Senaryosunu Umair Aleem'in yazdığı ve yönetmen koltuğunda Cedric Nicolas-Troyan'ın oturduğu “Kate”, "neo - noir" tarzda kurgulanmış bir aksiyon - gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 25 milyon dolarlık bir bütçe ile görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin yanı sıra tehlikeli sahnelerde kullanılan dublör oyuncuların performanslarının damgasını vurduğu, "John Wick" vari bir özenle çekilmiş olan "intikam" temalı bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
Kiralık suikastçı ve konusunda uzman bir keskin nişancı olan "Seasonal / Mevsimlik" kod adlı Kate (Mary Elizabeth Winstead), yanında küçük kızının bulunması sebebiyle Varrick (Woody Harrelson) tarafından yönlendirildiği hedefi Kentaro'yu (Byron Bishop) vurmakta biraz tereddüt etse de, nihayetinde Osaka'daki işini başarıyla tamamlar...
10 ay sonra Tokyo...
Yaşanan bu olaydan duygusal olarak fazlasıyla etkilenen Kate, gerçekleştirilmesi zorunlu olan bir seri suikast paketinden oluşan bu görevi bütünüyle tamamlar tamamlamaz emekli olup çoluk çocuğa kavuşmak istediğini "V" diye hitap ettiği hamisi Varrick'e açıklar...
Ki, Varrick'e göre böylesi bir hayat son derece sıkıcıdır...
Tam da bu düşüncelerle kalmakta olduğu otelin barına inen Kate orada, kendini odasında birlikte yatarken ve elinde getirdiği bir şişe şarabı yudumlarken bulacağı Stephen (Michiel Huisman) ile tanışır...
Yatak faslı biter bitmez de Kate'in telefonuna, son icraatını o gece saat 23.00'de Roppongi Kulesinde gerçekleştirileceğine dair bir mesaj geldiği için de anında Stephen'i odasından sepetleyen Kate, görev yerine doğru yola çıkar...
Bu sefer ki hedefi, Osaka'da öldürdüğü Kentaro'nun, intikam için peşlerine düştüğü iddia edilen ağabeyi Kijima'dır (Jun Kunimura)...
Ancak bu kez başarısız olur ve çaldığı bir otomobil ile hem "mafya" teriminin Japoncası olan "yakuza" ve hem de polisten kaçmaya başlamışken aracın kontrolünü kaybederek takla atması nedeniyle de bir gün sonra hastanede uyanır...
Zira kendisiyle ilgilenen doktordan duyduğuna göre Kate, Polonium - 204 ile akut radyasyon zehirlenmesine maruz bırakılmış olup geride, en fazla bir günlük bir yaşam süresi bulunmaktadır...
Bunun üzerine hastaneden kaçarak otele gidip, kendisini şarapla bizzat zehirleyen Stephen ile onun, öldürmekle tehdit ederek konuşturacağı sevgilisi Kanako'yu (Mari Yamamoto) bulan Kate, kendisini öldürmeye çalışanın Kijima klanından Kazuo Sato (Koji Nishiyama) olduğunu öğrenir...
Ve soluğu, çok küçük yaşlarda anasız ve babasız kaldığında kendisini (Ava Caryofyllis), himayesine almak suretiyle büyüterek eğiten Varrick'in yanında alır...
Ondan edindiği bilgi ile de Sato'yu bulmak üzere, oldukça kanlı ve hareketli sahnelerin yaşanacağı Black Wizzard kulübe takılır...
Onca patırtının ardından Kate, Kijima'nın yeğeni Ani'nin (Miku Patricia Martineau) adına ulaşır...
Şimdi sıra Ani'yi bulup, Kijima'nın adresini almak amacıyla onu konuşturmaktadır...
Yalnız hemen söyleyelim ki bu Ani, Kate'in Osaka'da öldürdüğü Kentaro'nun, olay mahallinde yüzü gözü kan içinde kalan küçük kızıdır...
Neyse...
Hastalığı iyice belirginleşmeye başlayarak vücudunun her tarafında yaralar oluşmaya başlayan Kate Ani'den amcası Kijima'nın adresini değilse de, baş danışmanı Renji (Tadanobu Asano) ile bir telefon görüşmesi yaparak Ani'yi elinde rehin tuttuğunu belirterek, Kijima'nın gelip kendisini bulmasını ister...
Yoksa Kate, Ani'yi öldürecektir...
Bunun üzerine Renji, tüm adamlarının yanı sıra Shinzo'yu da (Kazuya Tanabe) özel olarak bu vaka ile görevlendirir...
Ama patronları Kijima'nın hayattaki tek akrabası olan Ani'yi kurtarmak değil de Kate ile beraber öldürmek üzere...
Dakika 46...
Geride, sağlam bir oyuncu kadrosuna da sahip olan bu filmde sizleri; aksiyonun hız kesmeden sürdüğü ve şu ana kadar anlatılan hikayedeki hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını kanıtlayan ciddi "ters köşeler" ile dolu, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,