Ayakları bir türlü yere basamayan ve o yüzden de inandırıcı olamayan senaryosunu da yazan Rawson Marshall Thurber'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Red Notice / Kırmızı Bülten", son dakikasına kadar içinde pek çok ters köşe sürprizi de barındıran, bir aksiyon komedi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz; 200 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı rahatlık sayesinde, "yeşil perde" ve "görsel efekt" teknolojileri ile tüm tehlikeli aksiyon sahnelerinde, "dublör oyuncuların" kullanıldığı bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
İnterpol ajanı Urvashi Das'a (Ritu Arya) yardımcı olmak üzere FBI aracılığıyla Roma'ya gönderilen, sanatla ilgili suçlar da profil uzmanı olduğu bilinen FBI Davranış Analizi Birimi'nden Özel Ajan John Hartley'in (Dwayne Johnson) nam-ı diğer "The Bishop" olan Sarah Black'ten (Gal Gadot) aldığı istihbarata göre Nolan Booth (Ryan Reynolds), bugün "Museo Nazionale di Castel Sant'Angelo / Ulusal Castel Sant'Angelo Müzesi"nde sergilenmekte olan Kleopatra'nın Yumurtası'nı çalacaktır...
Hatta Hartley'in ortaya çıkarttığı şekilde, an itibarıyla çalınmıştır da...
Meraklılarını yeterince eğlendirecek olan müze içindeki aksiyon yüklü, uzunca bir kaçıp kovalamaca ve üzerinden geçen 56 saatlik bir sürenin ardından atikliği sayesinde herkesi atlatan Booth, çaldığı yumurta ile birlikte Bali'deki kendi özel mekanın da İnterpol tarafından enselenir..
Ancak bu kez yumurta, operasyona polis kıyafetiyle katılan "The Bishop" tarafından, sahtesiyle değiştirilerek çalınır ama bu hırsızlık henüz kimseciklerce fark edilemez...
Ta ki, 32 saat sonra yeniden Roma'dan ABD'ye uçmaya hazırlanan Hartley'e, ajan Das şaşırtıcı bir ziyaret gerçekleştirerek, yumurta hırsızlığı gerekçesi ile onu tutuklayıp, Rusya'da Booth ile aynı hücreyi paylaşacağı, şahin yuvası biçimindeki bir hapishaneye gönderinceye kadar...
Zira yumurtayı çalan The Bishop; hedef şaşırtmak amacıyla, banka hesabına 8 milyon dolar yatırdığı Hartley'i tuzağa düşürerek, onun İnterpol nezdindeki adını lekelemesinin yanı sıra, bu bilgiyi paylaştığı Das'i de çok fena yanıltmıştır..
Böylelikle hem biz hem de Hartley, hücredaşı Booth'un ağzından; Mısırlı bir milyarderin (Bobby Blish), kızının düğün gecesine kadar Kleopatra yumurtalarının üçünü birden getiren talihliye, 300 milyon dolar ödeyeceğini öğreniriz...
Fakat sorun şu ki, yumurtalardan ikincisi uluslararası silah kaçakçısı Sotto Voce'nin (Chris Diamantopoulos) elinde olduğu bilinirken, üçüncüsünün yerinin bugüne kadar kimseciklerce tespit edilememiş olduğu zannedilmektedir...
Halbuki birinci yumurtayı eline geçiren ve Hartley - Booth ikilisi ile hapishane de bir görüşme yapan The Bishop'a göre Booth, üçüncüsünün de yerini bilmekte olup, o nedenle The Bishop Booth'a, hasılatın yüzde onu, yani 30 milyon dolar ve hapishaneden çıkarılma garantisi karşısında bir işbirliği teklif etmiştir...
Küçük ortak olmayı gururuna yediremediği için bu teklifi kabul etmeyen Booth, Hartley'in de yardımı ile patlamalı bir kargaşa çıkartmak suretiyle hapishaneden kaçıp, The Bishop'tan önce Sotto Voce'nin, her yıl Valensiya'daki yüksek güvenlikli malikanesinde düzenlediği maskeli balosuna katılarak, ikinci yumurtayı ele geçirmeye çalışacaklardır...
Bu yolculuğun öncesinde kendilerini, uçağını da hizmetlerine sunan Booth'un dostu Tambwe (Ivan Mbakop) karşılar...
Dakika 47...
Geride sizleri:
Hartley, Booth ve The Bishop isimli karakterlerin yollarının sıklıkla kesiştiği; yorumumuzun en başında da belirttiğimiz gibi içinde pek çok ters köşe sürprizi de barındıran ve devamlı kullanılması halinde, ölümcül de olabilecek "obezite" rahatsızlığına da yol açabilen "abur cubur atıştırmalık" niteliğindeki 71 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,