Senaryosunu, Callie Khouri ile birlikte yazdığı hikayeden uyarlarak Tracey Scott Wilson'ın kaleme aldığı ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmekte olan Liesl Tommy'nin de yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Respect”; biyografik bir müzikal drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 55 milyon dolarlık bir yapım bütçesiyle çekilerek Covid - 19 pandemisinin de katkısıyla; brüt 32.9 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla gişeye çakılarak, zarara soktuğu yapımcılarını fena halde hayal kırıklığına uğratmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
- Detroit, 1952 -
Kentin en büyük Baptist kilisesi New Bethel'ın papazı olan Clarence LaVaughn "C. L." Franklin (Forest Whitaker), 10 yaşındaki kızı Aretha "Re" Louise Franklin'i (Skye Dakota Turner) uyumakta olduğu yatağından kaldırarak; konukları arasında müzik dünyasının önemli isimlerinden Ella Fitzgerald (Thelma R. Mitchell), Dinah Washington (Mary J. Blige), Sam Cook (Kelvin Hair) ve Duke Ellington gibilerin de bulunduğu, kendi evindeki mutat Cumartesi gecesi partilerinden biri için aşağıdaki salona indirmektedir...
Zira bu sefer, herkesin Ella Fitzgerald'tan dinlemeye alıştığı "My Baby Likes to Bebop" (1948) şarkısını; bir kez de küçük Aretha seslendirecektir...
***
Neyse...
Yeri gelmişken hemen belirtelim ki, Aretha ile kardeşleri Carolyn (Nevaeh Moore), Erma (Kennedy Chanel) ve Cecil (Peyton Jackson); gospel şarkıcısı ve piyanist anneleri Barbara'dan (Audra McDonald) ayrılmış olan babaları C. L. ve babaanneleri Mama Franklin (Kimberly Scott) ile beraber yaşamaktadırlar...
Kendilerini, otomobiliyle gelip alarak evine götüren anneleriyle de; arada bir görüşebilmektedirler...
***
Cumartesi gecesi partilerinden birinde, konuklardan birinin cinsel tacizi sonrasında tavırlarında, babaannesin fark ederek sorgulayacağı kadar ciddi değişiklikler başlamış olan Aretha; kalp krizi geçiren annesinin 7 Mart 1952'deki ölüm haberinin ardından büsbütün yıkılarak sessizliğe bürünecektir...
Öyle ki, 25 Mart 1952'deki evde düzenlenen doğum gününe; gospel şarkıcısı ve besteci Rahip Dr. James Cleveland (Tituss Burgess) ile pasta yapıp getiren diğer gospel şarkıcısı Clara Ward'ın (Heather Headley) katılımı dahi Aretha'nın, ağzını açıp tek kelime etmesine yardımcı olamayacaktır...
Ta ki, ertesi gün...
Babasının kilisesinde, şarkı söyleyinceye kadar...
***
Aradan yedi yıl geçmiş ve babasının yakın arkadaşı Dr. Martin Luther King, Jr. (Gilbert Glenn Brown) ile bir gospel şarkıcısı olarak turnelere çıkan (şarkıları bizzat seslendiren Academy, BAFTA, Emmy, Tony ve Grammy Ödüllü Jennifer Hudson'ın canlandırdığı) Aretha; babalarının kimliğini herkesten gizlediği Clarence (William J. Simmons) ile Edward (Chase Burgess) adlarındaki, iki erkek çocuğuna da sahip olmuştur...
Artık alışkanlık haline getirmiş olduğu ev partilerinden birinin gündüz seansında C. L., ileri de Aretha'nın kocası olacak olan Ted White'ı (Marlon Wayans), kızına asılır vaziyet de gördüğü an tersleyerek kovarken; akşam saatlerindeki kısmında da, birkaç plak şirketiyle görüştüğünü ve bu sebeple de Aretha ile birlikte New York'a uçacağını duyurur...
***
- New York, 1960 -
Kendisine önceden, Aretha'nın bir demosunun da gönderilmiş olduğu "Columbia Plak (Records)" yapımcılarından John Hammond (Tate Donovan); henüz ilk bir araya gelişleri olmasına karşın, aynen Bob Dylan, Bruce Springsteen, Benny Goodman, Harry James, Charlie Christian, Billie Holiday, Count Basie, Teddy Wilson, Big Joe Turner, Pete Seeger, Babatunde Olatunji, George Benson, Freddie Green, Leonard Cohen, Arthur Russell, Jim Copp, Asha Puthli, Stevie Ray Vaughan ve Mike Bloomfield'ın da katılmalarında etkili olduğu şekilde Aretha'yı da şirketin sözleşmeli sanatçıları arasına ekler...
***
1963 yılı geldiğinde...
"Aretha: With the Ray Bryant Combo" (1961), "The Electrifying Aretha Franklin" (1962), "The Tender, the Moving, the Swinging Aretha Franklin" (1962) ve "Laughing on the Outside" (1963) isimli dört albümü peş peşe çıkarmış olan Aretha; New York'un gözde mekanlarından Village Vanguard'da sahne almaya da başlamıştır...
Ancak halen, arzuladığı çıkışı yakalayamamıştır...
Elbette bunun da zamanı gelecek ve muhteşem "Soul'un Kraliçesi" Aretha Franklin'in ortaya çıkışı da gerçekleşecektir...
Ama spoiler vererek, filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için anlatımı, biz burada noktalıyoruz...
Dakika 42...
Birbirinden eşsiz şarkılarla kulaklarınızın pasının silinmeye devam edeceği filmin geri kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; pek çok rekora da imza atmış olan Aretha Franklin'in yükseliş öyküsünün anlatılmaya devam edileceği, 103 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,