Hesabım
    Hürkuş: Göklerdeki Kahraman
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Hürkuş: Göklerdeki Kahraman

    Göklerdeki çılgın!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Gülen Gözler’de Şener Şen’in oynadığı Vecihi karakteri esinlendiği Vecihi Hürkuş’un gözü kara ve ve biraz da deliliğini almıştı. Şen’in oynadığı karakter o kadar sempatikti ki Vecihi Hürküş’un kim olduğunu bilmeden sevmiş olduk çocukken… Kudret Sabancı’nın gerçek Vecihi Hürkuş’un hayatını çektiği filmin öncelikle iyi bir araştırması yapılmış, biyografi baştan aşağı elden geçirilmiş. Öyle ki neredeyse filmde hiçbir detay atlanmamış. Hürkuş  o kadar önemli birisi ki ülkemizde ilk uçak tasarımcısı ve üretimcisi. Ülkemizde artık uçak üretiminin olmadığını düşünürsek gerçekten de önemli bir ilke imza atmış ve gelişmesi için elinden geleni yapmış. Ama son yıllarını maddi sıkıntılarla geçiren Hürkuş bürokratik birtakım engeller yaşayarak projelerinin birçoğunu hayata geçiremedi veya verimli bir şekilde kullanamadı.

    Biyografik filmler genelde iki şekilde ele alınır. İlki hayatı anlatılmak istenen kişinin bütün hayatı film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirilir. Diğer ise hayatında etkili olan bir anın öne çıkartılmasıyla olur. Biyografilerde anlatı ya da dış ses de önem taşır, bazı boşlukları doldurulması adına. Vecihi Hürkuş: Göklerdeki Kahraman ise neredeyse hayatının her noktasına değinen filmlerden. 16 yaşında başlayan ve yoğun bir şekilde geçen hayatının her noktasına göz gezdiriyoruz Hürkuş’un. Filmi bir de yanda akan, Hürkuş’un yakın arkadaşının torunun anlatımıyla ilerleyen günümüz kısmı var ki filme katkısı gerçekten de tartışılır. Hele de iki genç arasındaki arkadaşlık ve aşk arasında gidip gelen karmaşa öylece ortamıza atılmış bir soru işareti adeta…

    Film bol bol havada geçen uçak sahneleri, savaş, kaçma ve kovalamaca şeklinde karşımıza çıkıyor. Ve nispeten teknik olarak başarılmış gibi duruyor, açıkçası daha kötüsünü beklediğim için gördüklerim bana yetti. Çünkü bu tarz uğraş gerektiren teknik konularda olduğu kadar kafası hakim biraz bizim sinemamızda. O yüzden minimal filmler bu kadar revaçta. Ucuz komedinin dayanılmaz kolaycılığı ve korku filmlerinde yüze abanılan makyaj ve efektlerle kotarılan dakikalar…

    Filmde sanırım en tatmin edici yer Nargin Adası. Orada sürekli yüceltilmiş bir kahramanlık görsek de hamasete kaçılmadan yapılmış olması önemli. Adanın genel görüntüleri iyi yansıyor ama yılanlı sahneler daha yoğun tutulmalıydı. Sırf adada geçen bir bölüm bile yapılabilirdi diye düşündüm. Tabii Rus subayları ( Birol Ünel ve Rıza Akın) hiç fena değillerdi. Ama filmde şurayı da atlamayalım, burayı atlarsak eksik kalır durumu yaşanıyor, bu da sürekli etki bombardımanı yaratıyor. Evet karşımızdaki karakter çok önemli, farklı ve biraz da deli biri ama filmin sinematografik etkisi zayıf kalıyor ne yazık… Yine de karakteri tanıtmak, ele almak adına dediğim gibi önemli bir çaba.

    Kudret Sabancı Karaoğlan’da sonra yine bütçeli bir işe el atmış. Eminim ki Ayla’nın bütçesi çok çok daha fazla ama benzer bir görsel çabayla aynı bütçeli iş havası yakalabilinirdi. Film biraz ortalarda salınıyor, ne hikayeye ne de efektlere tam anlamıyla yaslanamadığı için eksik bir görsel seyir etkisi bırakıyor. Biraz Osmanlı, tarih, kostüm etkileri de buna sebep olmuş olabilir. Vecihi’yi bir fesli bir pilot şapkası ve montuyla görmek de farklı gelmiş olabilir. Vecihi’yi oynayan Hilmi Cem İntepe gerçek Vecihi’ye göre biraz fazla jön kalsa da hınzır yaratıcılık anlamında karakterle örtüşüyor.

    Karşımızda çok daha güzel, etkili gümbür gümbür bir seyirlik olabilirdi. Çünkü karakter çok özel, yaptıkları, yapmaya çalıştıkları gerçekten de takdire şayan. Bu yüzden de filmin daha özenli, tuttuğunu koparan bir görsel tutumu olmasını isterdik, ama buna da eyvallah dedim kendi adıma… Aile yaşantısı, eşiyle olan durumu ise çoğu zaman bitmeyen sarılmalar eşliğinde bir detay olarak kalıyor. Karakterin güzelliği için izlenmeyi hak ediyor yine de diyerek bitirelim…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top