanıtımız, “Tabii ki de vardı” olur…
Fakat kahramanlarımızın gümrük polisleri ve çölde karşılaştıkları Müslüman bir Tuareg ile yaşadıkları dâhil onları bulup çıkartma işini de, yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izleyecek olan sinemaseverlere bırakmayı daha uygun gördüğümüzü söylemek isteriz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız ve son derece özgün oldukları için benzerlerini başka hiçbir yerde okuyamayacağınızdan yüzde yüz emin olduğumuz bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; sinemasever dostlara, “Arada sırada bu tür hafif atıştırmalıklarla vakit geçirmek kimseye zarar vermez” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,