Komşuda pişen kime de düşer?
Yazar: Duygu KocabaylıoğluUkraynalı yönetmen Sergey Loznitsa’nın imzasını taşıyan ve dünya prömiyerini yaptığı 71. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde En İyi Yönetmen ödülüyle ‘evine’ dönen Donbass filmi, uzun bir Avrupa festival turundan sonra, 2018 bitmeden ülkemizde de vizyona giriyor.
En baştan belirtelim, çok tartışmaya ve yoruma açık bir film karşımızdaki; ve de şüphesiz ki olayların geçtiği coğrafyayı, toplumu ve tarihi yüzeysel de olsa şöyle bir bilmeniz gerekiyor bu yapımı kaleme almak için. Kimi yurt dışı eleştirilerinde yazdığı gibi salt sinematografik bir eleştiri yapılıp, geçilebilecek bir film değil zannımca. Öte yandan sosyolojik bir tarihsellik içeren, akademik bir makaleye de bu yazının sınırları müsait değil. Mecburen biraz wikipedi-sever bir eleştiri olacak; gene de elimizden geleni ardımıza koymayalım, zira ‘bize’ gösterildiğine göre, Donbass bölgesinin halkı da koymamış…
Ukrayna’nın doğusunda, Rusya’ya sınır komşusu olan ve sosyolojik temelini büyük ölçüde bu konuma borçlu olan Donbass bölgesinde (2 büyükşehir ve daha irili ufaklı yerleşim bölgeleri mevcut) 2014 yılının Mart ayından beri süregelen, birden çok ateşkesin ilan edilip bozulduğu bir savaş hali mevcut. Savaşa dönüşen gerginlik ve ayaklanmaların arka planında ise Ukrayna ile AB ilişkileri yatıyor. Yani Ukrayna yüzünü Batı’ya mı dönecek yoksa Donbasslılar’ın ifade ettiği gibi Rusya Ana’ya bağlı mı kalacak?*
Rusya’nın gayri resmi olarak desteklediği Donbass bölgesinin silahlı güçleri, ‘ayrılıkçılar’ olarak tanımlanırken, bölge de Ukrayna egemen devleti açısından doğal olarak, ‘işgal altındaki topraklar’ olarak adlandırılıyor. Bu noktada ifade edelim ki yönetmen ve senarist Sergey Loznitsa’nın dili, direkt resmi Ukrayna devletinin dili. Zaten filmin henüz açılış jeneriğinde Ukrayna Kültür Bakanlığı’nın desteğini görmek mümkün. Filmin yapımında Almanya, Fransa, Hollanda, Romanya ortak destekçi; yani henüz tam AB olmasa da fıstık gibi bir NATO 101. E film de zaten Ukrayna’nın bu yıl Oscar temsilcisi.
Birbirinden bağımsız gibi görünse de hepsi iç içe geçirilen 13 epizodluk filmin, başlangıcında “Ukrayna devleti de gül bahçesi değil, burda da yer yer boka (kelimenin gerçek anlamıyla) batık.” tutumunu seyirciye geçirmeye çalışan Loznitsa’nın birtakım devlet görevlilerini karikatürize edip hicivle eleştirmesinden ötürü, tarafsız bir bakış açısıyla filmi kotardığını söylemek mümkün değil. Film dramatik açıdan ‘sahte/gerçek habercilik’ çerçevesine konumlandırılıyor ve Loznitsa’ya göre her cephe bu çerçeveden payına düşeni alıyor. Yani resmi güçler ya da milisler herkes herkese yalan söylüyor; yalan ile gerçek iç içe geçiyor.
“Evet, Ukrayna ordusu sivilleri bombalıyor belki; ama bakın halk adına eyleme geçtiğini iddia eden bu işgalciler de kendi insanlarından bihaber, ne idüğü belirsiz, ahkamcı ve acımasız tipler”, diyor sanki Loznitsa anlatım dili. Filminin gezdiği festivallerdeki uluslararası camiaya mesaj yollar gibi, “aman isyancılarla empati kurmayın!”. Sadece yukarıda bahsettiğimiz Ukraynalı yetkilileri değil isyancıları, askerleri de karikatürize ediyor Loznitza ve ana meseleden seyirciyi uzaklaştırıp, savaşın saçmalığını perdeye vuruyor kendince. Seyircide iyi kötü beliren, “bu adamların isyanı neden?” sorusu havada öylece sallanıyor.
Bu soruya cevabı tam iyi kötü alacağımızı sandığımız bir sahne de yok değil: işgal bölgesine gidip röportaj yapmaya çalışan bir Alman gazetecinin kendisine muhatap alacak bir komutan bulamaması, nihayetinde konuştuğu kişinin de bölge halkından değil de Rusya’dan gelen bir destekçi çıkması! Sığınaklardaki insanların sefaleti gibi bir gerçekçilik varsa da savaşın gülünç yüzünü gösterme çabası gerçekçiliğin üzerini örtüyor. Yani mesaj çok net; o sığınaklara bizim, yani Ukrayna hükümeti yüzünden değil, ayrılıkçı Rus yandaşları yüzünden düştünüz!
Sergei Loznitsa, “2018 Kasım’ında alınan bir kararla Ukrayna Devlet Televizyon ve Radyo Yayını Komitesi’nin kara listeye aldığı 38 eserin ülke topraklarına girişinin yasaklanmasını”** da resmi Ukrayna’nın gülünçlüğü açısından filmine alır mıydı, bilinmez. Fakat keşke sokak lambasına bağlanmış bir esiri linç etmenin arkasındaki dinamikleri öfkeli bir grup vatandaşın sırtına yüklemeseydi. Kimse Loznitsa için savaşın herhangi bir tarafın değil, trajikomik yönüne vurgu yapma çabasında demesin, gayet de politik duruşu olan hem de bu duruşu merkezi hükümetten alan bir yapım var karşımızda.
“Bir Film”, çoğu zaman sadece film değildir; hele politik sinema sadece sinema hiç değildir. Aslında aramızda sadece bir iç deniz bulunan Donbass coğrafyasında olup bitenleri biraz daha sorgulamak için Donbass filmi bu Cuma’dan itibaren Başka Sinema dağıtımcılığında vizyonda.
twitter.com/duygukocabayli
Notlar: *Meraklısı için makaleler: https://en.wikipedia.org/wiki/Donbasshttps://en.wikipedia.org/wiki/War_in_Donbass /
**İlgili haber: https://tr.sputniknews.com/kultur/201508111017066835-ukrayna-rus-yazarkitap-yasak/