“We the Animals”, senaryosunu, Justin Torres’in aynı isimli romanından Daniel Kitrosser ile birlikte uyarlayarak yazan Jeremiah Zagar’ın ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Prömiyeri, 20 Ocak 2018’de “NEXT Innovator” ödülünü de aldığı Sundance Film Festivalinde yapılan ve 17 Ağustos 2018 tarihinde vizyona giren filmin, 6.9/10 (3.933 oy) ve 3.8/5 (500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.7/10 (100 yorum) ve 82/100 (27 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi...
O nedenle gelin isterseniz son derece düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz mercek altına alarak incelemeye ve ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:
Karşımızdaki; Amerikalı bir anne ile Porto Rikolu bir babadan olma ergenliğe yeni adım atmakta olan üç erkek kardeşin, yoksulluk ve bu yoksulluğun neden olduğu şiddet sarmalı içinde, içlerindeki hayvanı da özgür bıraktıkları kendini tanıma sürecinin anlatıldığı sade, basit ama bir o kadar da sıra dışı bir drama…
Aslında filmi bu kadar iyi ve çarpıcı yapan temel etkenlerin başında da, yine kendisi de son derece sade, basit ama bir o kadar da benzersiz bir hikâyeye sahip olan Justin Torres’in 2012 yılında basılan aynı isimli romanının kendisi geliyor…
Bir bilgi notu olarak, bir çırpıda okunabilen 128 sayfalık bu romanın, 2016 yılında Doğan Kitap’tan “Biz Hayvanlar” adıyla ve yine aynı sayfa sayısıyla Türkçe olarak yayınlandığını da belirtelim…
Elbette filmin başarısının ardındaki tek neden sadece bu roman değil…
İsterseniz diğer nedenleri birlikte sıralayalım:
• Filmin yönetmeni Jeremiah Zagar’dan öğrendiğimize göre, romanın yazarı Justin Torress, çekim süreci boyunca setten bir an için dahi ayrılmayarak senaryonun bütün taslaklarını tek tek okuduğu gibi filmin kurgusuna da bizzat müdahil olmuş…
Örneğin bu birinci diğer neden olsun…
• Renkli kurşun kalem animasyonlarda içeren filmde 16mm grenli film kullanmayı tercih eden görüntü yönetmeni Zak Mulligan, yakınlık hissi yaratmak için çok çaba sarf ettiklerini ve filmin büyük bölümünü (onun bakış açısını yansıtıyor olabilmek adına en küçük çocuk) Jonah’ın göz hizasından çektiklerini söylüyor…
Ki filmde anlatılanda, gerçekte onun (yani Jonah’ın) kendini keşfedişinin hikâyesi olduğuna göre bu da ikinci…
• Üçüncü ve son diğer nedenimiz de, kendilerini gerçekten de bir aile gibi hissedebilmeleri için anne, baba ve çocuklardan oluşan beş kişilik oyuncu kadrosunun, çekimler boyunca bir arada yaşamalarının sağlanması olsun…
Bitirmeden, kısaca filmin oyuncu kadrosuna da şöyle bir göz atacak olursak…
Bu filmden en karlı çıkan ismin, “Joker” (2019) filminde “Gangboy” karakteri ile Robert De Niro ve Joaquin Phoenix’li kadroda kendine yer bulabilmiş olan Evan Rosado olduğunu söyleyebiliriz…
Ki bizce bu, bir anlamda çokta doğru bir biçimde, “Evet, filmde herkes iyiydi ama Jonah rolünde Evan Rosado herkesten biraz daha iyiydi” demek de oluyor…
Sonuç olarak, “armut piş, ağzıma düş” tarzı hikâyelere sahip filmlerden ziyade biraz kafa yormayı gerektiren tarzdaki filmlerden hoşlananlara hitap eden bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,