Mahallede Güzel Bir Gün eleştirileri

Senaryosu, Tom Junod’un Esquire’da yayınlanan "Can You Say ... Hero?” (1998) isimli makalesinden esinlenilerek Micah Fitzerman-Blue ve Noah Harpster tarafından yazılan “A Beautiful Day in the Neighborhood”, Marielle Heller’in yönetmen koltuğunda oturduğu biyografik bir drama…

Dünya prömiyeri, 7 Eylül 2019’da Toronto Uluslararası Film Festivalinde (TIFF) yapılan ve 22 Kasım 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 7.3 /10 (61.404 oy) ve 4.5/5 (10.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.0/10 (366 yorum) ve 80/100 (50 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, fazlasıyla iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

Ama biz yine de senaryosu ile 2013 yılının (yapılan anketler sonucunda, henüz herhangi bir filmde kullanılmamış “en çok beğenilen” senaryoların sıralandığı liste olan) “The Black List”in en tepesine yerleşen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Bunun içinde, yaklaşık 25 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen ve 67,8 milyon dolarlık bir hasılat rakamını da ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Olmadı, en azından işe:

Karşımızdakinin, güzel bir hikâyenin iyi oyunculuk performansları ile taçlandırıldığı ve izleyeni hemencecik içine alan, çoluk çocuk hep birlikte evde ekran (veya hafta sonu sinema salonunda beyazperde başına) geçilmesi gereken sımsıcak bir ‘"aile" filmi olduğunu söyleyerek başlayabiliriz...

Bu bağlamda da eğer yorumumuz sonrasında izlemek üzere mevsim meyveleri, patlamış mısır ve çay ile kahveden oluşan atıştırmalıkları da hazırladınızsa, gelin bu kez biraz değişiklik yapıp direkt oyuncu kadrosu ile giriş yapalım konuya…

Evet, yılın “En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu” kategorisindeki Academy, Golden Globes ve BAFTA ödüllerini, “Once Upon a Time ...in Hollywood” (2019) daki sıra dışı performansı nedeniyle Brad Pitt’e kaptıran Tom Hanks (Fred Rogers) gerçekten de çok iyi iş çıkartmış bu filmde…

Fakat daha önce “The Post” (2017) ta da yine aynı Tom Hanks ile karşılıklı oynayan Matthew Rhys’de Lloyd Vogel karakterinde müthiş bir oyunculuk sergilemiş…

Ki, bu Lloyd’un babası Jerry Vogel’i oynayan Chris Cooper’ı hiç saymıyoruz bile…

Hele o, çoğunun bestesi Tom Hanks’in canlandırdığı Fred Rogers’a ait olan filmin şahane müziklerine ne demeli…

Bize göre sırf bu oyuncular ile müzikleri için dahi izlenilmeyi fazlasıyla hak ediyor “A Beautiful Day in the Neighborhood” …

Elbette filme dair düşüncelerimiz buraya kadar sıraladıklarımızla sınırlı değil…

Bu arada değineceğimiz son bir iki hususa geçmeden, “Filmde pek göremediğimiz ‘Neighborhood’ yani (komşuluk ilişkilerinin yaygın olduğu) ‘Mahalle’ de ne alaka?” diye soranlar için Fred Rogers’ın 1968 – 2001 yılları arasında Amerikan televizyonlarında 895 bölüm olarak yayınlanan çocuk programının adının, “Mister Rogers' Neighborhood / Bay Rogers’in Mahallesi” olduğunu da belirtmiş olalım…

Umarız böylelikle kafalardaki o muamma da tam bir netlik kazanmış olur…

Filmografisinde, yönetmen olarak topu topu üç film bulunan (ve oyuncu kadrosu ile teknik ekipteki insanların akşamlarını ailelerinin yanında geçirebilmeleri için örneğin bu filmin çekimlerini uzun yemek molaları vermeden 10 gün (düz)de tamamlayan) Marielle Heller’ın marifetlerine gelince…

Doğrusunu isterseniz, yaklaşık bir yıl önce kendisinin 3 Academy, 2 Golden Globes ve 3 BAFTA ödülüne aday olan “Can You Ever Forgive Me?” (2018) isimli ikinci filmi için yazdığımız yorumdan da anlaşılacağı üzere bu kez de yaptıklarıyla bizi hiç şaşırtmadı…

Eminiz, Natalie Portman'ın, 9 Şubat 2020 akşamı yapılan Academy Ödülleri töreninde, sektördeki kadın yönetmenlere destek amacıyla giydiği elbisede de adı bulunan Marielle Heller, önümüzdeki yıllarda şeytanın bacağını kırarak bu büyük ödüllerden en az birini kendi filmlerinin hanesine yazdıracak…

Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

İlk önerimize gelince:

Bu film vesilesiyle o hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlara, “Marielle Heller, Joel Edgerton, Jeff Nichols, Casey Affleck, Paul Dano, Olivia Wilde ve benzerleri gibi iyi işler yapmaya çalışan oyuncu kökenli yeni nesil yönetmenlerinin filmlerini de izleme listelerinize dâhil etmeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…

Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler

Beklediğimden iyi bir filmmiş. İlginç hikayesi, gerçek olaylar ve karakterlerden esinleniliyor, aslında çok defa izlediğimiz konuları daha farklı hale getiriyor ve ilgi çekici kılıyor. Tom Hanks rolünü yaşamış yine. Sıcak bir yapım.

“Ebeveyn olarak yapabileceğimiz en önemli şey, kendi çocukluğumuzu hatırlamak ve onların nelerden geçtiğini hatırlamak. Kimse olduğu gibi büyümüyor.”

Ünlü psikolog Sigmund Freud insanlığın yaşadığı sıkıntıların temelini çocukluk dönemlerine dayandığını keşfetmiştir. Özellikle altı yaşımıza kadar olan dönem. Ancak anlaşılıyor ki bu etkilendiğimiz süre bu yaşla sınırlı değil. Ancak o zamanlar çözülememiş konu bu etkinin asıl sebebiydi. Sebep daha sonraları John Bowlby tarafından ortaya çıkartılmıştır: Bağlanma problemi. Çocuğun ebeveynlerine bağlanma ihtiyacı hayati derecede önemlidir. Oysa çoğu zaman anne veya babamız fiziken veya ruhen yanımızda değildir... Nadir durumlarda da her ikisi de meşguldür.

A Beautiful Day in the Neighborhood (Mahallede Güzel Bir Gün) filminin kahramanları çocuklara yönelik bir program yapan ünlü Bay Rogers ve onun hakkında bir röportaj yapacak olan Lloyd Vogel’dir... Bay Rogers çocukların muhtemel problemleri üzerinde dururken, onların bu konularda kendilerini ifade etmesi ve farklı bir bakış açısı sağlamaya çalışmaktadır.

spoiler: Lloyd evli ve bir çocuk sahibidir. Bebeklerinin tüm yükünü eşinin omuzlarına teslim etmiştir. Eşi daha eril, kendisi de beceriksiz ve öfkeli bir izlenim vermektedir. Babası ile yıllardır konuşmayan Lloyd, onu bir türlü affedemez. Annesi Lloyd küçükken ölmüştür. Annesi ölmeden önce babası onları bırakıp gitmiştir. Lloyd iş yerinde de müdürü ile sıkıntı yaşar. Gayet otoriter bir karakter ile çalışmaktadır. Babası kız kardeşinin düğününde ortaya çıkar ve oğluyla geç de olsa bir bağ kurmaya çalışır. Lloyd’un hayatı Bay Rogers ile tanışmasıyla değişmeye başlar. Bay Rogers Lloyd’un geçmişte yaşadıkları ile ona destek olmak ister..
Yazının tamamı blogta: TuvaletKağıdınaNotlar.com

Gerek duygusal gerek komik,etkileyici ve düşündürücüydü
Beklediğimden çok daha ilginç ve güzel bir filmdi kesinlikle izlemenizi öneririm