En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.065 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
25 Kasım 2020 tarihinde eklendi
“The Personal History of David Copperfield”, senaryosunu da Charles Dickens’ın (aslında başlığı daha da uzun olan) “David Copperfield” (1849 – 50) isimli romanından uyarlayarak Simon Blackwell ile birlikte yazan Armando Iannucci’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Başlamadan hemen söyleyelim, eğer sanayi devriminin çehresini değiştirdiği 19. Yüzyıl İngiltere’sinin “toplumsal çarpıklıklarının”, tüm çıplaklığı ile “teatral” bir şekilde anlatıldığı filmlerden hoşlananlardan değilseniz, emin olun bu film de sizi fazlasıyla bozacak ve hatta çıldırtacaktır da…
O yüzden de “Lütfen uzak durun” diyoruz…
Zira biliyoruz, (Micawber ailesi özelinde) çoluk çocuk sokaklarda yaşayan “düşkünleri” de resmeden tarzı kısmen rahatsız edici olabilir…
Bu küçük “giriş” ve “uyarı” sonrasında, şimdi de gelelim 15.6 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmiş olan filmin kendisine…
Ve…
Öncelikle de Dev Patel, Tilda Swinton, Hugh Laurie, Peter Capaldi, Ben Whishaw, Aneurin Barnard, Paul Whitehouse, Daisy May Cooper ve Benedict Wong gibi isimlerden oluşan oldukça zengin bir oyuncu kadrosu olduğunu belirtelim…
Kesin “spoiler” vermek zorunda kalacağımız için Dickens’ın romanının “motamot bir uyarlaması olmayan” filmin hikâyesine hiç girmeyeceğiz…
Yalnız yine en baştan, bizzat söz konusu romanı okumuş olanlara yönelik olarak, kitabın orijinal metnindeki bazı önemli olayların tamamen değiştirildiğini de vurgulamış olalım…
Ki, daha sonra bazılarınca, “Bu böyle değildi yahu!” biçiminde bir şaşkınlık ve anlamsız bir “veryansın” durumu da yaşanmasın…
Ancak bu yeni haliyle de “En İyi Senaryo” dâhil 4 BIFA (British Independent Film Awards) kazanan “The Personal History of David Copperfield”, bize göre kesinlikle çok iyi olmuş…
Gerek nitelikli “oyuncu kadrosu”, gerekse de hikâyenin yaşandığı Victoria’n dönemi ustalıkla beyazperdeye yansıtan “dekor (set)”, “kostüm” ve “prodüksiyon” tasarımları ile kurgulanan bir filmden de başka bir şey beklenilemezdi zaten…
Yani dememiz o ki, bu kez Armando Iannucci, uzunca bir süredir üst seviyede bir İngiliz filmi izlememiş olanlar için turnayı gözünden vurarak ortaya sıra dışı bir iş çıkartmış…
Bitirmeden ekleyeceğimiz son husus ise, filmdeki “Uriah Heep” karakterinin, adını aynı “düşük profilli” karakterden alan ve 1970’li ergenlik yıllarımızda “33’lük (long play) vinyl plaklardan” bağırta bağırta dinlediğimiz David Byron, Mick Box ve Ken Hensley’li, “hastası da olduğumuz” İngiliz rock topluluğunu anımsattığı biçiminde olacak…
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.