Senaryosunu da, Julia Cho ile birlikte yazan "En İyi Kısa Animasyon Filmi" kategorisindeki 2018 yılının Academy Ödülüne "Bao" ile sahip olan ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Domee Shi'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Turning Red”; "koruyuculuk" ve neredeyse ceberrutluğa da varan "mutlak hükümranlık" kavramları arasındaki farkın ayırdına bir türlü varamayan ebeveynler ile ergenliğe geçiş aşamasındaki çocuklarının aralarında yaşadıkları temel ailevi sorunlara odaklanılan, ileri derecede eğitici olan fantastik bir komedi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 175 milyon dolarlık bir bütçe ile işinin dünya çapındaki teknik uzmanlarını bünyesinde barındıran Pixar Animasyon Stüdyolarında kotarılan bu Walt Disney Pictures filmine biraz daha yakından bakalım...
Yıl 2002...
On üç yaşına girdiğinden beri canının her istediğini, 365 gün boyunca 7/24 yapabildiğini söyleyebilecek kadar iddialı konuşmaktadır Meilin "Mei Mei" Lee (seslendiren Rosalie Chiang)...
Sekizinci sınıftaki Mei Mei'nin okuldaki en yakın arkadaşları; Miriam (seslendiren Ava Morse), Priya (seslendiren Maitreyi Ramakrishnan) ve Abby'dir (seslendiren Hyein Park)...
Kanka takılan bu kızların ortak paydalarının başında ise; Jess (seslendiren Finneas O'Connell), Tae Young (seslendiren Grayson Villanueva), Robaire (seslendiren Jordan Fisher) ile Aaron T. (seslendiren Topher Ngo) ve Aaron Z.'nin (Josh Levi) oluşturduğu kurgusal "4*Town" müzik topluluğunun erkek elemanlarına hayranlık duymalarıdır...
Ontario Toronto'daki Çin Mahallesinde, Orta Doğu kökenli İbrahimi dinlere inananların asaplarını ziyadesiyle bozarak karşı saldırıya geçmelerine esas oluşturacak bir şekilde, her hangi bir tanrı yerine başta "büyük büyükanne" Sun Yee olmak üzere atalara saygı duyulan; Lee Ailesinin Tapınağı'nda Mei Mei, Yardımcı Tapınak Koruyucusuyken annesi Ming Lee'de (seslendiren Sandra Oh), baş Tapınak Koruyucusu olup tapınağın temizliğinden de bizzat kendileri sorumludurlar...
Söz konusu edilen bu Sun Yee, Lee ailesinin en muhterem atası olup aynı zamanda bilgin, şair ve bir hayvan hakları koruyucusudur da...
Öyle ki, hayatını orman canlılarına adayan Sun Yee için kızıl panda, bambaşka bir öneme haizdir...
Ve...
Ateşli kürkü ile yaramazlığı sebebiyle Sun Yee'nin çok sevdiği bu kızıl pandanın; o günden bu yana Lee ailesine, şans ve refah getirdiğine inanılmaktadır...
İşte bütün bunlar, tapınağa gelen ziyaretçilere; bir mizansen çerçevesinde, büyük bir itinayla anlatılmaktadır...
Elbette anne kız Lee'ler, böylesine yoğun bir biçimde koşturarak para kazanırlarken; yemek pişirme işi de, evin babası Jin Lee'ye (seslendiren Orion Lee) kalmaktadır...
Derken...
Sıra ertesi günkü ödevlerin yapılmasına gelmiştir...
Annesinin de haklarında, "Bu beş hip hopçu neden kendilerini dörtlü olarak tanımlıyor?" şeklinde bir soru yönettiği, Kanada'nın da içinde olduğu Kuzey Amerika turnesindeki "4*Town"ın yakışıklılarından umudunu kesen Mei Mei; arkadaşlarının beğendiği Daisy Mart'ta çalışan on yedi yaşındaki Devon (seslendiren Addison Chandler) ile ilgilenmeye ve hatta defterine, sanki ikisi sevgiliymişlercesine pozlardaki resimler de çizmeye başlar...
Ne de olsa sonunda, kadınlığa adam atan bir genç kız işte Mei Mei...
Tabii kendisini sürekli yakın markaj ve baskı altında tutan annesine de bu resimlerle beraber yakalandığı gibi Mei Mei; annesinin hızını alamayarak bir hışımla girdiği Daisy Mart'ta da, alışveriş yapmakta olan tüm çocuklara rezil olur...
İşin daha da kötüsü, bu sansasyonal haberin tüm ayrıntılarını okula taşıyacak olan Tyler'ın da (seslendiren Tristan Allerick Chen) yaşananlara tanık olmasıdır...
İçine düştüğü bu durum sonrasında, gece rüyasında kabuslar gören Mei Mei, günün sabahına; her ne kadar annesi bambaşka bir şey olduğunu sansa da, kocaman bir kırmızı panda olarak uyanıverir...
Çok geçmez ve Mei Mei, sakinliğini kaybettiğinde, pandaya dönüştüğünü fark eder etmez; küçük bir çaba ile yeniden gerçek haline bürünür...
Ancak ne yaparsa yapsın doğal yapısı simsiyah olan saçları, kırmızı olarak kalmıştır...
Onu da başlangıçta Mei Mei; kafasına, kırmızı bir yün bere geçirerek kamufle eder...
Neyse...
Her zamanki gibi Mei Mei'yi okula, yine annesi bırakır...
Ama bu kez, kızının davranışlarından şüphelenen Ming; gitmek yerine, okulun bahçesindeki bir ağacın arkasına gizlenerek, matematik öğretmeni Bay Kieslowski'nin (seslendiren Sasha Roiz) sınıfında ders dinleyen Mei Mei'yi gözetlemeyi tercih etmiştir...
Üstelik kendisine, bahçede bekleyemeyeceğini belirten güvenlik görevlisiyle tartışan Ming; bir de ev de unuttuğunu söylediği elindeki kadın pedini alması için uzattığında fazlasıyla utanarak sinirlenen Mei Mei, bir kez daha kırmızı panda halini alır...
Böyle olunca da, şehri birbirine katan Mei Mei'nin önde annesinin de arkada olduğu, tapınakta nihayetlenen bir koşuşturmaca başlar...
Aslında Mei Mei'nin başına gelenler, ne annesi Ming ve ne de babası Jin açısından, hiç de beklenmedik bir vaziyet olmadığı gibi bir tedavisi de mevcuttur...
Dakika 29...
Geride sizleri, benzeri yaşlardaki küçük çocukları bulunan ebeveynlerin mutlaka izlemelerini önereceğimiz; kulakların pasını silen Ludwig Göransson'un müziklerinin de yer aldığı, ücretsiz evlat büyütme dersi verilen 71 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Lütfen aldırmayın ve kesinlikle de takılmayın, çocuk yetiştirirken; 21. yüzyıla özgü yeni nesil "çağdaş psikolojik teknikler" yerine aynen bezlerle sarıp sarmalayarak bebek kundaklayanların, bilimsel karşılığı bulunmayan alışkanlıklarını anımsatan orta çağdan kalma "patrimonyal aile yapısının geleneklerini" sıkı sıkıya benimseyerek savunanların yazdıkları yorumlar ile verdikleri düşük puanlara...
Zaten geçin yaratılan teknik anlamdaki başarıyı, filmin hikayesindeki "püf" noktası da realitede şahsen bu...
Keyifli seyirler,