Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Hikâyeyi şöyle bir ters çevirip alt metinlerine baktığımızda da muhafazakâr bir yaklaşım görüyoruz. La Llorona'nın erkeksiz aileleri seçmesi kuşkusuz tesadüf değil. Koruyucu erkeğin olmadığı yalnız anneleri hedef alıyor... Oysa tam tersi olsa, yani yalnız anneler yerine eşleri aldatan erkekleri hedef seçse, belki masalın anlam ve içeriğini daha çok güçlendirebilirdi. Burada ise “kadının düşmanı yine kadın” gibi manasız bir alt metin var... Anna'nın dindar olmaması da filmin altını çizdiği noktalardan biri. Doğaüstü olan her şeyi batıl inanç olarak gördüğü için, sosyal hizmetler görevlisi kimliğiyle Patricia'ya (Patricia Alvarez) zarar veriyor aslında, onu ve derdini anlayamıyor. Sonra da aynı dert gelip kendisini buluyor... Anna'nın La Llorona'yla başetmek için inancı sağlam erkeklere sığınması da artık tadı tuzu kaçmış bir klişe... “Lanetli Gözyaşları”, Kilise'den kopan ve sadece Tanrı'ya inandığını söyleyen eski rahip Rafael Olvera karakterini sürüyor önümüze... Yani, son tahlilde, kötülükle sadece Katolik Kilisesi ya da onun eski mensupları savaşabiliyor.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Çocuklara musallat olan kötü ruhlu bir kadının yarattığı dehşeti anlatan film, görsel olarak çok güzel çekilmiş giriş bölümünün ardından etkisini kaybediyor ve vasatı aşamıyor. Kendi içindeki mantığı bile zorlayan çokça sahne barındıran filmin bence tek artısı var; öyküsü 70’lerde geçmesine karşın Trump’a, “Duvar örsen neye yarar, Meksikalı kötü ruhlar bir şekilde Amerika’ya sızar” türünden bir mesaj göndermesi!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
Hikâyeyi şöyle bir ters çevirip alt metinlerine baktığımızda da muhafazakâr bir yaklaşım görüyoruz. La Llorona'nın erkeksiz aileleri seçmesi kuşkusuz tesadüf değil. Koruyucu erkeğin olmadığı yalnız anneleri hedef alıyor... Oysa tam tersi olsa, yani yalnız anneler yerine eşleri aldatan erkekleri hedef seçse, belki masalın anlam ve içeriğini daha çok güçlendirebilirdi. Burada ise “kadının düşmanı yine kadın” gibi manasız bir alt metin var... Anna'nın dindar olmaması da filmin altını çizdiği noktalardan biri. Doğaüstü olan her şeyi batıl inanç olarak gördüğü için, sosyal hizmetler görevlisi kimliğiyle Patricia'ya (Patricia Alvarez) zarar veriyor aslında, onu ve derdini anlayamıyor. Sonra da aynı dert gelip kendisini buluyor... Anna'nın La Llorona'yla başetmek için inancı sağlam erkeklere sığınması da artık tadı tuzu kaçmış bir klişe... “Lanetli Gözyaşları”, Kilise'den kopan ve sadece Tanrı'ya inandığını söyleyen eski rahip Rafael Olvera karakterini sürüyor önümüze... Yani, son tahlilde, kötülükle sadece Katolik Kilisesi ya da onun eski mensupları savaşabiliyor.
Hurriyet
Çocuklara musallat olan kötü ruhlu bir kadının yarattığı dehşeti anlatan film, görsel olarak çok güzel çekilmiş giriş bölümünün ardından etkisini kaybediyor ve vasatı aşamıyor. Kendi içindeki mantığı bile zorlayan çokça sahne barındıran filmin bence tek artısı var; öyküsü 70’lerde geçmesine karşın Trump’a, “Duvar örsen neye yarar, Meksikalı kötü ruhlar bir şekilde Amerika’ya sızar” türünden bir mesaj göndermesi!