“The Lighthouse”, senaryosunu da kardeşi Max Eggers ile birlikte yazan Robert Eggers’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Dünya prömiyeri, 19 Mayıs 2019’da Cannes Film Festivalinin “Directors' Fortnight” bölümünde yapılan ve 18 Ekim 2019 tarihinde sınırlı salon gösterimi ile Amerika da vizyona giren filmin, 8.0/10 (35.219 oy) ve 3.8/5 (1.891 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.2/10 (287 yorum) ve 83/100 (45 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, nitelikli bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de; Robert Eggers’ın, senaryosunun yazımının, her ne kadar Edgar Allan Poe’nun tamamlayamadan hayatını kaybettiği (1849) aynı isimli kısa hikâyeye birebir benzemese de, biraderi Max’in, Poe’nun bu hikâyesini çağımıza uyarlama girişimi olarak başladığını belirttiği bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 4 milyon dolar gibi oldukça mütevazı bir bütçe ile toplam 34 günlük bir sürede Nova Scotia’daki (Kanada) tarihi The Cape Forchu Fenerinde çekilen ve hasılat olarak da 12,2 milyon dolarlık bir rakama ulaşılmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, neyin hayal neyin gerçek, kimin deli kimin akıllı olduğunu anlamakta oldukça zorlanacağınız, iki usta oyuncunun sıra dışı performansına “yaslanan” oldukça farklı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Yanlış anlaşılmasın fakat “The Lighthouse”un, sinemadaki favorileri yüksek bütçeli Marvel prodüksiyonları olanların daha sonra, “Bu da neydi ya?” diye söylenerek oflayıp puflamamaları adına kesinlikle uzak durmaları gereken bir film olduğunu da belirtmemiz gerekiyor… Zira bu film bambaşka bir şey olmuş…
Muhtemelen bu son söylediklerimiz, Marvelsever kitlede, aynen “I Said Marvel Movies Aren’t Cinema. Let Me Explain. / Marvel Filmleri Sinema Değildir Dedim. Açıklamama İzin Verin” diyen Scorsese’ye yapıldığı gibi bize de ciddi anlamda bir tepki oluşmasına neden olmuştur ya da olacaktır… Ancak kim ne derse desin, ne yazık ki durum, söze:
“Ekim ayının (2019) başında İngiltere’deyken Empire dergisine bir röportaj verdim. Marvel filmleri hakkında bir soru soruldu. Cevapladım. Birkaç tanesini izlemeye çalıştığımı ve bana uymadıklarını, hayatım boyunca aşina olduğum ve sevdiğim filmlerden ziyade tema parklarına daha yakın göründüklerini ve sonuç olarak sinema olmadıklarını düşündüğümü söyledim.” diye devam eden Scorsese’nin ifade ettiklerinden çok da farklı değil…
Neyse, bu küçük uyarının ardından biz yeniden filmimize dönelim…
Bize göre “The Lighthouse” özetle, Robert Pattinson’un canlandırdığı Thomas Howard’ın, Kubrick’in “The Shining” (1980) in deki Jack Torrance (Jack Nicholson) gibi yavaş yavaş kafayı sıyırdığı bir film olmuş…
Aradaki tek fark, mekân olarak birinde içinde iki kişinin bulunduğu bir deniz fenerinin diğerinde ise üç kişinin yaşadığı Overlook isimli bir otelin kullanılmış olması… Hani neredeyse, hiç dinmek istemiyormuşçasına fırtınayla karışık yağan yağmur ile kar ve tipi de bu benzerliğin görsel tuzu biberi halini almışlar…
Elbette buradan, “The Lighthouse” ile “The Shining”i aynı kefeye koyarak değerlendirdiğimiz biçiminde bir anlam da çıkartılmamalı…
Bizim yapmaya çalıştığımız şey, henüz filmi izlememiş olanlara ne tür bir hikâye ile karşılaşacaklarını anlatmaya çalışmaktı sadece… Yoksa aradan geçen kırk yıllık süreye karşın sinemada, Kubrick’in “The Shining”inin seviyesine halen ulaşılmış değil… Varsa da, şu ana kadar biz duymuş değiliz…
4 kez Academy, 3 kez Golden Globes ve 1 kez de BAFTA ödülüne aday olan ama şu ana kadar şeytanın bacağını bir tülü kıramayarak mutlu sona ulaşamayan Willem Dafoe, tam da beklendiği gibi bir performans sergilerken Robert Pattinson, kendini fazlasıyla aşmış…
Teknik olarak dikkatimizi çeken bir husus da, Robert Eggers’in bu filmde de yola, ilk filmi “The VVitch: A New-England Folktale” (2015) deki, Mark Korven (müzik), Jarin Blaschke (görüntü yönetmeni), Louise Ford (editör), Kharmel Cochrane (casting direktörü), Craig Lathrop (prodüksiyon tasarım) ve Linda Muir (kostüm tasarım) dan oluşan ekibi kullanarak devam etmiş olması… Ki, küçük bir “EK not” olarak (1080p formatındaki pırıl pırıl bir kopyasını da temin ettiğimiz) övgüyle bahsedilen bu filmi de yorum programımıza dâhil ettiğimizi belirtmiş olalım…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, sinemada nitelikli işler yapan yönetmenlerin filmlerini takibe almayı tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Robert Eggers adını da bir köşeye not etmeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 4 verdiğimiz bu arşivlik film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Sinema denilen bu işin meraklısı dostlarımız, istemeleri halinde, Martin Scorsese ile Marvel filmleri üzerine yapılan söyleşinin tamamının İngilizce aslına 4 Kasım 2019 tarihli “The New York Times”, Onur Civelek’in yaptığı özenli Türkçe çevirisine ise 13 Kasım 2019 tarihli “Eleştirel Kültür” (ekdergi.com) aracılığı ile rahatlıkla ulaşabilirler…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 4 Ocak 2020 günü saat 19.01’de yazılarak paylaşılmıştır...