“Marriage Story”, senaryosunu da yazan Noah Baumbach’ın yönetmen koltuğunda oturduğu romantik bir drama…
Dünya prömiyeri, 29 Ağustos 2019’da Venedik Film Festivalinde yapılan ve (Academy ödüllerine aday olarak yarışabilmek için) Amerika’daki 6 Kasım 2019 tarihli sınırlı salon gösteriminin ardından 6 Aralık 2019 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilen filmin, 8.3/10 (58.518 oy) ve 4.3/5 (148 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 9.0/10 (305 yorum) ve 94/100 (51 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de, çekimleri 47 günlük bir süre içerisinde New York City ve Los Angeles’ta gerçekleştirilen ve altı kategoride 77. Golden Globe Ödüllerine aday olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, 18 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve sinemadaki sınırlı salon gösterimleriyle 2.2 milyon dolarlık bir gişe hasılatına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, 2019 yılını, “The Report”, “Star Wars: Episode IX - The Rise of Skywalker” ve bir Jim Jarmusch filmi olan “The Dead Don't Die” ile zaten dolu dolu geçirmiş olan Adam Driver’ın, performansını en az bir büyük ödülü kapacak seviyeye taşıdığı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ancak Driver’ın en büyük talihsizliği, karşısında rakip olarak Antonio Banderas (Pain & Glory), Christian Bale (Ford v Ferrari) ve Joaquin Phoenix (Joker) gibi isimleri bulması olacak…
Yoksa 2020’de “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisindeki Academy, Golden Globe veya BAFTA ödüllerinden hiç değilse birini evine götürmesi işten bile değildi…
Tamam, her ne kadar ortada ödül (ve hatta ödül adaylığı) getirecek bir performans olmasa da Scarlett Johansson’da iyi oynamış…
Fakat Laura Dern’in “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” kategorisindeki Golden Globe ödülü adaylığı, muhtemelen başta kendisi için olmak üzere tam anlamıyla büyük bir sürpriz olmuş durumda… Zira bize göre, 136 dakikalık filmin içinde Dern’in bu ödüle aday olmasını gerektirecek tek bir sahne bile mevcut değil… Hele de, “Hustlers” da (2019) filmi tek başına domine eden Jennifer Lopez’i izledikten sonra…
Gerçi festival jürilerinin / üyelerinin oy veriş tarzına, bazen pek akıl sır da ermiyor… O nedenle biraz daha bekleyip sonuçları görmemiz gerekecek…
Oyunculara dair bu faslı noktalamadan, “iyi oyunculuk” denilen şeyin ne demek olduğunu daha iyi anlayabilmek adına, Charlie’nin (Adam Driver) boşanma avukatları (4 kez evlenip 3 kez boşanmış olan yaşlı kurt) Bert Spitz (Alan Alda) ile (paragöz) Jay Marotta’yı da (Ray Liotta) gözden kaçırmamanızı öneriyoruz…
Son olarak, “En İyi Senaryo” kategorisinde de (yine Golden Globe’da) ödül adaylığı bulunan filmin hikâyesine de bakacak olursak:
Bu filmi izlerken, vizyona girdiği yıl Ankara’nın en önemli sinema salonlarından birinde şu an hayatta olmayan dostlarımızdan biriyle birlikte izlediğimiz 5 Academy ve 4 Golden Globe ödüllü “Kramer vs. Kramer” (1979) filmini ve Dustin Hoffman ile Meryl Streep’in sıra dışı oyunculuklarını anımsamamak neredeyse imkânsız gibi…
O yüzden de, eğer konu olarak “Marriage Story” filmini beğendiyseniz ve aradan geçen 40 yıllık süreye rağmen fırsat bulup da henüz izlemediyseniz, “Kramer vs. Kramer” i de (1979) izleme listelerinize dâhil etmeyi unutmayın diyeceğiz…
Elbette filme dair yazılıp çizilecek daha pek çok şey var… Fakat “spoiler” ve “GDO’lu ithal yorum” içermeyen tarzımız gereği biz onları, yazdıklarımızın ardından meraka kapılarak filmi izlemeye karar verecek olanlara bırakalım istedik…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, iyi film izlemeyi tarz haline getirmiş sinemasever dostlara, “ ‘The Squid and the Whale’ (2005) sonrasındaki ikinci en büyük balığını oltasına düşürmüş olan Noah Baumbach’a bu film vesilesiyle bir şans daha vermekte yarar var” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “abartılı” puanların yol açtığı büyük beklentilere kapılmadan, “siz de izleyebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 19 Aralık 2019 günü saat 18.50’de yazılarak paylaşılmıştır...