Hesabım
    Lemonade
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Lemonade hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    2 Kasım 2021 tarihinde eklendi
    “Lemonade”, senaryosunu Tatiana Ionascu ile birlikte yazan Romen sinemacı Ioana Uricaru’nun yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Prömiyeri, 19 Şubat 2018’de Berlin Uluslararası Film Festivalinin Panorama bölümünde yapılan ve 4 Ekim 2018 tarihinde Almanya’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

    O nedenle bizde, Romanya – Kanada – Almanya – İsveç ortak yapımı olan ve (New York’un bir bölgesi) Upstate New York set tasarımı ile Montreal’de çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun için de, Amerika Vermont’taki Middlebury College’da “Film ve Medya Kültürü” profesörü olarak eğitmenlik de yapan Ioana Uricaru’nun, “Bir Romen’in bakış açısından Amerika hakkındaki bir film” olarak tanımladığı filminin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, göçmen politikası nedeniyle “Amerika’ya”, kadınlara yönelik tavırları nedeniyle de “erkeklere” son derece ciddi eleştirilerin yöneltildiği bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Önce “Amerika” diyelim:

    Evet, bu konuda Amerika yıllardır eleştirilir… Hele de Başkan Trump’ın Meksika sınırına duvar çektirmeye kalkması ve (Kongrenin gerekli olan miktardaki ödeneği sağlamaması üzerine) parasını da Meksika’dan talep etmesiyle durum trajikomik bir hal almış bulunuyor zaten…

    Fakat doğrusunu söylemek gerekirse Amerika’yı bu konuda eleştiren aklı başında hiç kimse, ne yaparsa yapsın sınırları kevgire, toprakları da göçmen ve mülteci otobanına dönmüş, "ikamet tezkeresi" ve "çalışma izni" olmaksızın isteyenin istediği yerde ikamet ederek çalışabildiği bir ülkeyi örnek olarak gösteremiyor da…

    Zira böylesi bir ülkeyi, özellikle de batı dünyasında bulmak neredeyse imkânsız gibi… Yoksa Almanya’sın dan Fransa’sına, İngiltere’sinden İsveç’ine, Amerika’sın dan Kanada’sına kadar hemen her coğrafyada farklı ırk ve milliyetten olup da bu ülkelerden herhangi birinin vatandaşlığına geçerek hayatlarını sürdürmekte olan milyonlarca insanın varlığı da bir gerçektir… Ki filmde, Mara’ya ülkesi Romanya’dan gelen parayı Western Union veznesinden ödeyen hanım kız da bir Polonya göçmeni… Aynen biraz sonra erkekler konusu nedeniyle kendisine ayrıca tekrar değineceğimiz Mara’nın Amerika’daki avukatının Sırp asıllı bir Bosnalı olması gibi… Yani aslında yaşamını kendisi de Amerika’da sürdürmekte olan Ioana Uricaru’da olan bitenin farkında…

    Bütün bunların dışında üniversiteyi birlikte okuduğumuz (ve halen de görüştüğümüz) Türkiye doğumlu pek çok dostumuzun bu ülkelerde, o ülkelerin vatandaşları olarak çalıştıklarını biz de bilmekte ve ziyaretlerine gittiğimiz de bizzat yerinde görmekteyiz de… Hatta aralarında iki dilin konuşulduğu Kanada’da, sadece Türk asıllılara ve diğer Asyalı göçmenlere değil doğma büyüme Kanadalı olan ülke vatandaşlarına avukatlık hizmeti veren dostlarımız da var…

    Şimdi de “erkekler”:

    Filmin hikâyesini yazan iki kadın olunca, aklı fikri “cinsellik” ve “şiddet” yoluyla kadın istismarında olan erkekler de almışlar ağızlarının paylarını filmden… Spoiler vermiş olmamak için de bu paylananlardan birini ABD Göçmenlik Bürosu çalışanı bir erkeğin diğerini de Mara’nın Amerikalı kocası Daniel’in temsil ettiğini söylemekle yetinecek ve bu faslı böylece de kapatacağız…

    Peki, Mara ve yine bir başka Romen göçmeni olan arkadaşı Aniko’nun güvenebildikleri hiçbir erkek yok mu bu filmde?

    Olmaz mı?

    Hani yukarıda sözünü ettiğimiz Sırp asıllı Bosnalı bir avukat vardı ya… İşte o… Çünkü o avukat, bir eşcinsel…

    Peki, hepsi bu mu?

    Elbette değil… Ama onları keşfetme işini de yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar verecek olanlara bırakmak istedik…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama şu ana kadar tek bir “spoiler” dahi vermeden yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; dünya sinemasının değişik örneklerini izleme listelerinde bulundurmaya özen gösteren sinemasever dostlara, “Romen sinemasının, uluslararası mecralarda film yorumları da yazan yeni nesil yönetmenlerinden Ioana Uricaru’nun ‘şekerinden çalınmış limonata’ tadındaki bu filmine de göz atmayı unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, çok fazla beklentiye girmeden “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 28 Eylül 2019 günü saat 02.53’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top