Senaryosunu, online yayın yapan Guernica dergisince kitlelere ulaştırılan kendi kısa hikayesi "The Quiet Boy" dan (2019) C. Henry Chaisson ve yönetmen koltuğunda oturmakta olan Scott Cooper ile birlikte uyarlayarak Nick Antosca'nın yazdığı "Antlers", gizemini sonuna kadar koruyan bir korku - gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, yapımcıları arasında Meksikalı sinemacı Guillermo del Toro'nun da yer aldığı; Ari Aster’in "Hereditary" (2018) ve "Midsommar" ı (2019) ile Jennifer Kent’in "The Babadook" un dan (2014) derin esintiler taşıdığını gördüğümüz bu filme biraz daha yakından bakalım...
Oregon'un merkezindeki Cispus Falls kasabasının kırsalında bulunan terk edilmiş vaziyetteki Greymouth kömür madeninde, Kenny Glass (Michael Eklund) ile beraber, kendi kullanımları amacıyla sentetik uyuşturucu (metamfetamin) üreten Frank Weaver (Scott Haze) ve kamyonet de, oturarak oyalanması şeklinde tembihlenerek babasını beklerken duyduğu sesler üzerine aynı madene birdenbire dalıveren Frank'in yedi yaşındaki küçük oğlu Aiden (Sawyer Jones), kimliği meçhul bir yaratığın saldırısına maruz kalırlar...
Üç kişinin doğrudan muhatap bırakıldığı ve duyulmadığı için de, kamu oyunda hiçbir ses getirmeyen bu mevzudan tamı tamına üç hafta sonra...
Doğup büyüdüğü ancak babasıyla (Andy Thompson) yaşadıkları sebebiyle terk etmek zorunda kaldığı kasabasına, ilk okul öğretmeni olarak atanarak, aradan geçen yirmi yılın ardından yeniden dönen Julia Meadows (Keri Russell); dersinde oldukça çarpıcı bir öykü anlatan ve ardından da kendisine takık olan diğer öğrencilerden Clint Owens (Cody Davis) tarafından ciddi bir biçimde tartaklanan Aiden'ın on iki yaşındaki ağabeyi Lucas'ı (Jeremy T. Thomas), bir takım sırlar barındırdığı duygu ve gerekçesiyle yakın markaja alır...
Ve üstelik, metruklaşmış gibi duran evlerine kadar da giderek, Frank ve Aidan'ın maden de işittikleri hırıltılara benzer sesler de duyar...
Elbette bütün bunları Julia, kasabanın Şerifi de olan kardeşi Paul Meadows (Jesse Plemons) ile de paylaşır...
Bu arada Julia, Lucas'ın sırasının gözünde bıraktığı kitaplar arasında "Hayvan Tuzakları ve Tuzakçılık" ile "Tehlikeli Ruhlar" isimli olanların yanı sıra oldukça ürkütücü çizimleri de içeren bir defteri de keşfederek doğrudan okulun müdürü Ellen Booth'a (Amy Madigan) gider...
Zira Julia'ya göre bulduğu bu çizimler, birer yardım çığlığıdır...
Ellen Julia'nın bu endişesini, Weaver'ları evinde ziyaret edip bizzat Frank ile şahsen konuşacağını söyleyerek kestirip atar...
Derken kasaba da, eski şeriflerden Warren Stokes'un (Graham Greene) tesadüfen eriştiği, bedeninin bir yarısı ormana atılmış diğer yarısı da maden de bırakılmış ve üzerinde insan dişi izleri de tespit edilen Kenny Glass'ın cesedine ulaşılır...
Dakika 41...
Farkındayız, erken kestiğimiz gibi sözünü ettiğimiz bu dakikaya kadar işlenen konuya ilişkin bir kısım detayları da, bilinçli olarak atladık...
Çünkü anlatılan hikayelerin, karakter tanımlamalarına yoğunlaştığımız "başlangıç" değilse de, özellikle "gelişme" ve "final" kısımlarına dair "spoiler" vermemeyi prensip edindiğimiz tarzımız gereği, filmi henüz seyretmemiş olan sinemaseverlerin ağızlarının tadını kaçırmak niyetinde değiliz...
Geride türün meraklılarını, ilgiyle izleyeceklerini umduğumuz 58 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yeter ki, çok da büyük beklentilere girmeyin...
Keyifli seyirler,