Güzel Adam Süreyya, nostaljik bir İstanbul filmi
Yazar: Atlantisten Gelen AdamBeşiktaş’ın Malzemecisi’nin hayatı film oldu. Süreyya Soner, sadece bir spor emekçisi mi? Elbette ki hayır. Bir belgesel olmasına rağmen, Siyah-Beyaz bir komedi filmi tadında içeriğiyle “Güzel Adam Süreyya”, haftanın, ayın ve hatta yılın filmi bana göre…
Malzemeci Süreyya’nın sokaklarda bin bir mücadeleden geçen, yolları Fatma Girik’ler ile, Yılmaz Güney’ler ile kesişen ve Şeref Stadı, Yeşilçam, Beşiktaş derken “Güzel Adam Süreyya” duraklarındaki hayat katarını sadece futbol sahalarında değil; Beyazperde’de de izlemek, izleyiciyi müthiş bir keyif iklimine sokacaktır. Bu bir belgesel, hatta Süreyya’yı tanımayanlar için belki de “sıradan bir emekçinin belgeseli” ama aynı zamanda bu film, “Eski Türkiye’nin” ve kaybedilmiş bazı değerlerin neden üzerine titrememiz gereken yüce değerler olduğunun bir kaydı niteliği de taşıyor ve aynı zamanda da “sahici bir komedi filmi” mayası da taşıyan bir yapım.
Güzel Adam Süreyya, Malzemeci Süreyya’nın bilinmeyenlerine ışık tutuyor. Örneğin Süreyya Soner ile Şenol Güneş’in aynı futbol takımında oynadıklarını, her ikisinin de Öz Trabzon’un formasını giydiklerini filmden öğreneceğiz. Bununla birlikte Gordon Milne’den Les Ferdinand’a; Metin Ali Feyyaz’dan Oğuzhan Özyakup ve Caner Erkin’e eski ve yeni şöhretler; Süreyya ile anısı olmayan yok ve tüm bu isimler müthiş tutarlı bir sinematografik çerçevede işlenerek izleyiciyi hüzün ile kahkaha gel-gitlerine sokarak mutluluk gözyaşları dökmelerine neden olacak.
Aynı zamanda bir Yeşilçam emekçisi de olan Süreyya, idolleri Kemal Sunal, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney, Fatma Girik gibi isimlerle de mesai yapan, sıra dışı bir hayat hikayesine sahip. İlk gençliğinde Yeşilçam’da set işçisi olarak çalışan Süreyya’nın bu belgeseli aslında başlangıçta amatör bir belgeselken, filmde de net olarak göreceğiniz detaylar ile birlikte profesyonel, sinemalarda gösterime girecek bir esere dönüştü.
Film sadece futbolseverlere hitap etmiyor. Hatta “fanatik” bir kafayla gidecekler, derin bir entelektüel yapı ile karşılaşırlarsa hiç şaşırmasınlar. Zira yönetmen Gökçe Kaan Demirkıran’ın bu eseri, toplumsal tarih ile derinlemesine bağlar içeren bir hikaye…
Demirkıran, filmin galasında bizlere şunları söylerken hissettiği gururu tüm izleyiciler paylaşıyordu:
“Güzel Adam Süreyya belgeseli, aynı zamanda bir kent hikayesi, bir İstanbul öyküsü olarak sadece Beşiktaşlıların değil, tüm yurttaşların ilgisini çekmesini umduğum bir belgesel oldu. Beşiktaş toplumsal bir olgudur. Bu kulübün tarihinde biriktirdiği şeyler Süreyya Soner’in karakteri ve yaşantısıyle çok örtüşüyor. Bu belgesel hiç çekilmeseydi bile, 100 yıl sonra dahi Süreyya’nın Yeşilçam ve Beşiktaş tarihindeki özel yeri hep konuşulacaktır diye düşünüyorum.”
Bu heyecan verici filmi tüm sinemaseverlere tavsiye ediyoruz.
Twitter: @atlantisliadam