David Copperfield'ın Çok Kişisel Hikayesi: Basın eleştirileri
David Copperfield'ın Çok Kişisel Hikayesi
Ortalama puan
3,5
yayın
Habertürk
Hurriyet
Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
2.35:1 geniş perde formatında çekilen ‘The Personal History of David Copperfield’, birçok sahnede karakterleri aynı kadraj içinde geniş açılı genel planlarda buluşturmayı tercih eden, ekip oyunculuğuna yaslanan bir film. Başta bu yıl Altın Küre’ye aday gösterilen Dev Patel ile Hugh Laurie, Tilda Swinton, Ben Whishaw (Uriah Heep) ve Rosalind Eleazar olmak üzere tüm kadro harika bir oyunculuk çıkarıyor, yönetmenin kendilerine açtıkları alanın tadını çıkarıyorlar. Iannucci’nin bir çizgi romandan uyarlanan, ABD ve İngiltere’de çok beğenilen ‘Stalin’e Ölüm’ünü (The Death to Stalin -2017) açıkçası hiç sevememiştim. ‘The Personal History of David Copperfield’i ise tam tersine biçimci anlatımı, görüntüleri ve oyunculuklarıyla severek izledim.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Yönetmen Iannucci, senaryosunu Simon Blackwell’le birlikte kaleme aldığı filminde Dickens’ın en kişisel ve iyimser romanı kabul edilen metnini ırksal çeşitlilikle zenginleştirmiş ve bir anlamda öyküyü adeta günümüz İngiltere’sinin profiline dönüştürmüş. Öyle ki ana karakter Hint kökenli, aralarında platonik ilişki olan kadın siyah, o kadının babası (Copperfield’ın halasının muhasebecisi yani) Uzakdoğu kökenli, okuldaki arkadaşının aristokrat annesi siyah vs. Böylesi bir harmanın yanı sıra son derece akıcı ritme, absürt ve komik bir üsluba sahip, abartısı bol bir uyarlama bu. Hızlı sahne trafiği ve görsel açıdan ilginç geçişleri de cabası... Öte yandan ‘Victoria çağının vicdanı’ (aynası) olarak da tanımlanan Dickens’ın romanlarında altını çizdiği sosyal yapıya filmin pek vurgu yapmadığını söylemeliyim. Bunun nedeni Iannucci’nin ‘antikomünistliği (!) mi, “Gerek yok, zaten metin her şeyi anlatıyor” yaklaşımı mı; bilemiyorum tabii. Ama bunun önemli bir dert olmadığını da söylemeliyim.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
2.35:1 geniş perde formatında çekilen ‘The Personal History of David Copperfield’, birçok sahnede karakterleri aynı kadraj içinde geniş açılı genel planlarda buluşturmayı tercih eden, ekip oyunculuğuna yaslanan bir film. Başta bu yıl Altın Küre’ye aday gösterilen Dev Patel ile Hugh Laurie, Tilda Swinton, Ben Whishaw (Uriah Heep) ve Rosalind Eleazar olmak üzere tüm kadro harika bir oyunculuk çıkarıyor, yönetmenin kendilerine açtıkları alanın tadını çıkarıyorlar. Iannucci’nin bir çizgi romandan uyarlanan, ABD ve İngiltere’de çok beğenilen ‘Stalin’e Ölüm’ünü (The Death to Stalin -2017) açıkçası hiç sevememiştim. ‘The Personal History of David Copperfield’i ise tam tersine biçimci anlatımı, görüntüleri ve oyunculuklarıyla severek izledim.
Hurriyet
Yönetmen Iannucci, senaryosunu Simon Blackwell’le birlikte kaleme aldığı filminde Dickens’ın en kişisel ve iyimser romanı kabul edilen metnini ırksal çeşitlilikle zenginleştirmiş ve bir anlamda öyküyü adeta günümüz İngiltere’sinin profiline dönüştürmüş. Öyle ki ana karakter Hint kökenli, aralarında platonik ilişki olan kadın siyah, o kadının babası (Copperfield’ın halasının muhasebecisi yani) Uzakdoğu kökenli, okuldaki arkadaşının aristokrat annesi siyah vs. Böylesi bir harmanın yanı sıra son derece akıcı ritme, absürt ve komik bir üsluba sahip, abartısı bol bir uyarlama bu. Hızlı sahne trafiği ve görsel açıdan ilginç geçişleri de cabası... Öte yandan ‘Victoria çağının vicdanı’ (aynası) olarak da tanımlanan Dickens’ın romanlarında altını çizdiği sosyal yapıya filmin pek vurgu yapmadığını söylemeliyim. Bunun nedeni Iannucci’nin ‘antikomünistliği (!) mi, “Gerek yok, zaten metin her şeyi anlatıyor” yaklaşımı mı; bilemiyorum tabii. Ama bunun önemli bir dert olmadığını da söylemeliyim.