Hesabım
    Ma
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ma

    Güçlü başrol oyuncusu ile geç gelen gerilim..

    Yazar: Hande Kara

    Blumhouse Productions ile Jason Blum, geçtiğimiz birkaç yılda Hollywood’un en başarılı korku filmi yapımcısı ünvanını aldı. Paranormal ActivityThe Purge, Happy Death Day ve Insidious gibi serilerle, düşük bütçeli ama cüretkar korku filmlerine imza atan yapım şirketi, aynı zamanda aslen komedyen Jordan Peele’ye de korku kulvarında şans vererek Get Out ve Us gibi filmlerin de önünü açtı. İşte Ma’nın yönetmeni Tate Taylor da ilk korku filmini Blumhouse sayesinde hayata geçirdi. Daha önce Girl On The Train (sanırım izlediğim en kötü kitap uyarlamalarından biri olarak hatırlayacağım bu filmi) ve Oscar adayı Help gibi filmlere imza atan Taylor, ilk korku filminde başrol oyuncusu olarak Help ile Oscar’ı kucaklayan Octavia Spencer’i tercih ederek, bilmediği sularda yüzmeyi biraz kolaylaştırıyor.

    Gelin sürprizleri çok fazla açık etmeden, filmin konusuna bir bakalım; 40'larında yalnız bir kadın olan Sue Ann, bir gün içki dükkanının önünde gördüğü gençlere, alkol almaları için yardımcı olur. Birkaç kere tekrarlanan bu olayın ardından, kasabaya yeni taşınan Maggie ve arkadaşlarını bodrum katında ağırlamaya başlayan Sue Ann, kısa sürede çılgın partiler veren bir ev sahibine dönüşür ve gittikçe tuhaflaşır, hatta korkutmaya başlar. Gençlerin zamanla Ma diye hitap ettikleri Sue Ann'in kendileri için bir tehdit olabileceğini anlayan Maggie, ne kadar uzak durmak istese de, her seferinde kendisini Ma'nın tuzağına çekilmiş bulur.

    Gençlerden oluşan dinamik kadrosunun yanı sıra, ebeveynlerinin yan hikayelerini de izlediğimiz filmin tek bir başrolü var aslında. O da bu karakterin altından oldukça başarıyla kalkan Octavia Spencer. Yüzünde donan gülümsemeler, faltaşı gibi açılan gözlerle, ani duygu değişimlerini başarıyla yansıtan Spencer, kameranın onu yakından takip etmesiyle de karakterinin etkisini yükseltiyor. Maggie’yi oynayan Diana Silvers daha önce Glass'ta oynamış ama açıkcası ordan hatırlamıyorum. Sadece onu izlerken perdede zaman zaman Anne Hathaway’in ilk gençlik yıllarını görür gibi oldum. Kariyerinde Natural Born Killer ve From Dusk Till Down gibi filmler bulunan Juliette Lewis de Maggie’nin annesini canlandırıyor. Yönetmen Tate Taylor’ı da polis memuru olarak küçük bir rolde görmeniz mümkün.

    Ma yapısı gereği gerilimi önce psikolojik düzeyde veriyor. Ancak bu esnada filmin giriş kısmının oldukça uzun tutulduğunu düşünüyorum. 100 dakikalık bir gerilim filminin 45. dakikasında hala olaylar başlamamışsa ve ilk bir saatte “şimdi bir şey olacak” dediğimiz her sahneden güvenle çıkılıyorsa, orada bir problem var demektir. Bu açıdan filmin olay dağılımının süresine oranla doğru yapılmadığını düşünüyorum. En nihayetinde filmin son çeyreğinde, gittikçe daha sertleşen bir gerilim dozuna ve hatta kanlı şiddet sahnelerine kavuşuyoruz. Ancak burada da şiddetin dozu, elbette filmin hedeflediği genç kitleyi rahatsız etmeyecek düzeyde kalıyor. Ancak bir sahne var ki, kimilerini biraz huzursuz edip, gözleri başka bir yere çevirtebilir.

    Filmin 70’lerden kopup gelen "Funky Town", "The Safety Dance", "Kung Fu Fighting” gibi soundtrack şarkıları, daha çok Ma’nın neden/nasıl böyle bir insana dönüştüğünü gördüğümüz flashback sahnelere eşlik ediyor. Anlaşılan filmin bütçesinin düşük tutulması için, yine her şey yapılmış.

    Özetle Ma, giriş kısmını biraz daha kısa tutup, gerilimi daha önden vermeye başlayan bir hikayeye sahip olsaydı, kuşkusuz filmi daha çok beğenecektim. Ancak bu haliyle de izlenebilir bir gerilim.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top