Kayıp Kız - Beyazperde.com eleştirisi : Kaybolan saatler!

Vizyonu sürekli değişen, aslında değerli bir konunun peşinde helak olmuş bir hikayeyi anlatıyor Still Here / Kayıp Kız. Kayıp hikayeleri ince ince işlendiğinde seyirciyi ipuçlarının peşinde heyecanla sürüklemeye mazhar hikayelerdir ama Kayıp Kız’da maalesef bir inandırıcılık sorunu var. Hikaye kabaca 12 yaşında Monique adlı Afro/Amerikalı bir kızın kaybolmasıyla ilgili. Ancak bu kayıp vakası ne polis teşkilatı ne de kamuoyunun umurunda. Babanın kendi imkanlarıyla aramaya çalıştığı kızından hiç haber yok, sonunda olay Christian Bake (Johnny Whitworth) adlı bir gazetecinin ilgisini çekiyor ve araştırmaya başlıyor. Ondan sonrası tam bir klişeler yağmuru. Gazetecinin siyahi mahallesine gelmesi ve orada bol ‘adamım’lı, beyaz adam / siyah adam tartışmaları arasında Bake’in az da olsa ipuçları yakalaması ve onların peşine düşmesi üzerine şekilleniyor.

Gazetecinin bir makale yazıp kamuoyu yaratması ve polis teşkilatının tekrar olayın peşine düşmesi. Aslında şöyle sıkıştırılmış şekilde hikayeye baktığımızda her şey anlaşılır ama filmde detay diye bir şey yok. Bake konuştuğu iki insanın verdiği ipuçlarıyla, birdenbire kayıp kıza ulaşıveriyor, daha doğrusu polisin eline doğru malzemeleri teslim ediyor. Filmin ana fikrinin şu olacağını düşünüyorum; “gazeteciler iyi ki var” demek istiyor olabilir ki gerçekten de görevini layıkıyla, objektif, tarafsız yapan gazeteciler iyi ki var. Ya da vakalarla uğraşmaktan bıkmış, görevinden kaçan polis teşkilatına iyi bir ayar çekmek istiyor. Yerli yabancı bütün filmlerde gördüğümüz, iyi polis / kötü polis klişesi burada da var ve filme en ufak bir katkısı yok…

Film arada geriye dönüp, Monique Watson’un babasıyla parkta oyunlar oynadıkları, keyifli, mutlu anlarını veriyor. Bu anlarda ne anne, ne de abi var. Tüm hikaye babanın kızını bulması üzerinde şekilleniyor. Geri planda kalmış ve kardeşinin kaybolmasından sonra bunalıma girmiş erkek kardeşin üzerindeki sır perdesi, özenli bir şekilde tutulmaya çalışılıyor. Anne iyi bir arka plan üzüleni. Ve gazeteci Bake destekçisi.

Özellikle günümüzde kaybolan ve erkek cinayetlerine kurban giden kadınların acısıyla sarmalanmış durumdayız, o yüzden Kayıp Kız başta ilgimi çekti, hatta küçük Monique’in kaçırılma hikayesinin arkasında çok güncel bir durumun bulunması da etkili ama film, bulduğu fikirleri iyi bir bileşenle karşımıza getiremiyor maalesef! Sıradan insanın çaresizliği üzerine kurulan hikaye, bazı değerler uğruna mesleğini, hayatını hiçe sayan insanların çabasıyla görünür kılınıyor ve görevi gereği müdahale etmesi gerekenler ancak öyle devreye giriyor. Filmden aksiyon bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir, çünkü sakin bir film sizi bekliyor. Film bir kayıp duygusunun etrafında buluşan insanların üzerinde yarattığı tahribatı anlatmak için yazılmış belli ki… Ama film boyunca istenilen etkiyi yaratamıyor. Yine de tercih sizin!