Senaryosunu, Aleksandr Shevtsov'un yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Dmitriy Tyurin'in oturduğu “Rubezh”; bilim - kurgu tarzdaki fantastik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, yeterli seviyedeki yeşil perde, görsel efekt ve makyaj teknolojilerinin yanı sıra, özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerinde koordinatörlüğünü Dmitry Tarasenko'nun üstlendiği; dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu Rus filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Taş ocağı işletmecisi iki yeni yetme genç ortak Mikhail Shurov (Pavel Priluchnyy) ve Alexander Malyarov (Sergey Chirkov), kazı alanına girmek üzere bekleyen kamyonların bulunduğu ocaklarına gittiklerinde; inşaat sektörüne kum sağlanacak söz konusu kazıyı durdurmak amacıyla kamyonların önünde yatan Elizaveta Tikhonova (Kristina Brodskaya) ve yaşanacakları cep telefonuyla kayıt altına alıp, anında sosyal medyada canlı olarak yayınlayan kendileri kadar genç olan çevre ve tarih gönüllüsü Sergey (Filipp Ershov) ile karşılaşırlar...
Yerlerde uzanmakta herhangi bir beis görmeyen Elizaveta'nın niyeti; Nazi işgaline karşı direnen yaklaşık 200 bin Sovyet askerinin hayatını kaybettiği alandaki tüm tarihi kalıntılar tespit edilerek koruma altına alınıncaya kadar, kazı çalışmalarının askıya alınmasını sağlamaktır...
***
Bu emrivaki durum karşısında...
Mikhail, kazıyı yönetmekte olan Panaitov'a (Stanislav Duzhnikov); kamyonları geri çekmesinin yanı sıra kimseye çaktırmadan, görünmez bir kazaya yol açması talimatını da verir...
Zira oluşacak karmaşanın ardından operasyona devam edilecektir hem de ülkenin oligark iş adamlarından Viktor Petrovich (Aleksandr Lykov), taciz edercesine Mikhail'i on sekiz kez telefonla arıyorken...
***
Derken...
Panaitov'un el frenini devre dışı bıraktığı sürücüsüz bir kamyon, fren pedalındaki demir parçası da çekildiği için alana doğru ilerlerken; Elizaveta'da, tarihi pek de umursamadığını fark ettiği Mikhail'i, Leningrad cephesindeki son savunma hattı olan "(II. Dünya Savaşı'ndaki Leningrad Kuşatması sırasında 19 Eylül 1941 - 29 Nisan 1942 ve 26 Eylül 1942 - 17 Şubat 1943 tarihleri arasında Leningrad Cephesindeki Kızıl Ordu birlikleri tarafından tutulan Neva Nehri'nin doğu yakasında, Dubrovka köyünün karşısındaki bölge) Nevsky Pyatachok / Neva Bridgehead"in yeraltı sığınaklarından birisine indirir...
Elizaveta'nın anlatımına göre:
Binbaşı Boris Grachev (Viktor Dobronravov) komutasındaki, aralarında bir kadının da bulunduğu, o sığınaktaki askerlerin tamamı; Nazi'lerin eline esir düşmektense, intihar ederek ölmeyi tercih etmişlerdir...
Yine Elizaveta, Binbaşı Boris'in tabancasının tetiğini kafasına ateşlemeden önce; diğer kadınlarla beraber tahliye edilmeden önce birlikte hemşirelik yapmakta olan ve 1990'lı yıllarda, doğal yollardan vefat edinceye kadar da bir başkasıyla evlenmeyen sevgilisi Olga'ya yazdığı son mektubu da gösteriverir Mikhail'e...
***
Yetmez...
5 Eylül 1926 doğumlu kıdemli bir tabur komiseri olan Aleksey Shurov'un (Semyon Treskunov) kimliğini de ortaya çıkartır Elizaveta...
Ama bunların hiç biri Mikhail'i durdurmaya yetmeyecektir...
Zaten yetimhanede büyümüş olan babasına, Shurov soyadı da orada verilmiştir...
En azından babası, soylarının öyküsünü bu şekilde anlatmıştır Mikhail'e...
***
Aynı esnada...
Kontrolsüz bir biçimde, hızlanarak sığınağa doğru ilerlemekte olan kamyonu; içine atlayan Sergey, son saniyede durdurmayı becererek büyük bir facianın önüne geçse de...
Ne yazık ki, öfkesine yenik düşerek tuttuğu bir "metal kancayı" yerinden çıkartan Mikhail; sığınağın üzerlerine çökmesine sebep olur...
***
Mikhail kendine gelip de uyandığında; Sovyetler Birliği ile Naziler arasındaki yoğun çatışmaların yaşandığı Neva Bridgehead bölgesindeki, ellerindeki dürbünle buzlarla kaplı nehir çevresindeki askeri hareketlilikleri kolaçan eden iki Kızıl Ordu komutanının tam da arkasındadır...
Evet...
Kolaylıkla anlaşılacağı gibi Mikhail, zamanda yolculuk yapmak suretiyle 1940'lı savaş yıllarına doğru bir geriye dönüş gerçekleştirmiştir...
Tepesinde de, Kızıl Ordu askerlerine makinalı tüfeklerle ateş açıp bombalar yağdıran Nazi uçakları uçuş yapmaktadır...
***
İşin daha da ilginci, Mikhail'in görünmez ve patlayan silahlardan etkilenmeyen bir bedene sahip olmasıdır...
Şimdi de Almanların tank saldırısı başlamıştır...
***
Elinde tutmakta olduğu metal parçasının aslında bir anahtar olduğunu düşünen Mikhael, kilidi bulmak gayesiyle çok da zorlanmadan bulduğu bir sığınağın içine girer...
Fakat bir sonuç alamaz...
Çünkü yanlış sığınağa girmiştir ve o cehennemden kurtulması için doğru sığınağı bulması gerekmektedir...
***
Çok geçmez...
Mikhail yeniden 2018 yılına dönüş yaparak gözlerini açtığında, sedyenin üzerindeki koluna serum bağlanmış haldeki Elizaveta; bir ambulansa doğru taşınırken, kendisi de bir kez daha muharebe alanında olacaktır...
Yani Mikhail, tam anlamıyla kısır bir zaman döngüsünün içine girmiştir...
Sadece kendisinin görebildiği bu gel gitler, gittikçe hızlanmakta ve üstelik komadaki Elizaveta'nın sağlık durumu da ciddiyetini korumaya devam etmektedir...
Dakika 38...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanında sizleri, kendi gerçek aile kimliğine ilişkin olarak da, kafası iyice allak bullak olmuş olan Mikhail'in yaşayacağı; ters köşe kimi sürprizleri de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,