Senaryosu, Alejandro Fadel, Martín Mauregui, Sandro Romero Rey, Simon Stephens ve Roberto Rubiano Vargas tarafından yazılan “Pickpockets: Maestros del robo”, “Girl with a Pearl Earring” (2003) ve “Hannibal Rising” (2007) gibi filmlerden tanıdığımız Peter Webber’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 3 Mart 2018’de Cartagena Uluslararası Film Festivalinde (Kolombiya) yapılan ve 12 Nisan 2018 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, “neo-noir” tarzda kurgulanmış olmasına rağmen, ne yazık ki hem Kolombiyalı hem Netflix yapımı ve hem de basit bir yankesicilik hikâyesini anlatıyor olarak görülmesi nedeniyle gözlerden uzakta kalmış olan son derece değerli bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Evet, film gerçekten de fazlasıyla Kolombiyalı...
Zenginlik ve yoksulluğun aynı karelerde yer aldığı ve böylelikle, gelir dağılımındaki adaletsizliğe de vurgu yapılmış olarak başkent Bogota sokaklarında çekilen filmin, baş roldeki İspanyol aktör Carlos Bardem dışında kalan oyuncu kadrosunun neredeyse tamamı Kolombiyalı...
Aslında aynı şey filmin teknik ekibi içinde geçerli… Orada da, İngiliz yönetmen Peter Webber dâhil Kolombiyalı olmayanların sayısı senarist ve yapımcılarla birlikte on kişiyi geçmez…
Ama gel gör ki, filmde anlatılan hikâye son derece evrensel…
Üstelik Peter Webber’in, bu anlatım işini “neo-noir” tarza özgü bol metafor ve gönderme de içeren entelektüel bir üslup çerçevesinde yaptığını da düşünürsek, kaybeden tarafın ön yargıları nedeniyle bu filmi görmezden gelen izleyiciler topluluğu olduğunu söylememiz hiç de yanlış olmayacak…
İsterseniz Webber’in bu üslubuna iki tanede net örnek verelim:
Ki bize göre, vereceğimiz ilk örnekteki, Fresh (Emiliano Pernía) ile dar gelirli bir emekçi olan annesi (Marcela Mar) arasındaki hırsızlıkla (yankesicilikle) kazanılan paraya ilişkin olarak yapılan sert diyalog filmdeki en çarpıcı sahnelerin başında gelir…
O sahnede anne, oğlu Fresh’in çaldığı ve destek amacıyla kendisine vermek istediği paraların, o paraların asıl sahipleri olan dürüst insanlara geri iade edilmesi gerektiğini söyler…
Fresh ise, asıl hırsızların kendisi gibi küçük yankesiciler değil, (eve ancak gecenin bir yarısı gelebilen ve yorgunluktan belini tutarak yürüyebilen) annesi gibi emekçilerin sırtından para kazanan büyük soyguncular olduğunu ima eder…
Bu bir olsun…
Bir diğer önemli sahne ise, tam da bir kara mizah örneği olarak, Fresh, Doggy ve Juana isimli üç kafadarın yankesicilik yoluyla varlıklı insanları soymak için Gioacchino Rossini’nin “La Gazza Ladra” operasının sahnelendiği mekânı seçmiş olmalarıdır…
Zira “La Gazza Ladra” nın Türkçe karşılığı “Hırsız Saksağan” dır…
Bu da, iki…
Elbette, filmdeki iğneleyici dil ve metafor bu iki örnekle sınırlı değil…
Senaryonun da yardımıyla Peter Webber, filmin finalindeki özgürlüğe koşan yaban geyiği sahnesinde olduğu gibi daha pek çok şeyi sıralamış…
Fakat biz onları ve anlamlarını bulma işini, kendimizi yukarıda verdiğimiz örneklerle sınırlayarak sizlere bırakalım istiyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; kendini janjanlı Hollywood prodüksiyonlarının propaganda ve bağımlılığından kurtarabilmiş sinemaseverlere, “Dünya sinemasının köşede bucakta kalmış bu türden düşük bütçeyle kotarılmış değerli örneklerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,