Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,2
6 Puanlama
Dovlatov hakkında görüşlerin ?
5
0 Eleştiri
4
0 Eleştiri
3
0 Eleştiri
2
1 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
“Dovlatov”, senaryosunu da Yuliya Tupikina ile birlikte yazan Aleksey German Jr.’ın yönetmen koltuğunda oturduğu biyografik bir drama…
Prömiyeri, 17 Şubat 2018’de “Gümüş Ayı” ödülünü kazandığı Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 1 Mart 2018 tarihinde sınırlı salon gösterimiyle Rusya’da vizyona giren bu Netflix filminin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O yüzden bizde, mütevazı bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin:
Gazeteci ve yazar Sergei Dovlatov (Milan Marić) ile şair Joseph Brodsky’ın (Artur Beschastny) Kasım 1971 Leningrad’ındaki “Ekim Devriminin” yıldönümü kutlamalarına denk gelen bir haftalık öyküleri ve neredeyse onlarla bütünleştirilen her bir karesi üzerinden, soğuk savaş dönemi günlerini anımsatan bir anti – Sovyet (ve tabii anti – komünizm) propagandasının, üzerimize pervasızca boca edildiği bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Elbette filmde, David (Danila Kozlovsky ) ve Anton Kuznetsov (Anton Shagin) gibi özellikle de Joseph Brodsky’dan daha fazla göze batan başka karakterler de var…
Ancak, diğer tüm Sovyetler Birliği’nden kaçan yahut da sınır dışı edilerek ABD’ye sığınan hemen herkese sağlanan ayrıcalıklardan, senaryodaki payını o da almış…
Kolay mı?
Ülkesinden sürüldükten beş sene sonra 1977’de ABD vatandaşlığına kabul edilerek vitrine yerleştirilen Brodsky, 1986 yılında Oxford Üniversitesi'nden onursal doktora ve 1987 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü almış olan bir isim…
Hadi gel de ıskala bakalım bu adamı senaryoda…
Hele de Dostoyevski, Tolstoy, Hemingway, Fidel Castro gibi isimlerin yanı sıra caz müziği ile de süslenmiş olan filmi, Batı’da pazarlayacaksan…
Peki, düzgün yapılmış hiçbir şey yok mu bu filmde?
Olmaz mı?
Örneğin, dönemin ruhunu ve Leningrad sokaklarını, olabildiğince doğru yansıtmaya çalışan dekor, kostüm ve mekân tercihleri ile (yine yoğun bir anti – Sovyet ve anti – komünizm propagandası içeren) “Zimna wojna / Cold War” (2018) dan da tanıdığımız Polonyalı görüntü yönetmeni Lukasz Zal’ın çıkarttığı iş için söylenilecek olumsuz herhangi bir şey mevcut değil…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun…
Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde:
Dünyaya bakış açılarındaki benzerlikler nedeniyle kendini eşe dosta “Franz Kafka” olarak takdim eden Sergei Dovlatov’un başrolde olduğu ve puan olarak da “1,5”u az “2”yi de çok” bulmamıza rağmen 2 vermeyi uygun gördüğümüz bu film için önerimiz de “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Prömiyeri, 17 Şubat 2018’de “Gümüş Ayı” ödülünü kazandığı Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 1 Mart 2018 tarihinde sınırlı salon gösterimiyle Rusya’da vizyona giren bu Netflix filminin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O yüzden bizde, mütevazı bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin:
Gazeteci ve yazar Sergei Dovlatov (Milan Marić) ile şair Joseph Brodsky’ın (Artur Beschastny) Kasım 1971 Leningrad’ındaki “Ekim Devriminin” yıldönümü kutlamalarına denk gelen bir haftalık öyküleri ve neredeyse onlarla bütünleştirilen her bir karesi üzerinden, soğuk savaş dönemi günlerini anımsatan bir anti – Sovyet (ve tabii anti – komünizm) propagandasının, üzerimize pervasızca boca edildiği bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Elbette filmde, David (Danila Kozlovsky ) ve Anton Kuznetsov (Anton Shagin) gibi özellikle de Joseph Brodsky’dan daha fazla göze batan başka karakterler de var…
Ancak, diğer tüm Sovyetler Birliği’nden kaçan yahut da sınır dışı edilerek ABD’ye sığınan hemen herkese sağlanan ayrıcalıklardan, senaryodaki payını o da almış…
Kolay mı?
Ülkesinden sürüldükten beş sene sonra 1977’de ABD vatandaşlığına kabul edilerek vitrine yerleştirilen Brodsky, 1986 yılında Oxford Üniversitesi'nden onursal doktora ve 1987 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü almış olan bir isim…
Hadi gel de ıskala bakalım bu adamı senaryoda…
Hele de Dostoyevski, Tolstoy, Hemingway, Fidel Castro gibi isimlerin yanı sıra caz müziği ile de süslenmiş olan filmi, Batı’da pazarlayacaksan…
Peki, düzgün yapılmış hiçbir şey yok mu bu filmde?
Olmaz mı?
Örneğin, dönemin ruhunu ve Leningrad sokaklarını, olabildiğince doğru yansıtmaya çalışan dekor, kostüm ve mekân tercihleri ile (yine yoğun bir anti – Sovyet ve anti – komünizm propagandası içeren) “Zimna wojna / Cold War” (2018) dan da tanıdığımız Polonyalı görüntü yönetmeni Lukasz Zal’ın çıkarttığı iş için söylenilecek olumsuz herhangi bir şey mevcut değil…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun…
Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde:
Dünyaya bakış açılarındaki benzerlikler nedeniyle kendini eşe dosta “Franz Kafka” olarak takdim eden Sergei Dovlatov’un başrolde olduğu ve puan olarak da “1,5”u az “2”yi de çok” bulmamıza rağmen 2 vermeyi uygun gördüğümüz bu film için önerimiz de “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler