“303”, senaryosunu Silke Eggert ve Sergej Moya ile birlikte yazan Hans Weingartner’ın yönetmen koltuğunda oturduğu romantik bir drama…
Prömiyeri, 16 Şubat 2018’de Berlin Uluslararası Film Festivalinde (Berlinale) yapılan ve 19 Temmuz 2018 tarihinde Almanya’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle biz de bu filmi, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi ardından da (bu filme özel) naçizane ilk önerimizi paylaşalım:
Karşımızdaki, biri biyoloji diğeri istatistik öğrencisi olan ve ergenlikten tamamen sıyrılarak olgun bir ruh haline geçtikleri her hallerinden belli olan yirmi dört yaşlarındaki iki gencin, hayatı sorguladıkları bir yol hikâyesinin anlatıldığı oldukça sevimli bir film…
Yazdıklarımızın bu bölümü, filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince…
Eğer hayatı temel olarak, kader, kısmet ve yaradılış ideolojisi gibi teolojik kavramların sınırları çerçevesinde yorumlayan ve o şekilde de "kabullenerek" yaşayanlardansanız, emin olun bu film kesinlikle size göre değil…
Zira Jule ve Jan’ın 145 dakika boyunca, aynı gök kubbe altındaki hayatı çok daha farklı kültürel (ve üstelik de bilimsel) kodlar ve bakış açısıyla "sorgulayarak" yorumlamaları mevcut ezberlerinizi bozduğu gibi kesinlikle canınızı da sıkacaktır…
O nedenle siz, ne yapıp edip, sinema denilince aklına, bol “aksiyon” ve “görsel efekt” sağanağı gelen sinemaseverlerle birlikte bu filmden uzak durun…
Spoiler vererek filmi henüz izlememiş olanların ağzının tadını kaçırmış olmamak adına filmin konusuna daha fazla girmiyoruz…
Zaten şu ana kadar yapmış olduğumuz tespit ve ona bağlı öneri ile filmde anlatılanlara ilişkin ana hatlar (üstelik işe Beyazperde'deki film özeti de eklenince), beş aşağı beş yukarı belli oldu da diye düşünüyoruz…
O yüzden, bu faslı burada kesip filmin oyuncu kadrosuna geçiyoruz…
Oyuncu kadrosu denilince de sakın aklınıza öyle çok kalabalık bir casting gelmesin…
145 dakikanın neredeyse tamamını Mala Emde ve Anton Spieker tek başlarına birlikte oynamışlar…
Bu ikilinin çıkarttıkları iş, canlandırdıkları karakterlere uygun olarak son derece sade ama bir o kadar da sıcak ve sevecen olmuş…
Şahsen biz, kim ne derse desin bu iki genç oyuncunun performansını yeterince iyi bulduk…
Filmin teknik kadrosu için söylenilecek çok fazla bir şey yok…
Filmde, onların tespit etmiş oldukları enfes görüntüler eşliğinde efsane "O303 Mercedes - Benz" şasili bir karavanla çok hoş bir Almanya, Belçika, Fransa, İspanya ve Portekiz turu yapıyorsunuz…
Sonuç olarak, iki kişilik bir tiyatro oyununda dahi ilgiyle izlenilecek bir senaryoya sahip olan bu film için puanımız 3 önerimiz ise, ilk önerimizdeki uyarılarımız çerçevesinde “izleme listenize almalısınız” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,