Senaryosu, Paul Wernick ve Rhett Reese tarafından yazılan “6 Underground”, yönetmen koltuğunda Michael Bay’in oturduğu bir aksiyon filmi…
Prömiyeri, 10 Aralık 2019’daki gösterim ile Manhattan’daki The Shed kültür merkezinde yapılan ve 13 Aralık 2019 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilen filmin, 6.1/10 (141.068 oy) ve 3.4 /5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 4.8/10 (93 yorum) ve 41/100 (22 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, vasat ile orta karar arası bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de Steven Soderbergh’in on bir kişi ile başlayan “Ocean's” serisinin altı kişi ile yola koyulan (ve finalinde devam filmi sinyali de verilen) bir Michael Bay versiyonu olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 150 milyon dolar gibi oldukça iddialı bir bütçeyle çekilen filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; diyelim fazladan bir 127 dakikanız var ve günün stres ile yorgunluğunu, olan bitene kafa yormadan atabileceğiniz hareketli bir film arıyorsunuz...
İşte tam da bu noktada size, karşımızdakinin, aradığınız tarzda bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Yeter ki siz:
• (Bu fiyatlarla kuruyemiş diyemediğimiz için) mevsim meyveleri ile çay ve kahveden oluşan atıştırmalıkları yanınızdan eksik etmeyin…
Bu bir olsun…
• Birde, (filmin ilk 20 dakikalık bölümündeki nefes kesen araç takip ve silahlı çatışma sahnelerinde aynası kırılan Alfa Romeo'nun bir sonraki sahnede "aynalarının yeniden çıkması" örneğinde olduğu gibi) çekim (aslında editörlerin masada fark edip izin vermemeleri gereken “kurgu”) hatalarına takılmayın…
Bu da iki…
Eğer anlaştıysak devam edelim…
Öncelikle de şu herkesin kafasını çokça karıştıran Turgistan – Türkiye benzerliği konusuna bir açıklık getirerek…
Gördüğümüz kadarıyla filmde, sadece bir yerde (tahta çıktığı 1603 tarihi de verilerek) 14. Osmanlı Padişahı Sultan I. Ahmed ve Topkapı Sarayı üzerinden böyle bir imada bulunulmuş…
Ancak bunun dışında maddi ve manevi bir başka benzerliğe de yer verilmemiş…
Zira hikâyede de (sonu Saddam ve Kaddafi'nin Irak ve Libya'sı gibi biten) her şeyi ile tipik bir Orta Doğu ülkesi resmedilmiş…
Ki, zaten yurtdışındaki profesyonel yorumlarda da (bizim "yerli" ve "milli" yorumcularımızın aksine), filmde anlatılanlar ne bu biçimdeki bir algı ile değerlendirilmiş ne de kimse Türkiye vurgusu yapmış…
Fakat hep söylediğimiz gibi, (sinema dünyası açısından hiçbir güvenilirlik ve itibara sahip olmayan) IMDB’de yazılanlar ve verilen oylar üzerinden bir film hakkında karar vermeye kalkışmak, aynen bu filmde olduğu gibi son derece ciddi yanılgılara yol açacağı gibi henüz filmi izlememiş olanları da yanlış yönlendirecektir…
Bu durumu fark ederek dikkate alan Rotten Tomatoes'da, özellikle de sinema salonunda izleyici karşısına çıkan filmlerin oylama sisteminde (bilet sorgulamasını da içeren) radikal değişikliklere giderek “taraftarlık ruhu içindeki” (aşırı milliyetçi, ırkçı ve faşizan grupların) kitleler halinde verdikleri abartılı puanların önünü kesmiş…
Filmin oyuncu kadrosuna gelince…
“Deadpool” serisinin de yıldızı olan başroldeki Ryan Reynolds yani “Bir”, çok tanıdık ve başarılı bir isim…
“İki”yi oynayan Mélanie Laurent’i de canlandırdığı sinema işletmecisi Shosanna karakteriyle Tarantino’nun “Inglourious Basterds”ın dan (2009) bu yana tanıyor ve ilgiyle takip ediyoruz…
“Üç”, “Dört”, “Beş”, “Altı” ve “Yedi” için de yapılacak herhangi bir olumsuz yorumumuz mevcut değil…
Yorumu noktalamadan söyleyeceğimiz son şey ise, lafı çok da fazla dolandırmadan, bu filmi (en taze örnek olduğu için verdiğimiz) “Fast & Furious Presents: Hobbs & Shaw” (2019) ve benzeri diğer büyük bütçeli Hollywood aksiyonları ile kıyaslamaya kalkmanın gereksizliği olacak…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, ayrım yapmaksızın değişik işlere imza atan isimleri takibe alan sinemasever dostlara, “Yaptığı filmler tür olarak pek tarzımız olmamasına karşın, Michael Bay’de kesinlikle göz ardı edilmemesi gerek sinemacılardan biridir” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…