Hesabım
    Casus
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Casus

    Rachel’in öyküsü sıradan bir casus hikayesinden daha fazlası…

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Hızlı giren eylül vizyonu, farklı bir casus filmini karşımıza çıkarıyor bu sefer. İsrailli sinemacı Yuval Adler'in imzasını taşıyan Casus filmi, İsrail istihbarat örgütü Mossad’a, Avrupavari bir bakışla, bir birey hikayesi üzerinden yaklaşmayı tercih ediyor. 

    Kendisi de İsrail ordusunda özel bir operasyon biriminden emekli olan, eski asker Yiftach Reicher-Atir’in kaleme aldığı ‘The English Teacher’ romanından beyazperdeye uyarlanan "The Operative" aslında anlamını tam karşılamayan ‘Casus’ adıyla ülkemizde vizyona giriyor. Zira kitabın ve filmin baş karakteri olan Rachel (Diane Kruger), adanmış bir örgüt üyesinden, bildiğimiz casus tipinden farklı bir profil çiziyor filmde. Operative kelimesinin İngilizce’deki ikili anlamı* Rachel karakterinin de doğasını açıklıyor.

    Yapı olarak aidiyet duygusundan yoksun, yaşadığı hayata ve çevresindeki dünyaya karşı hissiz bir karakter desek, Rachel için herhalde abartı sayılmaz. Örgütün en alt kademe işlerinden biri için düzenlenen sahte bir formda adının geçmesinden sonra, takip eden her bir görevde kademe kademe Rachel’dan beklenenler de artış gösteriyor. Rachel, sanki kendi arzusundan bağımsız olarak Mossad içerisinde yükseliyor. Örgüt, Rachel’ı sonradan fark ettiği bir girdap gibi içine çekerken, senaryo akışı bu kabullenişi karakterin kendisine sunulan aidiyet hissiyle örtüştürüyor. Öyle ki örgütün Rachel’den faydalanan üst düzey yönetimi de, kadının bu açlığının farkında. Fakat akıl hocası Thomas (Martin Freeman) da dahil olmak üzere, hesaba katmadıkları bir detay,  üst düzey bir operasyonda nihayet su yüzüne çıkıyor: Rachel casus olarak gönderildiği Tahran’da (İran) kendisini o coğrafyaya, o insanlara ait hissediyor; sahte kimlikle sürdürdüğü hayatında Tahranlıların arasında nefes aldığını, bu insanlarla bağ kurduğunu, hatta aşık olabildiğini fark ediyor. Filmin kırılma noktası da, karakterin yavaş yavaş kavuştuğu kendi insani duyguları paralelinde geliyor.

    Yönetmen ve senarist Adler, İsrail-Almanya-İran üçgeninde ele aldığı bu hikayeyi, içeriden bir bakışla anlatırken ancak bu kadar eleştirel olabiliyor. Aidiyet hissini kaybetmiş bir kadın öyküsü üzerinden, istihbarat örgütünün duygulardan tamamen arınmış yapısını ele alıyor ve eleştiri oklarını daha ileri saplamaktan imtina ediyor. Yönetmenin bu tutumu içerisinde başrol Diane Kruger, Rachel’e hayat verirken oldukça iyi bir performans sergiliyor; özellikle Rachel’in gündelik hayat içerisindeki paranoyaları, gerginliği ve ajanlığın doğasını sorgulaması gibi psikolojik detaylar iyi işleniyor. Mentor rolünde Martin Freeman da bu akışta kendisinden beklenen bir oyunculuk ortaya koyuyor; daha fazlası değil. Farhad rolünde oyuncu Cas Anvar’ın da filme dinamizm kattığını, İran’ın dolayısıyla ‘orient’in aydınlık yüzünü temsilen karşımıza çıktığını ifade edebiliriz. Bu açıdan yönetmen Adler’in Doğu-Batı ekseninde ying-yang misali davrandığını da ekleyelim.

    Ez cümle, aksiyondan ziyade gerilim yanı daha ağır basan, bir birey ve casusluk hikayesinin karması var karşımızda. Karar seyircinin!  

     *Operative: 1. (isim) Operasyonu sürdürme kabiliyetine sahip olan kişi/ajan  2. (sfıat) İşlevsel - filmdeki karşılığı ile kılıktan kılığa girip, istenilen kalıba sokulabilecek kişi.

    Twitter.com/duygukocabayli

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top