“Twarz / Mug”, senaryosunu Michal Englert ile birlikte yazan Malgorzata Szumowska’nın yönetmen koltuğunda oturduğu farklı bir drama…
Prömiyeri, 23 Şubat 2018’de aday olduğu “Altın Ayı” ödülü için yarıştığı 68. Berlin Uluslararası Film Festivalinin ana yarışma bölümünde yapılan ve Jüri Büyük Ödülü olan “Gümüş Ayı” ile yetinmek zorunda kalan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puan ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, ilgi çekici bularak izleme programımıza aldığımız bu Polonya filmini, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, yoruma geçmeden, kısacık da olsa filmin şifrelerinin gizli olduğu yönetmen Malgorzata Szumowska’nın biyografisine bir göz atalım deriz…
Kendisi, 1973 Kraków doğumlu bir Polonyalı…
Yani yaşı itibarıyla karşımızdaki, 1989 yılında Polonya komünist sistemden kapitalist sisteme geçtiğinde, öncesi ve sonrasıyla ülkesinde yaşanan her şeyin farkında olabilecek olan birisi…
Szumowska aynı zamanda sinema eğitimini, aralarında Andrzej Wajda, Roman Polański, Zbigniew Rybczyński ve Krzysztof Kieślowski gibi önemli isimlerinde bulunduğu mezunlarıyla övünen Łódź Sinema Okulunda almış bir sinemacı olduğu gibi 66. Berlin Uluslararası Film Festivali ile 75. Venedik Uluslararası Film Festivalinde jüri üyeliği de yapmış olan oldukça donanımlı bir isim…
Aslında Szumowska hakkındaki bütün bu bilgilerin filme (ve genel anlamda Szumowska'nın sinemasına) ilişkin olarak bize verdiği en önemli mesaj, filmde önemsizmiş gibi görünen tek bir karenin dahi onun süzgecinden geçmeden kurguya dâhil edilemeyecek olduğu…
Örneğin, filmin başındaki %70 indirimli Noel alışverişi çılgınlığının ve bu çılgınlığın ortasında olan biteni izlemekle yetinen ürkek bir kadının varlığının yahut yüz nakli ameliyatı masraflarının tamamının (artık) devlet tarafından karşılanamayacağının öğrenilmesinin yarattığı şaşkınlığın bir rastlantı sonucu oluştuğunu kim iddia edebilir?
Aynı şekilde, yüz nakli ameliyatı geçiren Jacek’in, bu ameliyatı kapitalist bir pazarlama faaliyeti aracılığı ile paraya tahvil etmeye mecbur bırakılmasının da sıradan bir tesadüf olmadığı gibi…
Zira böylesi bir faaliyet, 1989 öncesinde mümkün olmadığı gibi bütün tedavi masrafları devlet tarafından karşılanacağı için gerekli de değildi…
Elbette Szumowska filmde sadece bunları anlatmakla yetinmemiş…
Polonya – Almanya sınırındaki küçük bir kasabaya dikilen ikonik İsa heykeli aracılığı ile Polonya’da giderek artan dinselleşme ve değişen toplumsal değer yargılarına da ciddi anlamda eleştirel bir bakış açısı getirmeye çalışmış…
Filmin ilk dakikasından son dakikasına kadar, bütün bunları yaparken de, ciddi şekilde ironinin dibine vurmuş…
Sonuç olarak, büyük bir ilgi ve beğeni ile izlediğimiz bu film için puanım 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
İyi film meraklıları, biraz zordur ama halen izlemedilerse mutlaka bir de Theodoros Angelopoulos’un “To vlemma tou Odyssea / Ulysses Gaze” (1995) filmine göz atsınlar…