¨Anlaşılan her yıl yeni bir ölüm günü kutlayacağız¨
Yazar: Murat Tolga ŞenBana göre “Dünyanın en sevimli filmi” olan Bugün Aslında Dündü’yü (Groundhog Day) hatırlar mısınız? Bill Murray ile Andie MacDowell’i beyaz perdenin hem gıcık hem de aşık çiftlerinden birine dönüştüren 1993 yapımı filmin üzerinden, dile kolay; tam 24 yıl geçmişken birilerinin aklına bu fikirden yola çıkarak bir korku filmi çekmek gelmişti ve sonuç: Happy Death Day (2017) oldu!
Fikir saçma gibi görünse de bu mümkündü; sürekli aynı günü yaşayan berbat karakterli bir kahramanın yaşadıklarının romantik bir komediye değil de, bir kabus senaryosuna dönüşmesi çok daha olası!
Ölüm Günün Kutlu Olsun (Happy Death Day) filmi de aynen öyle yapıyordu. Filmin baş karakteri ve tam bir “sürtük” olan Tree’yi hep aynı günü yaşamaya mecbur bırakıyordu. Esinlendiği orijinal eserden farklı olarak, Tree günün sonunda yatağa gitmek yerine, her seferinde habis ruhlu ve maskeli bir manyak tarafından öldürülmekteydi ve her seferinde ölümünden bir gün öncesine dönüyordu. Bir sonraki güne atlamak için tek şansı vardı; katilinin kim olduğunu bulmak, onunla yüzleşmek ve mümkünse öldürmek!
Küçük bütçeli iddiasız bir gençlik korkusu olan ilk film slasher türüyle hiç acımadan dalgasını geçerken türün gerekliliklerini de ustaca yerine getiriyor, tahmin edilebilir olay örgüsüne rağmen oldukça oyalayıcı bir film olmayı başarıyordu.
4.8 milyon dolarlık güdük bütçesine rağmen gişede 55 milyon dolar getiren bu sevimli korku filminin devamının geleceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Hollywood altın yumurtlayan tavuğu asla kesmez! Öyle de oldu, geçen yılı pas geçtik ama bu yıl yeniden Tree’nin ölüm gününü kutluyoruz.
Devam filmi de ilk film gibi kendini izlettirmeyi başarıyor, bunda da en büyük pay kuşkusuz Tree’yi canlandıran Jessica Rothe’un. Kendisini şimdiden Hollywood’un en matrak çığlık kraliçesi ilan ediyorum ancak umarım oyunculuğu bu seriye sıkışıp kalmaz ancak Jessica Rothe’un delişmen oyunculuğu da bir yere kadar; Groundhog Day teması ne yazık ki sürekli yeniden üretilebilecek bir şey değil, zaten kendi içinde sürekli bir yinelenme içeriyor. Aynı döngüyü devam bölümlerinde tekrarlamak seyirciyi çabucak sıkacaktır. Senaryo ekibi bunun farkında olarak Tree’yi ek sınavlara sokuyor, Death day evrenini genişletmeye çalışıyorlar ancak fikir genişledikçe etkisini kaybediyor ve eğlenceli bir gençlik slasher’ı olmaktan çıkıp alacakaranlık öyküsü sınırlarına ulaşıyor. Yapımcıların bu fikirden tıpkı Saw ya da Final Destination’da olduğu gibi 5-6 filmlik bir seri çıkarmak için çok hevesli olduğunu düşünüyorum ancak şunun bilinmesi şart; Jessica Rothe olmadan bu seri çöker. Hiçbir filmde, biraz iddialı olacak ama Jamie Lee Curtis’li Halloween’da bile bu kadar gerekli bir kurban kadın karakteri yok. Günümüzün politik doğruculuğuna uygun olarak tasarlanmış güçlü ve hesap vermeden eğlenen kadın profiline dönüşen Tree’yi izlemeye bayılıyorum. Elbette o James Cameron’un Ripley’i (Aliens) ya da Sarah Connor’ı (Terminator) gibi erkekleşmiş bir dişi değil, kadınlığından zerre taviz vermiyor. Filmin odağında katilin değil de onun olması ve bir yerden sonra ipleri eline alması devrimci bir fikir olarak da yorumlanabilir. Hele o bikiniyle uçaktan atlama sahnesi yok mu! Devam filmindeki o saçma final bölümü bile bunun önüne geçemedi ama diyorum ya; Tree gider seri biter!
Ölüm Günün Kutlu Olsun 2, kendini asla ciddiye almayan eğlenceli bir gençlik korkusu... 80’leri replika düzeyinde taklit etmeden o hissi yaratmayı da başarıyor. Dinamik kurgusu ve spotify’dan hemen indirilecek kalitedeki soundtrack’iyle tam bir popcorn filmi... E, bunlara da ihtiyaç var ama bence bu iki film bize yeter, yeniden bir ölüm günü kutlamaya gerek yok. İyi seyirler...
murattolga@gmail.com