Kara Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarının 27 Mayıs 1960 darbesinde yer alan subayların tasfiyesine karşı başlattıkları ve Talat Aydemir'in geri adım atmasıyla sonra eren 22 Şubat 1962 ayaklanmasının devamı olarak bir kez daha denenen...
Ve tarihe...
"20 Mayıs 1963 Ayaklanması" veya "20 Mayıs 1963 Darbe Teşebbüsü" olarak geçen başarısız girişimin...
İstanbul aşamasındaki safhasından esinlenilen senaryosunu da, Ercan Kesal ile birlikte kaleme alan Mahmut Fazıl Coşkun'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Anons”; "neo - noir" unsurlardan da yararlanılarak, "kara mizah (dark comedy)" tarzda kurgulanılmış bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, "Horizons" kısmındaki "En İyi Film" kategorisine aday olarak yarıştığı Venedik Film Festivali'nde; Mahmut Fazıl Coşkun'a, "Özel Jüri Ödülü"nü kazandırmış olan bu sıra dışı Türk filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Filmin başında, bir Alman doktor (Ahmet Boyacıoğlu) ile ona tercümanlık yapan bir hemşire (Sezin Bozacı); Almanya'ya işçi olarak gitmek amacıyla, başvuru da bulunmuş olan Murat'ı (Erdem Şenocak)...
Alman Konsolosluğunun İstanbul'daki sağlık tesislerinde muayene etmektedirler...
***
Neyse...
Yağmurlu bir İstanbul akşamında, Şoför Behçet'in (Mehmet Yılmaz Ak) kullanmakta olduğu eski model klasik bir taksideyiz...
Ve...
Otomobilin içindeki iki müşterinin de izniyle, sunuculuğunu İstanbul Radyosu programcılarından Naim Meriç'in yapmakta olduğu "Dünyadan Melodiler" programı dinlenilmektedir...
***
Derken...
Behçet'in taksisi, kendilerini Samatya'daki Mimoza isimli gazinoya yetişmeye çalışan müzisyenler olarak tanıtan müşterilerin; aşağıya inmelerini isteyen bir polis çevirmesine takılır ve polis memurlarından Hayati (Müfit Kayacan) tarafından, ciddi bir üst aramasına tabi tutulurlar...
***
Ama...
Ön koltukta oturmakta olan müşterilerden Teğmen Şinasi (Tarhan Karagöz), arkadaki Albay Reha'nın ki de ( Ali Seçkiner Alıcı) dahil; her ikisinin de bellerindeki tabancaları, aracın torpido gözüne saklamış olduğu için...
Aramada temiz çıkacak ve o rahatlıkla da, yollarına devam edebileceklerdir...
Aracın bagajındaki, bir çantanın içinde duran uzun namlulu silahları hiç saymıyoruz bile...
***
Fakat...
Gördükleri karşısında Behçet; bayağı bir tırsmış ve hatta bir ara söz konusu müşterileri, polise ihbar etmeyi dahi düşünmüştür...
***
Çok geçmez...
Arkada oturan müşteri Albay Reha tarafından taksinin, Samatya olan güzergahı değiştirilerek Behçet'e; gidilecek yeni yolun tarifi verilmeye başlanılır...
***
Vardıklarında da...
Yine arka koltuktaki Albay Reha; hiçbir acıma emaresi göstermeksizin, görgü tanığı olan Behçet'i kafasından vurarak öldürür...
***
Gittikleri...
Şehir şebekesi elektriğinin kesik olup, aydınlatmasının da mumlar aracılığıyla yapılmakta olduğu ve aslen de bir ekmek fırınından ibaret olan mekanda kendilerini; büyük bir saygı ve hürmet ile Binbaşı Kemal (Murat Kılıç) karşılayacaktır...
***
Kemal, Reha ve Şinasi, yakında Frigidaire ithalat ile dağıtımına da başlayacak olan Kemal'in ofisinde oturmuş sohbet ederlerken; takip edildiği korkusuna kapılması nedeniyle yol değiştirdiğini iddia ederek geciktiğini söyleyen Nazif'te (Nazmi Kırık) çıkıp gelir...
***
Böyle olunca da...
Şimdi hep birlikte sessizce, Ankara'daki Talat Aydemir ve ekibinden gelecek telefonun çalmasını beklemeye başlarlarken; Nazif'in yalan söylediğini, tarif ettiği güzergah sebebiyle hemencecik anlayan Şinasi, silahına sarılmak suretiyle Nazif'i oracıkta öldürüverir...
***
Yalnız...
Ne yazık ki, Ankara ile de...
Bir türlü telefon bağlantısı kurulamamaktadır...
***
Buna rağmen...
Kasalar dolusu sıcacık ekmeklerin dağıtımını da yapacak olan Murat'ın minibüsüne atlayan; elleri silahlı Kemal, Reha ve Şinasi, yola koyuluverirler...
***
Yolda durup, üzerlerindeki sivil kıyafetleri çıkartarak askeri üniformalarını giyindikleri yerde kendilerine; Binbaşı Rıfat'ta (Şencan Güleryüz) katılır, darbeye gönül vermiş bu üç yoldaşa...
Ve...
Anons odasına girerek, ellerindeki askeri darbe bildirisini okuyacakları İstanbul Radyosu'na doğru...
Dört kişi olarak devam ederler...
Dakika 42...
Pek çok ilginç ve bir o kadar da komik gelişmenin yaşanacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Almanya yolcusu "müstakbel gurbetçi" Murat karakteri üzerinden ülkenin 1960'lı yıllardaki ekonomik ve kendilerini sistemden dışlanmış hisseden dört subay karakteri aracılığıyla da mevcut siyasi atmosferinin büyük bir başarıyla yansıtıldığı, bir çorbacı da son bulacak olan 52 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,